Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk üzerine metaforlar-4-

Aşk üzerine metaforlar-4-
 

Korkularımız ve bağımlılık sendromu..

İnsan aşkı yaşayarak tanır ve insanların çoğunun sevme yeteneklerini gelistirme konusunda tutuk ve engellenmiş gibi oldugunu düsünüyorum.

Aşkın gizi, ruhsal uyanıklıktadır, ruhsal özügürlüktedir, ama bunun gizi ise sanki cesarettedir. Kendi duygularını uyanık ve önyargısız olarak, tam bir bicimde gözlemleyebilmek icin cok cesaretli olmak gerektigini kanısındayım.

Ask bana göre akılla ilgili bir sey degil, sezgiyle duygularla, zekayla ve duyarlılıkla ilgili bir konu ve düsünceden hareketle acıklanamıyacak bir tuhaf akıl dışı bir haldir. Sanki aşk varsa yasam anlamlı, yoksa acı korku ve güvensizlik dolu gibi gelir kadın erkek bir cümle insana..."Akıllı"insanların ise hiç işi degildir:)

İnsanlar askın bir yasam boyu sürüp gidecegi umuduyla ,hatta bazıları,askın ve sevginin evlilikle daha da artacagı ve yaslanıncaya kadar sürecegi noktasından hareketle, güvenlik alanlarını da genişletme histeryası içinde çogu kez evlilik kurumuna basvuruyor.

Halbuki çoğu kez bilmezler ki büyük bir ask kısa sürebilir ve ölmüs bir iliski, evlilik kurumu ve mevcut ahlaki toplumsal kaygılarımız nedeniyle ömür boyu sürebilir, ki cevremizde bir cok örnegini her an görüyor ve yaşıyoruz.

Birine asık olmak ve onu gercekten sevmek,yüregini ve gönlünü acarak uyanık ve dikkatli bir bicimde duyarlı algılamalarda bulunma yetenegini gerektirir. Biri eger yüregini ve ruhunu, kısaca kendini dısa kapatır ve sadece GÜVENLİK pesinde kosarsa gerçek bir aşkı yaşama şansını kaybedecegi gibi, buradan bir aşkın beslenip büyüyecegini hayal edenin de eli bögründe kalacaktır.

Ask bir histeri bir çarpışma halidir.Kıskanclık, kızgınlık, sahiplenme, tutku güvensizlik, cinsel ihtiras vb. bir sürü seyi icerir, ama başlangıçta sevgiyi dahi icerip icermedigi süphelidir. Gerçek aşkta zamana baglı bir “tanışmayı” müteakip sevgiyi, hemde cok yogun bir sevgiyi iceren bir sürec devreye girer ki, bu nokta da kendimizi bir anda sevginin nasıl olması gerektigi ve gercek askla gercek sevginin cakısma noktası nerededir ve sevme halini sürekli kılmanın kosulları nedir gibi meselelere kafa yorar bir halde buluruz, artık “akıl” devreye girmeye başlamıştır.. Tehlike başlamıştır…

Aşk ancak, eger tam bir acıklık egemense, duyular uyanıksa, ruh eger duyumsamaya hazırsa, günün getirecegi yeni seylere karsı duyarlı ve bir o kadar da cesaretli ise, ancak o zaman aşk olur. Aşk SAHİPLENİLMESİ MÜMKÜN OLMAYAN BİR SEYDİR.

Öyle ki sahiplenme tutkusu isin icine girdi mi aşk, en büyük tehlikenin icine düser. Eger bir kimse aşka gercekten önem veriyorsa, hic bir seyi istememek ve aşkın süresi ile kafa yormamak gerektiginin bilincinde daha dogrusu güçlü sezgisinde olması gerektigini düsünüyorum.

Aşk bir kisiye karsı ciceklenebilir,AMA BİR HAYAT BOYU TEK KİSİYE KARSI OLMAK ZORUNDA DA DEGİLDİR.

Çunku gercek aşkın önkosulu olarak ileri sürdügüm ACIKLIK, gercekten acık olma GÜVENSİZLİGİN İCİNE DALMA CESARETİDİR, duyarlılıktır ve her gün günün getirecekleri ile yenilenebilmedir ki, bu hic te KOLAY VE CESARET EDİLEBİLİR BİR SEY DEGİLDİR...

Bagımlılık arayan biri icin bagımlılık“ aşktan daha önemlidir. Çogu kez aşkla bagımlılıgı karıştırırlar ve böyle oldugu icindir ki böylelerinin bagımlılıktan söz etmesi gerekir, ama aşktan degil.

Aşk bir anda cicek acar ve bu bir anın icinde sonsuzluk vardır. Ama bu her zaman "bir ve aynı kisiye" sonsuz aşk demek degildir. Bu aşk bir anda varsa baska bir anda olmayabilir. Ve her an birbirinin aynı degildir.

Bu aşk, ANCAK VE ANCAK İKİ TARAF HER ZAMAN YENİDEN VE YENİDEN KARSILASMA ŞANSI YARATABİLİRLERSE SONSUZLUGA DEGİN SÜRÜP GİDEBİLİR. İşte galiba sevginin dogabilme şansı da buradadır,sahici aşkın arkasından bir zorlu tanışma hali gelir ve ancak bu sevgi için bir imkanlılıktır.

Aksi halde zaten sevgi içinde zemin oluşmaz ve aşkın koşulları yoksa rüya da sona erer.

"Seven kıskanır"...

Ne çok duydugumuz bir cümledir bu.

Bana göre kıskanmanın ardında yatan en önemli sey, araya bir ücüncü kisi girecegi ve "sevgi nesne"mi ya da bunun bir bölümünü elimden alacagı gerekcesi ile sevilen seyi kaybetmekten ya da artık SEVİLMEZ OLMAKTAN DUYULAN KORKUDUR. Bu durum o kadar yaygın ve yerlesik bir durumdur ki kimse bunu sorgulama geregi dahi duymamaktadır.

Halbuki sevginin veya,gercek bir askın baslangıcta KENDİLİGİNDEN VE KISKANCLIKLA BİR BAGLANTISI OLMAYAN RUHSAL BİR SÜREC OLDUGUNU KİMSE ARTIK HATIRLAMAMAKTADIR.

Ben sevdigimde olumlu bir hoslanma ve uyanıklık duygusu,aynı zamanda da saygıyı yasamak isterim.Birini öncelikle YALNIZCA SEVMEK,ONA DAHA SONRA SEVGİMİ VERMEK İSTERİM,yoksa onu SAHİPLENMEK YA DA ENGELLEMEK İSTEMEM. Sevgi önce, karsılık beklemeden vermeye ve desteklemeye hazır olmakla baslar. Eger yaygın oldugu gibi sahiplenme isin icine girerse, ki bu kıskanclıgı uyandırır ve bundan da her iki taraf icinde büyük bir ruhsal acı dogar. Ve hep böyle de olagelmektedir.

Sınıflı toplumlar tarihi ve özel mülkiyet kavramı başladıgından bu yana da, sahip olmak ve mülk edinmek üzere bir ideolojik alt yapı da hayatın bütün alanlarını kapsayacak şekilde zihinlerimizin derinliklerine yerleştirildi.

Öyle ki benim olmayan şey bana ait degildir ve beni ilgilendirmez gibi tuhaf bir yere yolculuga çıkıldı ve yaşamın bize sundugu bütün zenginliklere aptalca bir bencillik ve körlükle sırtımızı döner olduk.

Baglılık kavramı bagımlılıkla özdeşleşti ve kimse bu iki kavramın ayrımını dahi hatırlamaz oldu. Baglılık bagımsızlık içinde bir arada olmayı gerektiren çok sahici bir durumdur, ama bir o kadar da cesaret gerektiren bir şeydir.. Korkaklıklarımızın trajik maskelerinin arkasına sıgınıp,binbir dereden su getirip baglılıgı bagımlılıga dönüştürmek gibi zekice oyunlara başvurur olduk. Ama ne yazık ki korkunun ecele faydası olmuyor ve hayatın dayattıgı gereklik bizim hayallerimizi tuzla buz ederek bizi ölüme biraz daha yaklaştırıyor..

Hem de yaşayan ölülere..

Herkese yunus’un tanrısına aşık oldugu gibi, sevdigine aşık olabilme imkanı dilerim.

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..