Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde-25. bölüm

Aşk şampiyon kalbimde-25. bölüm
 

"RESİM:ALINTI"


Çiçek’in baskıları ile psikologa gitmeye karar vermişti Esma. Gittikçe, anlattıkça rahatlamıştı kız… İyi gelmişti kimseye anlatamadıkları, yıllardır içinde biriktirdiği o korkularını anlatmak… Üzerinden kilolarca yük kalkmıştı sanki… Selim’i düşündükçe eskisi kadar kötü hissetmiyordu kendini. Sadece içinde bir yer çok ama çok sızlıyordu. Asla onu sevmekten vazgeçmemişti. Kabullenmişti onsuzluğu… Bir filmde duyduğu bir replik neredeyse hayat felsefesi olmuştu.

“Eğer bir yüreğe sığabiliyorsa aşk neden tek başına yaşanmasın ki…”

Kalbinde hep Selim vardı. Onun aşkı ile dopdoluydu. Belki böylesi daha iyiydi… Hayali ile yaşamak. Kaçıp gidemezdi babası gibi. Seliminki de bir çeşit gidişti… Bunu çok iyi biliyordu Esma. Bu gidişe, Onu kendinin yolladığını çok iyi biliyordu …Selim’i suçlamıyordu kesinlikle…Selim olmasa da hayali onunlaydı hep … Birlikte yürüyorlar, el ele geziyorlardı… Gözleri birbirlerinin bakışlarında kayboluyordu.


Turgut kalkmış gelmişti Adana’dan bu taşı toprağı altın şehre… Esma’nın yaralı kalbin dokunabilmek, teselli edebilmek için.

………………

Ölenle ölünmüyor misali bir durumdu yaşadıkları… Maddi açıdan dayanacak gücü kalmamıştı Selim’in bu düzensiz hayatı yaşamaya… Öyle ya para gökten zembille yağmıyordu. Hazıra dağlar dayanmıyordu. Çalışması, kazanması gerekiyordu… Bir sabah silkelenerek kalktı… Aynaya baktı saatlerce… Daha ne kadar böyle yaşayacaktı… Kaçarak Esma’dan. Kendinden kaçarak… Görünmez olarak… Her şeyin bir sonu vardı nihayetinde… Sonra bir karar verdi. Kalktı yerinden. Önce suratını kaplayan gereksiz kıllardan kurtuldu, duşunu aldı… Ve Galatasaray Üniversitesi’nin yolunu tuttu. Bildiği tek iş buydu ne de olsa… Neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Uzun bir zaman geçmişti ne de olsa ayrılışının üzerinden.

Tuğrul Hoca emekli olmuş muydu acaba? Derya hala orada mıydı? Öğrencileri onu hatırlıyorlar mıydı? Cevaplarını bilmediği pek çok soru dolanıyordu adamın kafasında.


“Esma… Esma okula döndü mü acaba? ”diye düşündü bir an için ve içinde ne olduğunu anlayamadığı bir duygu oluştu genç adamın…

“Kaderin önüne geçilmez… Kaçmak çözüm değil geç de olsa anladım… Bunu yaşamam gerekiyormuş demek. “diye düşünmeden edemedi Selim.

“Acaba Esma beni hatırlıyor mu? Zaten hiç sevmedi… Unutmuştur bile çoktan. “diye düşündü kendi kendine karşıdan karşıya geçerken.

…………………….


“Israr etme Turgut artık maç falan seyretmek istemiyorum…”

“Yarın için bak… İki biletim var… Ali Samiyen’de.

“Gitmek istemiyorum dedim… Aaa. Hem erkek miyim ben . Ne işim var stadyumda…Öyle tezahuratlar falan hiç bana göre değil üstelik de çok banal..”

“Sana inanmıyorum Esma…Sen Galatasaray maçı için ölürdün… “

“Ben değiştim Turgut.Sen kabul etsen de etmesen de..Artık erkek vari davranmak istemiyorum…”

“Esma ben seninle olabilmek için ta Adana’dan kalktım buraya. Düzenimi bozdum… Bir gülüşüne, bir bakışına razı oldum… ama sen…Sen…Hiç mi bana karşı sevgi oluşmadı yüreğinde.

“Sana gelmeni ben söylemedim Turgut. Sana ümit de vermedim…Üzgünüm ama kalbimde tek bir erkek var …O da…”

“Selim değil mi? Seni bırakıp giden o adam…”

“O beni bırakıp gitmedi… Bilmediğin çok fazla şey var.”

“Ne? Haaa… Bilmediğim ne? Anlat o zaman..”

“Hayır… Onlar … Ben de kalması gereken şeyler…”

“Annem haklıymış ..O kızdan sana karı olmaz demişti… “

“Nee…İnanamıyorum ya… Kulaklarıma inanamıyorum… Sen de git anneni dinle oğlum… Rahat bırak beni… At sineği gibisin be kapıdan kovuyorum bacadan geliyorsun…”

Söylediği son cümlenin ağır kaçtığını fark etse de Esma dönüşü yoktu ağzından çıkmıştı bir kere..

“Özür dilerim. “diye geveledi.

Turgut anlamsız gözlerle baktı kıza elindeki biletleri salladı önce sonra fırlatıverdi ayaklarının dibine kızın.

………………………………


Tuğrul Hoca coşku ile karşılamıştı Selim’i. Oğlu gibi bağrına basmıştı. Selim yaşadıklarını kısaca özetlemişti yaşlı adama. Zaten anlatılacak ne vardı ki… Derya’nın okuldan hatta şehirden ayrıldığını ve evlendiğini öğrenmişti Selim… Onun için sevinç bile duymuştu içinde ama tek umudu …Esma’sını üniversite de görebilme umudu suya düşmüştü. Esma ‘yı çok uzun zamandır görmemişti Tuğrul’da… Gidiş o gidişti. Derslere başlayabileceğini söylemişti Tuğrul ve dönüşüne çok sevindiğini.

………………………………..

Peşinden gitti oğlanın. Onu sevmese de aşkla… Severdi Esma kardeş gibi. Kırılmasını istemezdi ama haddini aşmıştı işte Turgut… Ve patlayıvermişti kız…

“Dur öyle gitme Turgut. Özür dilerim seni kırmak istememiştim… Ben sadece… Ben Selim’i seviyorum… Bana bel bağlaman doğru değildi. Gözün benden başka bir şey görmüyordu… Hareketlerimle anlatmaya çalıştım. Anlamadın..Kaçtım…Kovaladın…Sen iyi bir insansın Turgut, iyi bir dost ama hepsi bu kadar…Affet beni… Yüreğim başka birine ait… Anne haklı benden sana karı olmaz…”

“Üzülme Esma. Ağlama…Aslında sen iyilik yaptın bana. Gözlerimi açtın… Sana kırgın değilim…Dilerim gönlünce olur her şey…Yolun açık olsun …” diyerek gitti delikanlı.

İçeri girdi Esma sarsak adımlarla...

“Elimi dokunduğum her şeyi yok ediyorum. Turgut da gitti…Onu da kırdım ortalıklarda olmayan sevgilim için…”diyerek çöktü dizlerinin üzerine…

Yanaklarından süzülüyordu yaşlar… Ayaklarının dibindeki biletleri aldı… Haklıydı Turgut bir zamanlar ne çok severdi maç seyretmeyi… Bilet bulamayınca Turgut’a yalvarırdı bulması için.

…………………………..


“ Al evlat bu biletleri demişti Tuğrul…Artık o kalabalığı çekecek hal kalmadı bende.Tv..de evimin konforunda seyretmeyi yeğliyorum artık maçları…”

Kırmamak için almıştı Selim biletleri… ama gitmeye hiç de niyeti yoktu… Ali Samiyen’ de tanımıştı sevdiği kadını ve o günden sonra hayatının akışı bambaşka bir yöne akmıştı… Bu stad ona acı tatlı ne varsa yaşanmış hatırlatıyordu… Ve yeni toplamaya başlamışken kendini dağılmak istemiyordu yeniden.

………………………….

Elindeki biletlerle çok uzaklara, aylar öncesine gitmişti Esma…

“Vay anasına sayın seyirciler… Galatasaray’ın attığı golle berabere oldu durum…” diye parçalanıyordu spiker…

Esma ‘nın beyninde şimşek gibi çarpmıştı bu cümle ve elindeki çekirdek külahıyla birlikte “goll…gol…En büyük Galatasaray. “diyerek havalara zıplayıvermişti… Fenerbahçe taraftarların oturduğu bölümde olduğunu hatırlayarak sessizce oturmuştu yerine ki yanında kızgın bir şekilde ona bakan iki çift yeşil gözle karşılaşmıştı…

“Ne yapalım yani…Ben Galatasaray’ı tutuyorum “

“Olabilir…İstediğiniz takımı tutabilirsiniz…Hatta tezahurat da yapabilirsiniz…”

“Eeee…”

“Ama elinizdeki külahın içindeki çekirdekleri kafamdan aşağı boşaltamazsınız…”


Esma kendi kendine gülümsüyordu hatırladıkları karşısında…

………………….

Evi barkı yoktu genç adamın. Onu bekleyen bir otel odasıydı ve acelesi de yoktu o soğuk odaya varmak için. Kaç zamandır dışarı o kadar az çıkmıştı ki. Özlediğini fark etti sokakları, yürüdü sahil boyunca… Yorulup da bir banka iliştiğinde… Martılara takıldı gözleri. Daldı gitti sonra mavi sonsuzluğa bir süre için…

“Simit ister misin abi…Sıcakk…Sıcak…Yeni çıktı fırından…”

“Akşam yemeğim de ayağıma geldi işte… Daha iyisi can sağlığı “diye düşünerek cebine attı elini… Bozuk paranın yanında maç biletleri de elindeydi şimdi genç adamın… Bir lokma ısırdı simidinden. Büyüdü…Büyüdü lokma ağzında…Elindeki biletlere ilişti gözleri.


“Galatasaray 2-1 önde sayın seyirciler… “diyordu bu kez spiker…

Esma havalara zıplıyordu

Genç adam ters ters bakıyordu yanındaki kıza…

Ve kızın gözleri öfkeli yeşil gözlerle karşılaşıyordu…

“Yine ne oldu? “ diye soruyordu kız.

“Bu sefer külah zaten boştu…”

“Ayağıma…Ayağıma basıyorsunuz…Hem de hala.”.

“Ne…”diyerek hızla çekiyordu kız ayağını..

“Ben de bu yumuşaklık da ne diyorum kendi kendime…”

“O yumuşaklık benim ayağım oluyor küçük hanım…”

“Özür dilerim…”

“İnşallah bir daha gol atmaz da sizinkiler… Başıma olası bir kaza daha gelmez yani.”

“Ağzınızdan yel alsın… Ne yani Galatasaray atmasın da Fener mi atsın golü.”

“Elbette…Fener atacak…Göreceksiniz..”

Hiddetle şişen yanakları geldi kızın, Selim’in gözlerinin önüne.


“Hayır Galata atacak…” diyordu Esma.

“Fanatiğiz de..”

“Öyle…Okuduğum okulun takımı ne de olsa…”

“Galatasaray Lisesinde okuyorsunuz demek..”

“Lise mi…”diyerek gülüyordu kız…

“Hayır ben Galatasaray Üniversitesinde İşletme okuyorum..”

“Sahi mi?”

“Çok şaşırdınız.”

“Şaşırmadım desem yalan olur… “

Martı çığlığı ile kendine geldi Selim… Hayvan yanına kadar yaklaşmış ve elindeki simidi kapıp havalanıvermişti.

“Zaten yiyemeyecektim bari sen ye martı kardeş… Ziyan olmasın. “diyerek kalktı Selim banktan.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..