- Kategori
- Aşk - Evlilik
Aşk ve dört mevsim
Aşk kadar güzel duygu var mıdır acaba?
AŞK üzerine çok şiirler yazıldı. Herkes kendi bakış açısına göre tanımlayabilir aşkı. Ama Türk insanı, bilhassa küçük şehirlerde ve kırsal kesimde aşkı pek bilmiyor. Genç kızlarımızın çoğu aile baskısından kurtulmak ve yeni gelişmekte olan seks duygularını tatmin etmek için, karşılarına ilk çıkan erkeğe aşık oluveriyorlar.
Bunun adı aşk değil tabii, başka düşüncelerin ortadan kaldırılması ön plana geçiyor. Aşk, zaman ister. Tüm duyguların harekete geçmesi gerekir. Mantık ve duyguların bileşiminden oluşan aşklar her zaman uzun ömürlüdür. AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR mantığı değil tabii.
Aşkın gözü niye kör olsun! Zaaflarımıza mı teslim olacağız? Niye? Ekonomik problemlerin ön plana çıktığı bu çağda, aşık olmadan önce düşünmek gerek?
* Ben kime aşık oluyorum. Bu insa-nın iç güzelliği de dış güzelliği gibi mi?
* Ekonomik durumumuz bir aileyi geçindirecek güçte değilse, evlenilir mi?
* Benim mutluluğum, ailemi perperişan edecek-se, beni yetiştiren bu yaşa getiren e-beveynime ihanet etmem doğru olur mu?
* Karşımdaki insan samimi mi? Benim vücut güzelliğimi mi seviyor yoksa tüm huyumla, suyumla kabul edecek mi beni?
* Burada sıralamakla bitiremeyeceğim birçok konuları düşünmeli aşık olmadan önce. Bir kimseden hoşlanabiliriz, onunla flört edebiliriz. Ama aşık olmadan önce çok düşünmeliyiz. En büyük aşklar bile, maddi imkânsızlıklar yüzünden kısa sürede yıkılır veya örf, adet, gelenek, mahalle baskısı gibi nedenlerle mutsuzluk içinde sürer gider.
Aslında yıllar önce yazdığım bir aşk şiirini buraya aktarmak istedim ama birkaç cümle yazmadan, şiiri kondurmadım.
Aşk insanı mutlu etmeli, süründürmemeli!
Mustafa Mumcu, İzmir, 28. 01. 2009