Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Aşk yalanmış sevda yalan. Keder oldu bana kalan…

Aşk yalanmış sevda yalan. Keder oldu bana kalan…
 

Dokunmak gibi, özlemek gibi, sokulmak gibi, sevmek gibi…

Biri bana Cevdet Bağca’yı tanımla deseydi böyle derdim herhalde. Garip bir duygu…

Dokunan ama acıtmayan… Acıtan belki ama ağlatmayan… Ürperten ama üşütmeyen...

Cevdet Bağca dinlemek: saatin aşka, tenin hüzne duyarlı saatlerinde bir sandalın kucağında gökyüzünü içmek gibi… aklında yâr, başın dumanlı, çıkmışken dağlara ötelerden kulağına çalınan ses gibi… kendi kendini öperken bulmak gibi kendini aynada…

nasılda aldanıp sevmişim seni

nasılda ömrümü/gönlümü vermişim sana

aşk yalanmış sevda yalan

keder oldu bana kalan

bir masalmış bu yaşanan yalanmış yalan…

Hangimizin böyle bir masalı yok ki… Hangimiz iç geçirmeyiz ki böyle bir şarkıyı dinlediğimizde…

yalanmış bakışın gözler yalanmış

yalanmış gülüşün sözler yalanmış

aşk yalanmış sevda yalan

keder oldu bana kalan

bir masalmış bu yaşanan

yalanmış yalan

Cevdet Bağca’nın en önemli özelliklerinden birisi de, nerdeyse şarkılarının tamamının söz ve bestesinin kendine ait olması.

Kırgın

 

derdinden verem olsam

tutuşsam kerem olsam

sürmem seni tenime

yarama merhem olsan

 

kurmuş yaprak olsam

bir çorak toprak olsam

içmem bir yudum senden

kerbelada su olsan

 

Nasıl bir isyandır bu, nasıl bir kahır, nasıl bir zehir ki bu sözleri yazdırıp benim de hislerime tercüman olabilmiş. Yalnız değilmişim demek ki..:)

Yasaklarda

sabahı öptüm gözlerinde

geceyi yaktım

ateşi aldım dudağından

sözleri yaktım

ben seni uzaklarda

ben seni tuzaklarda

ben seni yasaklarda SEVDİM

ben seni yasaklarda

 

baharı öptüm saçlarında

kışları yaktım

umudu aldım yüreğinden

düşeri yaktım

ben seni uzaklarda

ben seni tuzaklarda

ben seni yasaklarda SEVDİM

ben seni yasaklarda

Sabahı öptüm gözlerinde, geceyi yaktım. Baharı öptüm saçarlında, kışları yaktım.

İşte beni kıskançlıktan çatlatan sözler. Bunları yazabilmek için öncelikle aşık olmak lazım tabii. Aşık!... Sonrada oturup bunları kağıda dökebilecek, üstelik böylesine güzel dökebilecek bilek ve beyin tabii ki.

Bilesin

 

Rüzgar olup saçına dokunduysam

Yağmur olup gözlerinden aktıysam

Yakınım sen uzağım sen olduysan

Sana olan sevdamdandır bilesin

 

Dağlarını yol edip gezindiysem

Tuzunu yarama melhem bildiysem

Yollarına milyon kere öldüysem

Sana olan sevdamdandır bilesin

 

Yar diye koynuma seni aldıysam

Seninle tutuşup senle yandıysam

Günü gelip bir başıma kaldıysam

Sana olan sevdamdandır bilesin...

İşte bu kadar!..

Gecelerde uykusuz kaldıysam, elim kolum tutmaz olup, yataklarda solduysam, "bir tek ama bir tek" sana olan sevdamdandır bilesin!

"Sanma ki başka bir şey, sanma ki başka neden, sanma ki paran, pulun."

Cevdet Bağca ilk kasetini çıkardığı dönemlerde, Manavgat’ta yapılan bir yürüyüş sırasında, “barış yürüyüşü” birkaç parça da olsa canlı performansına tanık olduğum, dinlediğim sanatçılardan. Aynı zamanda bir öğretmen kendisi. Aşk yüreğini öylesine dağlamış olmalı ki, almış kalemi eline, vurmuş sazın teline hislerimize tercüman olmuş.

Seni seviyorum Cevdet Bağca. Seni dinlemek beyaz bir bulutun koynunda yıldızlara yolculuk yapmak gibi… Seni dinlemek o hep özlenen yârin dizinde rüyalara dalmak gibi. Seni dinlemek sevmek gibi… Aşk gibi… Ekmek gibi… Su gibi…

Sen hep böyle ak duru, dupduru, biz de dinlenelim sesinin tılsımında yorulmuş gibi….

Ah mine-l aşk… Yokluğunda köşe bucak aranan, varlığında çarçabuk tüketilen.

Ne onunla ne onsuz olunamayan…

Ah mine-l aşk… Ne menemen şeysin sen böyle söylel…

 

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..