Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '11

 
Kategori
Sinema
 

Aşk sarhoşu

Aşk sarhoşu
 

Aşk Sarhoşu


EN İYİ TEDAVİ YİNE AŞK 

Posted in Vizyondakiler | Ocak 15th, 2011 

AŞK SARHOŞU- LOVE AND OTHER DRUGS
YÖNETMEN: EDWARD ZWİCK
OYUNCULAR: JACK GYLLENHALL, ANNE HATHAWAY, HANK AZARİA. 

Son yıllarda Amerikan sinemasında romantik komedi türü bir değişimi yakalama çabası içinde. Gerçek yaşamdan öyküleri abartısız, samimi ve daha cesur bir yaklaşım içinde yansıtıyorlar. Judd Apatow ve Todd Phillips örneğin Kaza Kurşunu- Knocked Up, ‘Matrak İnsanlar-Funny People’, ‘Felekten Bir Gece- Hang Over’ gibi bu havada, iyi filmlere imza attılar Avrupa sinemasının gerçekçi ve cüretkar havasını, şablonlardan uzaklaşmak adına, filmlerine taşıdılar. Aşk Sarhoşu iki farklı temayı paralel olarak işlerken, öncelikle gerçek olmak gayreti içinde. İlaç endüstrisinin entrika dolu arka dünyasına bağlantılı olarak tutkulu bir aşk ilişkisini anlatıyor. Jamie ünlü Pfizer firmasında mümessil olarak çalışırken genç yaşta Parkinson hastalığına yakalanmış Maggie ile tanışıyor. Yakışıklı ve girişken bir genç olan Jamie ile ürkek davranışlı Maggie arasındaki ilişki, seks odaklı başlayıp zamanla tutkulu bir çehreye bürünüyor. Her iki sevgiliyi canlandıran Jack Gyllenhall ve Anne Hathaway aralarındaki uyumlu kimya, romantik komedi için oldukça fazla olan sevişme sahnelerine yansıyor . Çıplaklık samimi ve estetik havasını bir yere kadar yitirmiyor fakat bir yerden sonra tekrara düşmekten kurtulamıyor.
Gerçek bir yaşam tecrübesinden yola çıkılarak, Jamie Reidy tarafından kaleme alınmış olan ‘Hard Sell:The Evolution of a Viagra Salesman’ romanından perdeye uyarlanmış olan ‘Aşk Sarhoşu’ Viagra’nın yükselme devri olan 1995’li yıllarda geçiyor. Erkeklerin seks yaşamını hareketlendiren ve uzatan Viagra’nın piyasaya girmesi muhteşem bir buluş olarak kutlanıyor, kısa sürede ilaç satış rekorlarını kırıyor. Bu meyanda film eleştiri oklarını doktor ve ilaç endüstrisine saplıyor. Doktorların firmaların pazarlama stratejilerine, çeşitli promosyonlar ile nasıl alet olduklarını ve ilaçları kayırdıkları görülüyor. Bu arada ilaç mümessillerinin de hayatları da kolay değil, poliklinik kapılarında sadece beş dakikalık konuşma için sabırla saatlerce bekleyip sevimli, kibar ve akıllı olmak zorundalar. Bu arada promosyonlarda da üzerinde ilacın isminin yazılı olduğu tükenmez kalem devrinin çoktan geride kaldığı anlaşılıyor. Firmaların mümessillerini ilaç eğitimi için bir araya topladığı seminerler ise tam bir şov ve beyin yıkama gösterisi şeklinde geçiyor. Jamie (Jack Gyllenhall) tam bu zorlukların üstesinden gelebilecek yaradılışta bir mümessil. Atak, çapkın, seksi, pratik bir delikanlı. Dahiliye Uzmanı Dr. Knight’a (Hank Azaria) yaptığı bir ziyaret sırasında Parkinson hastalığına genç yaşta yakalanmış olan Maggie (Anne Hathaway) ile tanışır. Kısa sürede ateşli bir seks ilişkisine dönen tanışıklıkta, tutku zamanla yerini sevgiye bırakmaya başlar. Maggie’nin hastalığının nüks etmesi ve ilerlemesi ile ilişki zor bir dönemece girer.
Yönetmen Edward Zwick’i ‘Son Samuray’, ‘Kanlı Elmas’ gibi epik maceralardan tanıyoruz. Ondan romantik komedi ilk kez karşımıza geliyor. İlk bölümdeki oldukça dinamik ve neşeli akış seyirciyi sarıyor. İkinci bölümde Maggie ve Jamie arasındaki ilişkinin ciddileşmesi ve hastalığın ön plana çıkmasıyla tam tersi durgun ve dramatik bir hava hakim oluyor. Maggie’nin hastalığının sorunları ile bir erkeğe yük olmak istememesi ile gerçekçiliği değil türün değişmez şablonunu yakalıyor . ‘Kasımda Aşk Başkadır’ daki Charlize Theron veya ‘New York’ta Sonbahar’da Winona Ryder’da sevgililerini terk edip kaderleri ile baş başa kalmak istemişlerdi. Zwick her iki baş rol oyuncusunun arasındaki erotizme biraz fazla yaslanmış. En içerikli konuşmaların yatakta çıplakken yapılıyor olması ile esas mesele erotizm değil deniliyor. Bir gecelik aşklar furyasında, esasında böyle bir ilişki isteyen iki kişinin, gerçek aşkı yakalıyor gibi olmasır bir şekilde yapay bir romantizm duygusu yaratıyor. Burada erotizm, yakalanmak istenen romantik duyguyu zedeliyor. İlişkinin seks odaklı sürmesi daha gerçekçi olurmuş. İlaç endüstrisine gönderilen oklar ise havada kalıyor, sonuçta iyi bir reklam kampanyasına dönüşüyor. Pfizer sponsorluk yapmadıysa bu kararı bir kez daha gözden geçirsin derim. 

 
Toplam blog
: 223
: 1093
Kayıt tarihi
: 12.01.11
 
 

İzmir’de doğdu. Viyana Tıp fakültesini bitirip doktor ünvanını aldıktan sonra Genel Cerrahi ihtis..