Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '07

 
Kategori
Sinema
 

Ask The Dust…Bir Amerikan rüyası

Ask The Dust…Bir Amerikan rüyası
 

1930lu yıllarda geçen, Amerikan rüyası peşinde koşan iki göçmenin hikâyesi Aşk’a Sor (Ask The Dust)…

John Fante’nin Toza Sor romanı beyazperdeye uyarlanınca ismini nedense Aşk’a Sor olarak değiştirmişler. Herhalde İngilizcesinin harf benzerliğini kullanmak istemişler ama bu isim filmi tam olarak anlatmıyor.


Başrollerdeki Colin Farrel’i Telefon Kulübesi filminden hatırlayacaksınız.

Son yıllarda arka arkaya çevirdiği filmlerle adından sıkça söz ettiriyor.

Frida filmiyle Oscar ve Altın Küreye aday gösterilen Salma Hayek en olgun çağında, şimdiye kadar oynadığı belki de en cüretkâr sahnelerde ve her zamanki gibi yine çok güzel.

Ve Donald Sutherland.

Varlığıyla filme apayrı bir hava katıyor.

Ask the Dust”ın yönetmenliğini ve senaristliğini, “Chinatown” filminin senaryosuyla Oscar ve Altın Küre ödülüne layık görülen ve Görevimiz Tehlike filmlerinin senaristi Robert Towne üstlenmiş.

Aşk’a Sor her ne kadar aşk filmi olsa da Meksika-Amerika ilişkilerini anlatması bakımından ilginç bir film.

Aşka Sor'u daha iyi anlayabilmek için Amerika’da 1930'lardan beri süregelen göçmen sorununu bilmek gerekiyor.

Şöyle ki; 20. yüzyılın ilk dönemlerinde Amerika, daha iyi bir yaşam için Meksika'dan Kaliforniya'ya yapılan düzenli göçlere tanık oluyor.

1930'a gelindiğinde, altı Los Angeles sakininden biri Meksika kökenli.

Ne var ki 30'lu yıllarda Kaliforniya'da yarım milyona yakın Meksikalı ülkelerine geri gönderiliyor.

1940'larda tekrar Meksika’dan yoğun bir göç dalgası oluyor Amerika’ya.

O dönemde gazeteler Meksika kökenli gençleri medeni birer gangster olarak gösteriyor.

1943'te, onlarca yıldır süren gerginlik en sonunda patlak veriyor ve şehir tarihin en kötü ırk ayaklanmalarından birine sahne oluyor: Zoot Suit İsyanı.

Dayak yiyen yüzlerce Meksikalı huzuru bozdukları gerekçesiyle tutuklanıyor ve bunların birçoğu yaraları tedavi edilmediği için hapiste ölüyor.

Ayaklanmalar, Ordunun Los Angeles’i yasak bölge ilan etmesine dek sürüyor.

Ve yüzyıl boyunca yani günümüze dek Meksika-Amerika ilişkilerindeki gerilim hala devam ediyor.

Aşka Sor, işte bu dönemi göçmen olmanın hele Meksikalı olmanın çok zor olduğu bir dönemi, tutku dolu bir aşk hikâyesi ile perdeye taşımaya çalışmış.

Film vasatı aşmıyor ama içinde önemli mesajlar var.

Ünlü bir yazar olmaya çalışan Arturo Bandini (Colin Farrel) yazılarını gönderdiği dergiye, yaşadığı deneyimlerinin yetersiz olduğunu ve o yüzden konu sıkıntısı çektiğini yazarken derginin editöründen şöyle bir tavsiye alıyor;

"Sınırlı deneyimleriniz hakkındaki endişelerinize gelince...

Genellikle yazarların diğer insanlara göre daha az deneyime sahip olması ne yazık ki herkesçe bilinen bir gerçektir.

Aynı anda iki yerde olamamanın su götürmez gerçekliğinden dolayı bu böyledir.

Ya daktilonun önünde yazı yazarsınız...

Ya da dış dünyada tecrübe kazanırsınız.

Bu yüzden, yazmaya ve yazacağınız şeylerle alakalı tecrübelere ihtiyaç duyduğunuz için az şeyle çok şey yapmayı öğrenmek zorundasınız.

Ve az şeyle çok şey yapmak tek kelimeyle,

Yazı yazmanın özüdür…"

 
Toplam blog
: 31
: 1552
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

1967 Susurluk dogumluyum. Lise mezunuyum. Susurluk Belediyesi'nde görev yapıyorum. Aslında insan bir..