Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde 6. bölüm

Aşk şampiyon kalbimde 6. bölüm
 

"RESİM:ALINTI"


Ya bir sakin ol Çiçek ya… Kendi elini ayağına dolaştırdığın yetmiyor gibi benim de elimi ayağına dolandırıyorsun… Hem neredeyse her şeyi hazırlayan benim… Bir de başımda. Ay fenalık geldi yani…”

“Ne yapayım Esma her şeyin mükemmel olmasını istiyorum…”

“Merak etme…Memnun kalacak…Kalacaklar..”

…………….

“Hazır mısın üstat?”

Selim aynada kravatını düzeltti… Her zaman ki traş losyonundan sürdü yanaklarına…

“Hazırım da Zekeriya… Hala ısrarlı mısın benim de o yemeğe katılmam konusunda.”

“Kesinlikle… Sensiz olmaz… Yardımına ihtiyacım var… Hem Çiçek’te çok ısrar etti seni getirmem için…”

“Ya baş başa kalsanız daha iyi değil mi…”

“Baş başa olmayacağız ki… Çiçeğin kardeşi de var…”


Aile saadeti yani…”

“Sitem edip duruyor Çiçek… Zaten bir kardeşi var burada…”

“Ailesi nerde yaşıyor peki.”

“Adana…”

“Ooo… Desene Kuzey ve güney buluştu.”

“Öyle oldu valla… Hadi çıkalım.Daha çiçekçiye uğrayacağız..”

……………..

“Kapı…Kapı Esma geldiler…” diye panikledi Çiçek..

“Nasıl görünüyorum… “

“Her zaman ki gibi.”

“Esma ya…”

“Çok güzel.”

“Saçım nasıl…”

Eliyle ablasının perçemlerini düzeltti kız…

“Hadi aç kapıyı…”

Derin bir nefes aldı Çiçek… Ve açtı kapıyı…

“Hoş geldiniz… Buyurun “dedi gülümseyerek geri çekildi konuklarının içeri girebilmesi için…

“ Bu çiçekler benim Çiçek’ime”diyerek elindeki beyaz gonca gülleri uzattı kıza..

“Ah çok güzeller… Çok teşekkür ederim Zekeriya “diyerek alelacele bir öpücük kondurdu adamın yanağına…

Sonra henüz dışarıda kalan diğer adamla göz göze geldi…

“Ah ..Kusura bakmayın..Kapıda kaldınız..Lütfen içeriye girin… Buyurun.”

“Gelsene üstat…”

Selim’in içeri girmesiyle garip diye nitelendirdiği kızla karşılaşması bir oldu..

“İşte… Çiçek… Can kardeşim Selim. “


“Esma ”dedi meraklı gözlerle Çiçek…

“Selim Bey… Üniversiteden hocam… İktisat derslerimize giriyor.”

“ Bence şöyle desek daha iyi olacak… Koyu bir Galatasaraylı… Aynı zamanda da…”

Esma yanaklarına kadar kızardığını hissetti… Ya o gün yaptığı sakarlıkları vurursa yüzüne…Hem de evlerine ilk kez gelen eniştesinin yanında..

“ Bir iktisat canavarı… O kadar başarılı ki… Bazen beni hayrete düşürüyor ve onun bulunduğu sınıfta ders anlatmak gerçekten zorluyor beni…”

Esma gözlerini kaçırdı… Ama aldığı iltifatlar gururunu oldukça okşamıştı kızın.

“Buyurun lütfen Selim Bey… Şöyle geçin… Evinizde gibi…”

“Selim deyin lütfen Çiçek…”

“Tabii … Ben çiçekleri vazoya koyayım…”

“Ben de böyle eli boş geldim… Bilseydim burada seninle karşılaşacağımı sarı kırmızı bir şeyler getirirdim.”


Ben olsam getirmezdim…”

“Neden… Hediye sevmez misin?”


“Severim… Ama… Ben… Takımıma ihanet etmezdim.”

“Anladım sen sarı kırmızıya takıldın…”

O sırada cümlenin sonuna yetişen Zekeriya,

“Ne bu sarı kırmızı üstat… Hani sarı sıcağın tv. programı olduğunu biliyoruz da sarı kırmızıyı ilk kez duyuyorum. “diye sordu.

Sıkıldığını hissetti Esma…

“Ben yemeğe göz atayım “diyerek kendini mutfağa attı…

………………


“Gel Esma gel… “ dedi Çiçek ekmekleri dilimlerken.

“Ne yakışıklı bir hocan var Esma…”

“Aman Çiçek… Enişte Bey duymasın…”

“Yakışıklı, karizmatik… Hoş adam… Niye hiç bahsetmedin…”

“Bilmem… Önemli olduğunu düşünmedim… Dersimize giren pek çok hoca var ne de olsa…”

Öyle diyorsan… Hadi çorbayı al da gel.”

…………………

“Buyurun … “

Esma çorba tenceresi ile geldi içeri..

“Alayım tabağınız enişte bey” dedi muzurca.

“Ne o öyle enişte… Erişte der gibi… Gel anlaşalım seninle baldız ...Sen bana Zekeriya de.”

“Olur tabii Zekeriya ama sen de bana baldır bacak baldız demeyeceksin yani.”

Masa bir anda kahkaha boğuldu…

Esma istifini bozman çorba kâsesini bırakıverdi Eniştesinin önüne. Kendisini göz hapsine alan yeşil gözlerin farkında değildi kız.

“Aaa… Aaaa… Selim inanamıyorum… Kara lahana çorbası…”

“O kadar uzun zaman oldu ki memleket lezzetleri tatmayalı” dedi Selim Esma’nın kendisine uzattığı çorba kâsesini alarak…

Zekeriya peş peşe kaşıklıyordu çorbayı…

“Hayatım eline sağlık enfes… Enfes…”

Teşekkürlerini Esma ‘ya yapmalısın hayatım… Çorbayı Esma hazırladı… Aslına bakarsan ben kıvranıyordum ne hazırlayayım size diye… Çok özel bir menü olmasını istiyordum…”

Zekeriya can kulağıyla Çiçek’i dinlerken… Selim ‘in kulağı Çiçek’te gözleri ise Esma’daydı…

“Madem Terme’denler… Neden Karadeniz mutfağı hazırlamıyoruz “deyiverdi bir anda…

“Eline sağlık Esma… Gerçekten çok leziz olmuş” dedi Selim gözlerini ayırmadan kızdan.

“Afiyet olsun Selim Bey.”

“Neden artık ismimle hitap etmiyorsun Esma…”

O sırada Çiçek yerinden kalkarak cd koydu cd çalara.

“Tut elimden kalk gidelim Zigana’ya… Nanii..Didoo..didooo..anam didoo…didoodbabam didooo….Canım dido”… Nağmeleri yayıldı salona

“Yemek müziğimizi de Esma seçti. Tamamen Karadeniz ezgileri ile baş başayız…” diyerek yerine döndü Çiçek.

“Çok zevklin Esma… Her an beni şaşırtmaya devam ediyorsun…”

“Teşekkür ederim “ dedi adamın gözlerine bakarak…

“Konuklarımızın memnun kalmasını isteriz…”

“ Adana’lı olduğunuzu söyledi Zekeriya.”

“Evet…”

…………..


Zekeriya ve Çiçek kendi ararlında sohbete dalmış etrafındaki iki kişiyi unutmuş gibilerdi.

………………

“Pamuk diyarındansınız yani…” dedi gülümseyerek Selim.

“Öyle…Ben yemeği getireyim…”

“Esma ...Yoksa güveç mi var kara lahana çorbasının ardından..”

“Sürpriz “diyerek mutfağa gitti kız.

………….

“İçine mi doğdu Zekeriya…:Güveç var valla” dedi Çiçek.

“Burnum iyi koku alır “dedi Zekeriya…” Çiçek mutfağa giderken…

………………

Esma güveç kaplarını porselen tabakların üzerine yerleştirdi itina ile.

“Enfes görünüyorlar… “ diyerek başladı Zekeriya.

“ Güveç için kime teşekkür edeceğiz “diyerek Esma’ya baktı Selim.

“ Esma’ya Selim..Kardeşim diye söylemiyorum on parmağında on marifet yani..”

Utanmıştı Esma.

“Çiçek lütfen.”

“Pek de utangaçtır…” dedi Çiçek.

“Kim…Esma mı “dedi Selim …Ve o an göz göze geldi kızla..

Kız hışımla kalktı yerinden ve elindeki küçük bakır sahanla geri geldi…

Selim ağzından kaçan cümle için pişmanlık duyduysa da artık çok geçti… Artık hiç yüzüne bakmıyordu kız…

“Mıhlama da mı yaptınız inanmıyorum “ deyiverdi Zekeriya..

“ Menü o kadar harika ki… Düşünenin, hazırlayanın eline, koluna sağlık…Zekeriya’ya kalınca içimiz dışımız pizza, lahmacun, kebap olmuştu..Ev yemeğine hasret kalmıştık..Ama Karadeniz mutfağı ile karşılaşacağımız aklımın ucuna bile gelmemişti. Öyle ya Adanalı’ların bu mutfağı bu kadar güzel….” diye devam ederken Selim...

O sırada mekana başka bir Karadeniz ezgisi yayıldı…

“Ben senü sevdiğümü dünyalara bildirdim. Endirdün kaşlarini… Endirdün kaşlarini… Babani…Babani…Babani mi öldürdüm…”

“Hay Allah ..Esma kırıldın mı yoksa bana.. “

“Yyo…Neden kırılayım ki..”

“Endirdün kaşlarini… Endirdün kaşlarini… Babani..Babani ..Babani mi öldürdüm…” diyerek gülümsedi Selim..

Esma’nın yüzüne de ister istemez bir gülümseme yayılmıştı bu sıcak davranış karşısında.


“Gülmek yakışıyor sana “dedi genç adam…

Zekeriya ve Çiçek kendi hallerinde sohbet ediyorlardı.

“ Soramadım canım …Beğendi mi patron sloganı…”

“Ya ben geldiğimden beri aklımda ama yemekler aklımı başımdan aldı bir tanem… “

Esma da Selim de susmuştu, Selim’in son cümlesinden sonra. …

“Gülmek yakışıyor sana” diye geçirdi içinden Esma.

Şimdi sadece Çiçek’in ve Zekeriya’nın sesi hâkimdi salona.

“Çok beğendi Çiçek. Senin sayende… Bir de reklâm filminde oynayacak yeni yüzü bulsak… Ama bu çok zor..Zamanım da çok kısa…”

“ Neden bu teklifi, Esma’ya yapmıyorsun Zekeriya…”deyiverdi Selim.

“Çok güzel çok manalı bir yüzü var… Sonra gözleri…”

Esma iliklerine kadar kızardığını hissetti ve kaçacak bir delik aradı kendine..Ve hemen kalktı yerinden.Mutfağa zor atmıştı kendini..Kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu kızın..

“Tanrım ne oluyor bana böyle… Daha düne kadar ben sınıfta yokmuşum gibi davranan bu adam …Bu gece iltifat üzerine iltifat yağdırıyor..Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum…Dalga mı geçiyor…Kafamı buluyor benimle…Yoksa kalbinden geçenleri mi söylüyor. “diye geçirdi yüreğinden…

“Kendine gel Esma… Hiçbir erkek sen de bu duyguları uyandıramaz… Çünkü sen aşka inanmazsın…Aşk yoktur… Dudaktan kalbe inmez aşk…”diyerek tatlı tabağını aldı ve salona geçti..

“Bu kadarı da pes ama…Laz Böreği de mi var..”

“Yemek tatlısız olmazdı Zekeriya” diyerek yerine oturdu Esma…

“Bu menü için binlerce kez teşekkürler… Kendimi evimde gibi hissettim… Ne yalan söyleyeyim annemin yaptıklarından daha enfes olmuş hepside…” dedi Selim kızın kendisine bakmasını arzu ederek.

Üzerindeki gözlerden rahatsız olmuştu Esma…

“Valla bana söyleyecek bir şey kalmadı Selim duygularımı öyle güzel ifade etti ki..Elinize sağlık hanımlar…”diyerek Esma’ya baktı Zekeriya.

“Ne dersin Esma… Yardım eder misin ablana.. Oynar mısın reklam filminde…”

Şaşırmıştı Esma. Az önce Selim’in önerisini şimdi de Zekeriya tekrarlıyordu.

“Ben mi… Yok canım... Daha neler…”

“ Hemen kestirip atmasan Esma…”

“Sen de mi Çiçek… Bari sen yapma.”

“Hoş bir anı olur hayatında.” Diye üsteledi Çiçek…

Öyle bir bakış fırlattı ki Esma, ablası susmak zorunda kaldı.

Çiçek kirli tabakları toplamaya başlayınca Zekeriya’da ona yardım etmeye başladı ve birlikte mutfağa geçtiler.

“ Çiçek… Lütfen konuş onunla… Kabul etsin teklifimi… Hem dolgun da ücreti var… Kimi bulacağım ben bu saatten sonra…”

“Esma bir kere olmaz dediyse… Asla olur demez aşkım. Sen onun ne kadar inatçı olduğunu bilmezsin…”


“ Neden o kadar tepki gösterdin Esma arkadaşımın teklifine…”

“Bana göre değil… Yapamam ben...”

Selim farkında olmadan uzandı ve kızın elini tuttu…


Ne kadar sıcak eli “diye düşündü kız.

Esma şaşkınlıkla o yumuşak yeşil gözlere baktı…

“Benim hatırım içinde… Kabul etmez misin? “diye sordu Selim…

“Ne diyeceğim ben şimdi “diye düşünerek kıvrandı kız. Gülümsemeye çalıştı… Gözlerinin içi ışıldadı...


DEVAM EDECEK...

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..