- Kategori
- Gündelik Yaşam
Aşk yalanmış sevda yalan. Keder oldu bana kalan…
Dokunmak gibi, özlemek gibi, sokulmak gibi, sevmek gibi…
Biri bana Cevdet Bağca’yı tanımla deseydi böyle derdim herhalde. Garip bir duygu…
Dokunan ama acıtmayan… Acıtan belki ama ağlatmayan… Ürperten ama üşütmeyen...
Cevdet Bağca dinlemek: saatin aşka, tenin hüzne duyarlı saatlerinde bir sandalın kucağında gökyüzünü içmek gibi… aklında yâr, başın dumanlı, çıkmışken dağlara ötelerden kulağına çalınan ses gibi… kendi kendini öperken bulmak gibi kendini aynada…
nasılda aldanıp sevmişim seni
nasılda ömrümü/gönlümü vermişim sana
aşk yalanmış sevda yalan
keder oldu bana kalan
bir masalmış bu yaşanan yalanmış yalan…
Hangimizin böyle bir masalı yok ki… Hangimiz iç geçirmeyiz ki böyle bir şarkıyı dinlediğimizde…
yalanmış bakışın gözler yalanmış
yalanmış gülüşün sözler yalanmış
aşk yalanmış sevda yalan
keder oldu bana kalan
bir masalmış bu yaşanan
yalanmış yalan
Cevdet Bağca’nın en önemli özelliklerinden birisi de, nerdeyse şarkılarının tamamının söz ve bestesinin kendine ait olması.
Kırgın
derdinden verem olsam
tutuşsam kerem olsam
sürmem seni tenime
yarama merhem olsan
kurmuş yaprak olsam
bir çorak toprak olsam
içmem bir yudum senden
kerbelada su olsan
Nasıl bir isyandır bu, nasıl bir kahır, nasıl bir zehir ki bu sözleri yazdırıp benim de hislerime tercüman olabilmiş. Yalnız değilmişim demek ki..:)
Yasaklarda
sabahı öptüm gözlerinde
geceyi yaktım
ateşi aldım dudağından
sözleri yaktım
ben seni uzaklarda
ben seni tuzaklarda
ben seni yasaklarda SEVDİM
ben seni yasaklarda
baharı öptüm saçlarında
kışları yaktım
umudu aldım yüreğinden
düşeri yaktım
ben seni uzaklarda
ben seni tuzaklarda
ben seni yasaklarda SEVDİM
ben seni yasaklarda
Sabahı öptüm gözlerinde, geceyi yaktım. Baharı öptüm saçarlında, kışları yaktım.
İşte beni kıskançlıktan çatlatan sözler. Bunları yazabilmek için öncelikle aşık olmak lazım tabii. Aşık!... Sonrada oturup bunları kağıda dökebilecek, üstelik böylesine güzel dökebilecek bilek ve beyin tabii ki.
Bilesin
Rüzgar olup saçına dokunduysam
Yağmur olup gözlerinden aktıysam
Yakınım sen uzağım sen olduysan
Sana olan sevdamdandır bilesin
Dağlarını yol edip gezindiysem
Tuzunu yarama melhem bildiysem
Yollarına milyon kere öldüysem
Sana olan sevdamdandır bilesin
Yar diye koynuma seni aldıysam
Seninle tutuşup senle yandıysam
Günü gelip bir başıma kaldıysam
Sana olan sevdamdandır bilesin...
İşte bu kadar!..
Gecelerde uykusuz kaldıysam, elim kolum tutmaz olup, yataklarda solduysam, "bir tek ama bir tek" sana olan sevdamdandır bilesin!
"Sanma ki başka bir şey, sanma ki başka neden, sanma ki paran, pulun."
Cevdet Bağca ilk kasetini çıkardığı dönemlerde, Manavgat’ta yapılan bir yürüyüş sırasında, “barış yürüyüşü” birkaç parça da olsa canlı performansına tanık olduğum, dinlediğim sanatçılardan. Aynı zamanda bir öğretmen kendisi. Aşk yüreğini öylesine dağlamış olmalı ki, almış kalemi eline, vurmuş sazın teline hislerimize tercüman olmuş.
Seni seviyorum Cevdet Bağca. Seni dinlemek beyaz bir bulutun koynunda yıldızlara yolculuk yapmak gibi… Seni dinlemek o hep özlenen yârin dizinde rüyalara dalmak gibi. Seni dinlemek sevmek gibi… Aşk gibi… Ekmek gibi… Su gibi…
Sen hep böyle ak duru, dupduru, biz de dinlenelim sesinin tılsımında yorulmuş gibi….
Ah mine-l aşk… Yokluğunda köşe bucak aranan, varlığında çarçabuk tüketilen.
Ne onunla ne onsuz olunamayan…
Ah mine-l aşk… Ne menemen şeysin sen böyle söylel…