Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Aşk ve Nazım Hikmet

Aşk ve Nazım Hikmet
 

nazimhikmet.fisek.com.tr


Aşklar vardır yüz yılda bir yaşanır,

aşklar vardır iki kişilik,

aşklar vardır tek kişilik,

Kumrular gibi yaşar kimileri aşklarını, gözgöze, ağızağıza.

Kimileri bir başına...

Aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir

"... Çok şükür aşığım. Bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün ormana, tek bir düşünceye, bir çok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak yaşamak değildir" diyen Nazım Hikmet yaşamı boyunca bir çok kez aşık oldu.

Acaba aşk mıydı yaşadıkları Nazım'ın, sanrı olmasın sakın? O mükemmel şiirleri şairinin yüreği nasıl bir yürektir ki onca kadını sığdırabilmiştir içine...

"Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri"
İlk büyük aşkı Nüzhet'ti. O dönemde henüz 15 yaşında olan Nüzhet ile Tanin'de yazan gazeteci Muhittin Birgen sayesinde tanıştı Nazım. Nüzhet Kastamonu'dan Tiflis'e gittikten sonra da onun peşinden gitti. O sıralar Moskova Üniversitesi'nde okuyan Nazım Hikmet, kadınlar arasında popülerdi. Ama Nüzhet'in de oraya gelişiyle birlikte ilgisini tamamen Nüzhet'e yönelti. 1921 yılında evlendiler. Genç kadının İttihatçı olan yakın bir akrabası Nazım'ı politik görüşleri nedeniyle pek sevmiyordu. Nüzhet'e sürekli mektuplar yazıp evine geri dönmesini istiyordu. Sonunda Nüzhet 'mavi gözlü deve' ayak uyduramayıp Türkiye'ye geri döndü. Bir profesörle evlendi.

Lena'yı Türkiye'ye getiremedi

Nazım Hikmet, Nüzhet'in ardından Türkiye'ye döndü. Ama daha sonra yeniden Moskova'ya gitti. İkinci evliliğini METLA Tiyatrosu'nda tanıştığı Lena Yurçenko adlı bir hanımla yaptı. Gerçek adı Ludmilla Yurçenko olan Lena diş hekimiydi. Nazım 1928'de Türkiye'ye dönerken Lena'yı da getirmek istedi ama vize alamadı.


"Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair"
<ımg height="142" alt="" src="http://dosyalar.hurriyet.com.tr/nazimhikmet/images/resim2.gif" width="100" align="left" border="0"> Nazım Hikmet'in en güzel aşk şiirlerini yazdığı, en uzun süre evli kaldığı kadın Piraye. Nazım ile Piraye genç kadın eşinden henüz boşandığı sırada tanıştılar. Sanat eleştirmeni Vedat Örfi ile 16 yaşındayken evlenen Piraye'nin iki çocuğu vardı. Bunlardan biri eleştirmen Memet Fuat Bengü. Nazım, Piraye'yi çok sevdi. Ancak evlilik yaşamlarının 13 yılı boyunca Nazım cezaevindeydi. Daha sonra Münevver'e aşık oldu. 1951 yılında Nazım ile Piraye'nin evliliği sona erdi.



"Günler gitgide kısalıyor, yağmurlar başlamak üzere"
<ımg height="121" alt="" src="http://dosyalar.hurriyet.com.tr/nazimhikmet/images/resim3.gif" width="100" align="right" border="0"> Nazım'ın Piraye'den sonraki eşi ise Münevver oldu. Nazım aynı zamanda dayısının kızı ve ressam Nurullah Berk'in eşi olan Münevver'e aşık oldu. Münevver, kızı Renan'ı bırakmak istemediği için Nazım'ın aşkına karşılık vermeye çekindi. Nazım'ın afla cezaevinden çıkmasından sonra evlendiler. Nazım Hikmet'in tek çocuğu Mehmet Nazım, Münevver'den doğdu. Ancak şair, oğlu henüz 3 aylıkken kaçtı. 1961'de Münevver İtalyan yazar Joyce Lussu'nun yardımıyla Varşova'ya Nazım'ı görmeye gitti. Ama Nazım o sırada Vera ile evliydi. Münevver ve Nazım'ın oğlu Mehmet Nazım, ressam ve Fransa'da yaşıyor.

Galina hem doktoruydu, hem sevgilisi

Nazım, Türkiye'den kaçtıktan sonra doktor Galina Grigoryevna Kolesnikova ile evlendi. Galina, Nazım'ın hem sevgilisi hem de doktoruydu. Nazım'ın hiç şiir yazmadığı tek kadındı Galina.

"Saçları Saman Sarısı, Kirpikleri Mavi"
<ımg height="117" alt="" src="http://dosyalar.hurriyet.com.tr/nazimhikmet/images/resim4.gif" width="100" align="left" border="0"> Nazım Hikmet son eşi Vera Tulyakova 1956'da, genç kadın henüz 24 yaşındayken tanıştı. Dört yıl sonra evlendiler. Nazım ölünceye kadar Vera ile evli kaldı.


Bu arada opera sanatçısı Semiha Berksoy, yazar Suat Derviş ve dönemin bir başka genç yazarı Cahit Uçuk da Nazım Hikmet'in gönlünü kaptırdığı kadınlar oldu.



Hürriyet gazetesinin,

http://dosyalar.hurriyet.com.tr/nazimhikmet/ozel.asp internet sitesinden hiç değiştirmeden aldığım bu yazıda, büyük şair Nazım Hikmet'in bir sevgi ve aşk adamı olduğu vurgulanırken, bir yandan da daldan dala konan, kadınların canını yakan bir gönül çelen olduğu da gözler önüne seriliyor.

1995 yılında Memet Fuat, Piraye'nin ölümünü ''Küçük Dev Kadını Kaybettik'' haberiyle verdiğinde gözyaşlarına boğulmuştum. Acıları nihayet son bulmuştu. Acıdan kasdettiğim elbette fiziksel acı değildi.

Terkedilmişlik, aldatılmışlık ve tercih edilmemişlik...

Bir dönem kadınca dürtülerle, hem şiirlerini çok severek okumuş hem de içten içe içerlemiştim.

ADAM Yayınlarının on kitaptan oluşan Nazım Hikmet serisinin birinci kitabı olan Nazım ile Piraye'yi okuduğumda önünde saygıyla eğilinilecek bir aşkın, Münevver Berk ile ilişki kurduğu için bitmiş olmasını içime sindirememiştim.

Piraye ne onurlu bir kadınmış ki, bu konuda hiç konuşmadan, evlilikleri, aşkları, sanki hiç yaşanmamış gibi, sessizce köşesine çekilip, ölene kadar yaşamına başka bir erkek sokmamış, hatıralarına saygısızlık etmemiştir.

Boşandıkları 1951 yılından, 1995'e kadar 44 yıl süren bir acıyı bir başına yaşamıştır...

Bence aşk budur.


Narçiçeği
 
Toplam blog
: 74
: 1691
Kayıt tarihi
: 17.06.07
 
 

Emekliyim ama, yaşamdan değil; işimden. Eşim ve iki kızımla birlikte İzmir’de yaşıyoruz. Yazmak, oku..