Aşk ve gümüş kanatlar

“Aşk, onun sevdiği her şekle girebilmektir.”

Bu cümleyi caddelerdeki dev reklam panolarında gördüğümde azıcık düşündüm “aşk” üzerine.

Ürününü tanıtmayı amaçlayan firma, aşkı böyle tanımlamış. Bence yanlış yapmış. Onun sevdiği her şekle girene aşık değil maymun derler.

Olduğun haline aşık olmadıysa şekilden şekile girsen ne fayda?

Zaten aşkta yapılan en büyük hata onu kendi istediğin şekle sokmaya çalışmak değil midir?

Bunlar benim düşüncelerim. Peki, başkalarının bu konudaki fikri ne?

Girdim Google’a ve “aşk” nedir diye ufak bir araştırma yaptım.

Bulduğum veriler şöyle;

Vücudun yüreğine dar gelecek.

Yerinde duramayıp sokaklara fırlayacaksın.

Hiç kimseyi, hiçbir şeyi onun yerine koyamayacaksın.

Boğazın düğümlenecek, konuşamayacaksın.

Kalp çarpıntını ağzında hissedeceksin.

Sesini duyduğun zaman için titreyecek, o anda başka ses duymak istemeyeceksin.

Heyecandan öleceğini hissetsende, göreceğin zamanı iple çekeceksin.

Anlık bile olsa yaptıklarını kaçırmamak için ona bakarken gözünü kırpmaktan bile kaçınacaksın.

Şimdi bu verilere bakılacak olursa ben aşığım!

Evet, kesinlikle aşığım.

Onları (!) ne zaman düşünsem, ne zaman görsem yüreğim ağzıma geliyor. Yerimde duramıyorum. Heyecandan ölüyorum.

Sesini duyduğum zaman… O müthiş sesi… Onlarla gurur duyuyorum.

Onlar süpersonik (ses üstü) sekiz uçakla gösteri yapan dünyanın ilk ve tek akrobasi timi, onlar Türk Yıldızları.

Türk Hava Kuvvetlerinin 1952 yılında MİLLİ adıyla kurduğu ilk akrobasi timi sürekli geliştirilmiş ve 1993 yılında TÜRK YILDIZLARI adını almıştır.

Her yıl ortalama 30 gösteri yapan Türk Yıldızları kendi alanlarında birçok rekora sahiptir.

Türk Hava Kuvvetleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen kurulan tek akrobasi timi olduğu için çok önemlidir Türk Yıldızları.

Türk milletinin cesur gümüş kanatları, sizi seviyorum.

2009 gösteri programınızda İstanbul görünmüyor. Olsun! Ben de 18 Martta Çanakkale’ye gelir izlerim sizi.

Siz nereye ben oraya. Gidemediğim yerlerde de kalbim sizinle.