Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk üzerine çeşitlemeler...

Bir isyan biçimidir aşk, değer yargılarına bir baş kaldırıdır. Aşk, hesapsız gelir çalar kapınızı, ansızın. Yarını kurgulayamazsınız aşkta, yarın olmaz o an vardır. Derece derece gelişen bir ilişki de aşk yoktur, aşk patlamayla ortaya çıkar, bedeni sarsar.  Kadın sever, kolay kolay aşık olmaz. Sevginin içinde de çoğu zaman hesaplar, yarınlar vardır. Kadın sever, evlenmeyi planlar. Kadın sever, sevgisini verir, karşılığında garanti ister. Kadının garantisi, sevgisini verdiği erkekte: toplumsal statünün var olmasından kaynaklıdır. Kadın garantilidir, (belki de ekonomik hayata çok katılamamasından) aşkta ne yarın var, ne garanti. Kadın güvenli liman arar, erkek dalar aşkın ortasına, sonunda örselenmek fazlaca erkeğe düşer, kadın güvenli limana gitmek ister. Kadın sever, sevişir ama birlikte olmak istemez. Bekaretini evleneceği adama saklar, bekaret yoksa evlenme garantisinde kırılma riski yükselir. Bunda sorumluluğu erkeğe atar (sonuna kadar haklıdır) bekaret erkeklerin aradığı şeydir. Kadın,  erkeğe göre kendini konumlandırır, konumlandırmak zorunda hisseder. Değer yargıları, öğretilmiş ahlak devreye girer.

Aşk, aynı zamanda bedel ödemektir. Kadın bedel ödemeyi göze almaz, alacağı bedelin yükü ağır olur.  Erkek öder, yıkılır çoğu kez. Aşkı için dünyayı yakmayı hiçbir kadın göze almaz, bunun için Sthendal’ın Kızıl ile Kara kitabının kahramanı J. Sorel’in kadın karşılığı yoktur, Madam Rena çok sıradan kalır Sorel’in karşısında, garanticidir Rena.

Martin Eden, çocukluk aşkına bir türlü kavuşamaz J.London’un romanında. Çünkü sıradan bir gemici tayfasıdır, bu kız için garantili bir hayat vaat etmez. Ama ne zaman ki Martin Eden büyük romancı olur, kız Eden’in sevgilisi olabilmek için kardeşini aracı yapmaya çalışır, sağlam bir kontrat kokusu almıştır çünkü.

Serseri Aşıklar’da, Michel Patricia’yı hesapsızca sever. Patricia korkar bu sevgiden, sevgilisi Michel polis tarafından aranmaktadır. Önce sevişir Michel’le, sonra polise ihbar eder. Michel garantili bir şey sunmuyordur aşkı dışında, Patricia her kadın gibi gelecek görmez. Sokak sonunda Michel vurulur, yerde yatar, Patricia ordan geçer ve yerde ölmekte olan Michel’i görür, hiçbir yürek sızısı yoktur, geçip gider. Ne demiştik oysa aşkta gelecek yoktur, geleceğin hesabı yapılmaz.

Aşk Zamanı’nda, yerel günlük gazetenin baş editörü Bay Chow ile eşi, genellikle Şangay kökenli kişilerin oturduğu bir binaya taşınır. Adam kısa süre sonra, onlar gibi kocasıyla birlikte binaya yeni taşınmış olan Li-Chun adında güzel bir genç kadınla tanışır. Kadın bir ihracat firmasında sekreter olarak çalışmaktadır. Kocası ise bir Japon firmasının temsilcisidir ve sık sık iş gezilerine çıkmaktadır. Kendi karısı da çoğunlukla dışarıda olduğundan, Chow, Li-Yun’la gittikçe daha çok vakit geçirmeye başlar. Sık sık ev sahipleriyle buluşup mahjong oynar ya da birlikte son dedikoduları tartışırlar. Chow ve Li-Yun arkadaş olurlar, ama bir gün gerçekle yüz yüze gelmek zorunda kalırlar: eşlerinin arasında bir ilişki vardır... Adamın eşi ile kadının kocası dışarıda aşk yaşıyorlar. Bunu öğrenen Chow ile Li-Yun aynı acıyı yaşar ve paylaşırlar acılarını sağaltmak için. Ama aynı zamanda ikisi arasında da bir aşk başlamıştır. Kadın aşkı yaşamaya cesaret edemez, erkek o mahalleden taşınır gider. Uzun bir zaman sonra Kamboçya’da karşılaşırlar, ayaküstü beş dakika konuşurlar. Erkek o ihanetten dolayı boşanmıştır, ihanete uğrayan kadın ise boşanmamış, üstelik kendisini aldatan kocasından çocuk yapmıştır. Çünkü Chow bir savaş muhabiridir sadece oysa Li-Yun’un kocası büyük bir şirketin Japonya temsilcisidir, cüzdanı şişkin, ihaneti affetmek anlaşılabilinir ama kadın, ihaneti cüzdanın şişkinliği için ve kurulu düzenini bozmamak için affetmiştir. Aşk güvenli bir limana taşımaz insanı oysa.

Selvi Boylum Al Yazmalım’da, Asya aşk ve emek arasında emeği tercih eder (sakıncası yok), aşkı tercih etmez işte sonuçta. Cemşit’le bir düzen kurmuştur artık.

Genelde en güzel aşk şiirlerini, aşk romanlarını, aşk filmlerini, aşk şarkılarını erkekler dünyaya getirmişlerdir. Kadına biraz haksızlık mı oldu? Doğrudur. Belki de erkekler, tarih boyunca daha çok sanatsal yaratımda yer aldıkları için, aşk da erkeğe torpil geçmişlerdir :)

 
Toplam blog
: 67
: 1679
Kayıt tarihi
: 11.08.07
 
 

Adıyaman'da doğdu. ilk ve ortaöğrenimimi yatılı bölge okullarında okudu. İzmir 9 Eylül İktisat Fa..