Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde

Aşk şampiyon kalbimde
 

"RESİM:ALINTI" Çok değerli bir dostum hazırlamıştı bu resmi


AŞK ŞAMPİYON KALBİMDE

2.BÖLÜM


“Ne güzel isminiz var…”

“Teşekkür ederim… İyi günler …”diyerek duraladı kız…

“Selim adım “dedi genç adam…

“İsterseniz sizi gideceğiniz yere kadar bırakayım . Arabam arka sokakta…”

“Teşekkür ederim ama bir Fenerlinin arabasına binmem ben.”

“Anlamadım… Ben bir Galatasaraylıyı arabama davet edecek kadar alçak gönüllü davranıyorum ve siz…”

“ Tabii alçakgönüllü olacaksınız…Karşınızda kazanan takımın taraftarı duruyor…”

“Peki öyle olsun…İnatçısınız anlaşıldı.Yine de ben teklifimde ısrar ediyorum..Maçta dağıldı vesait bulamazsınız şimdi...”

“Bana baksanıza siz… Neden davetinizi kabul edeyim ki…Sizi tanımıyorum bile…”

“Tanıştık ya …Ben Selim…Siz Esma..”

“Kısmen tanıştık… Ne o öyle… Sen Jane….Ben Tarzan gibi…”

“Espri anlayışımızda…” cümlesini tamamlayamadı Selim…

“Eh size iyi günler…Taksiiii…”


Kız arabaya binmeden bir kez daha adama baktı..Yeşil gözlerle kesişti yolu…

“Bir daha görüşe-me-ye-ce-ğiz tabii..YA nasıl kız bu böyle zihnimi karıştırdı…”diye başını iki yana sallayarak arabasının bulunduğu sokağa kıvrıldı Selim.

………………..

“Bir kahve daha …”dedi genç adam.

“Teşekkür erdim Zekeriya…”

“Çiçek niye astın şimdi o güzel yüzünü..”

“Biliyorsun işte… Bu ilişki ...İlişkimiz çok uzadı… Ailen istemiyor beni… Beklemek gittikçe sinirlerimi yıpratıyor. Biz iyisi mi bitirelim bu işi.”

“Çiçek … Ne diyorsun sen…Seni nasıl sevdiğimi bilmiyor musun…”

“Sevmek yetmiyor bazen Zekeriya…Görüyorsun..Zaman dedin..Üzerinden kaç ay geçti.. İkna olmuyor seninkiler…”

“Olmuyorlarsa kendi sorunları..biz elimizden geleni yaptık bu iş güzellikle olsun diye..Ailem önemli benim için ama sen daha önemlisin..Senden vazgeçmem Çiçek..Eninde sonunda karım olacaksın benim..”Diyerek kızın elini avuçlarının arasına aldı ve yumuşak bir öpücük kondurdu genç adam.

“Bu seferde kandırdın beni..” Dedi kız tatlı tatlı gülümseyerek…

“Olsun ama o kadarcık değil mi?”

“Olsun bakalım…”dedi kız elini adamın avucundan çekerek…

“Kalkalım mı bizim kız merak eder şimdi…”

“Peki..Garson… Hesap lütfen..”

……………………..


Taksiden indiğinde hala söyleniyordu Esma..

“Çattık ya…Adama bak..Takmış Galatasaraylı diye..Zaten akıllısı beni bulmaz ki…Hay kaderim…”

Merdivenleri tırmandı kız…Her zaman bunu yapardı , merdivenleri kullanırdı ..Asansörden pek hoşlanmazdı…

Çatı katındaki dairelerine vardığında nefes nefese kalmıştı kız..zile dokudu .Bekledi bir süre…

“Çiçek gelmemiş daha…”Diyerek anahtarını çıkardı ve açtı kapıyı…

Her ihtimAl karşı gözleriyle yokladı salonu..

“Çiiçeek…Çiieççeekk…”

“Çıt yoktu salonda…”

“Yaa bir gün de erken gel be Çiçek ..Gel de dişimi kırayım..Yine yemeği hazırlamak bana düştü..Oh kızımız gezsin dolaşsın nişanlısıyla…Zaten misafirim bu evde , günlerim sayılı diye kaytarsın..Esma da oraya buraya koşturduğu yetmiyormuş gibi… Hele hele de bugün yaşadığım onca şeyden sonra…”diyerek üzerini değiştiriyordu bir taraftan da…

“Ya benim başıma gelen pişmiş tavuğun başına gelmez…Tavuk dedim de… Difrizde tavuk olacak ..bari onu pişireyim..yanına da tavuk suyuna tel şehriye…Bir de iç pilav…Şöyle kuş üzümlü, fıstıklı…Ooohh..Ziyafet valla..”

……………

Selim bahçedeki hamağına uzanmıştı… Giriş katından oturuyordu bir apartmanın genç adam…Çok güzel bir bahçesi vardı bu evin ve sadece Selim’in dairesi bu bahçeden yaralanabiliyordu…Rengarenk güller… Mis kokulu papatyalar… Doğayı çok sevdiği için bu bahçeyi görür görmez kiralamaya karar vermişti bu daireyi… Daha doğrusu karar vermişlerdi kan kardeşi Zekeriya ile…

İstanbul’a yeni gelmişti genç adam.. Ankara ‘da Gazi Üniversitesinde işletme okumuştu… Okulu burslu okuduğu için devlet nereyi gösterirse orada yapacaktı zorunlu hizmetini … İstanbul çıkınca şansına çok şaşırmıştı..Daha çok Doğu’ya atarlar diye düşünürdü hep… Aslında Doğu’ya gitmek de isterdi… Kendiside küçük bir kasabada dünyaya gelmiş ve orada büyümüştü… Tipik Karadenizlilere hiç benzemezdi… Ama Terme’liydi o.


Zekeriya Onun İstanbul’a geleceğini duyunca sevincinden havalara uçmuştu… Terme ‘den canı ciğeri kan kardeşi Selim’de İstanbul’da olacaktı artık… Öyle böyle değildi sevinci… Sırtı yere gelmeyecekti artık…

Gözlerini kapadı Selim..gün boyunca yaşadığı gerginliği atmak istercesine… Sadece kuş seslerine odaklandı genç adam..Güneş yavaş yavaş bulutların ardına gizlenirken Selim kendini tamamıyla kuş seslerinin o büyüleyici korosuna bırakmıştı…Üzerine düşen tatlı rehavet göz kapaklarını gittikçe ağırlaştırıyordu genç adamın..

………………

“Esma..Esma “diye seslenerek girdi içeriye Çiçek….

Biraz kulak kabartınca Esma’nın şarkı söyleyen sesi çalındı kulaklarına…

“Horozumu amanın kaçırdılar…Suyuna da pilav pişirdiler..Gah bili bili gah..Çilli de horozum kayboldu..”

“İlahi Esma nerden buldun bu türküyü…”diye mırıldandı Çiçek ve kardeşinin yanına gitti…

“Çilli de horozum kayboldu “ derken salatayı hazırlıyordu Esma..

“Senin horoz tencerede galiba…”

Hhih.”diye irkildi kız…

“Sen miydin Çiçek…”

“Soru ya da bakın… Sanki benden başkası gelecekmiş gibi..”

“Ne bileyim ben… “

Çiçek tencerenin kapağını kaldırdı …Bıçağın ucu ile dokundu pişmekte olan tavuğa…”

“Zavallı tavuk “dedi...

“Zavallı tabii.”Dedi Esma dudak bükerek…

“Neden hep dişiler eziyet çekiyor Çiçek…Hayvanlar aleminde bile öyle değil mi..Yani neden şu tencerede kaynayan bir horoz değil de tavuk..”

“ Yine feminist yanın tuttu Esma…”

“Ne yapayım Çiçek böyleyim ben… Erkekler söz konusu olunca…Yani hayvan bile olsalar…”


“Takma kafana böyle şeyleri sen…Horozlar kart güzel kardeşim..ama piliçler çıtır çıtır valla…Tam da ağza layık..”

“Anlaşıldı sana laf yetiştirmek zor… Yemeği ben yaptım …Masayı da sen kur bakalım..Sonra bulaşık sırası da senin bu akşam… Bir de bu son hazırlamam yemeği…”

“Tamam Esma ya iyi ki bir yemek yaptın…”

“Sen de yap biraz hem evlenince eniştem iğne ipliğe dönecek sayende…”

“Yemekleri o yapacak…”

“Hhımm… Desene dört ayağının üzerine düştün yine..ama çalıştır çalıştır … Erkek milleti değil mi..sürtmeli burunları…”

“Deli kız… Böyle paf puf atıyorsun ama düşeceksin bir gün aşkın içine…Ben bile çekip alamayacağım seni…”

“Aşk mı..boş laf bunlar..Safsata..Karın doyuruyor mu..Yok… “

“Esma…Büyük lokma ye büyük konuşma demişler…”

“Büyük konuşsam ne olur… Aşkmış… Dudaktan kalbe inemez ben de aşk…”

……………….

“Selim Selim…”Diyen sesle açtı gözlerini genç adam..

“Uyuyakalmışım “dedi hamakta doğrulmaya çalışarak..

“Akşam serinliği çökmüş … Kalk hadi ..Üşüteceksin…”

“Annem gibisin Zekeriya…”

“Ne yaparsın Behiye Teyze sürekli seni soruyor bana…”

“Desene emir büyük yerden…”

“Öyle… İki pizza istedim telefonla. Uyar değil mi sana…”

“Uyar valla…”

“Okulu bitirdik… Askerliğimizi de yaptık. Allah’a şükür işimizde var…”

“Lafı yine evliliğe mi getireceksin Zekeriya…”

“Hadi ben Çiçek ile evleneceğim…Ya sen..O zaman çok yalnız kalacaksın Selim…bir yuva kurmanın vakti geldi de geçiyor bile..”

Sen yorma kafanı böyle şeylerle… Evlilik çok uzak benden… “

“Göreceğiz bakalım…”

DEVAM EDECEK...

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..