Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Aşk yorgunu kadın şairler

Aşk yorgunu kadın şairler
 

Sözcükleri dans ettiren üç güçlü kadın şair.


Kadınlar, nazlı, ince, zarif, yaratıklar. Özel ve elle tutulmadık şeylerde görülen, yaşamda en güzel duyguların gün yüzüne çıkmasında ve gelişmesinde büyük pay sahibi derin ve güzel yaratıklar. Ruhlarının derinliklerinde önce keşfedilmeyi bekleyen, yeni açan bir çiçek gibi sevdi mi tam seven, aldandığı zaman da solan bir çiçek gibi içe kapanan kırılgan yaratıklar.

Kadınların aşkla buluşmasındaki tatlı heyecanları ne denli coşkulu ise, aldanışlarda ve yalnız kalışlardaki hüzünlü hallari bir o kadar dokunaklıdır. Üç önemli kadın şairin benzer duygular karşısındaki mısralarını sizler için seçtim.

ANNE SEXTON - (1928-I974) Massachusette'te doğdu. Yaşamı hep bunalımlar içinde geçti. Doktorların tavsiyesiyle şiir yazmaya başladı. "Confessional Poetry" adlı (itirafçı şiir) akımın öncülerinden kabul edilir. Kadınlık hakkındaki sert tepkileri nedeniyle feminist çevrelerce sahiplenilmiştir. "Live or Die"adlı şiir kitabı ile 1967 yılında Pulitzer ödülüne layık görülmüştür. Sekiz şiir kitabı yayımlanan Anne Sexton, 1974 yılında kendi elleriyle hayata veda etmiştir.

BÖYLE BİRİSİ

Dışarı çıktım cin çarmış büyücü gibi,
uğursuzluk tutkunu, gece daha yürekli;
şeytanı düşleyerek, yaptım tersliğimi
kır evlerinin üstünden, ışıktan ışığa;
kimsesiz şey, on iki parmaklı akıl fukarası.
Böyle bir kadın tam kadın değildir.
Ben böyle birisi oldum.

Sıcak mağaralar buldum ağaçlar arasında,
tavalar, oymalar, raflarla doldurdum
gömme dolaplar, ipekler, bir sürü öte beriyle;
akşam çorbası pişirdim kurtlar ve periler;
yola getirdim yoldan çıkmışı.
Böyle bir kadın yanlış anlaşılır:
Ben böyle birisi oldum.

Arabana bindim, arabacı.
çıplak kollarımı salladım geçtiğimiz köylerde,
son ışıklı yolları keşfederek; hayatta kaldım
ateşinin hala kalçalarımı ısırdığı yere
ve tekerlerin döndükçe kaburgalarımın kırıldığı.
Böyle bir kadın ölmekten utanmaz.
Ben böyle birisi oldum.

K: Cumhuriyet Kitap/Cevat Çapan - Şiir Atlası/T:Nurduran Duman

SARA TEASDALE: (1884-1933) St. Louis, Missouri' de doğdu. Çocukluğu hastalıklar içinde geçti ve bu nedenle evde eğitim aldı. Şiirlerinde aşk, doğa, ölüm temalarını işlemekle beraber hep güzelligi aradı. 1917 deki "Love Songs" adlı şiir kitabıyla ve fakat 1918'de, o zamanki adıyla Columbia University Poetry Society ( şimdiki Pulitzer) ödülünü aldı. Ölümünden sonra da yayımlanan şiir kitapları halen güncelliğini devam ettirmektedir.

İLKBAHAR GECESİ

Park gece ve sisle dolu,
Çekilmiş dünyanın tülleri,
Yollar boyunca uykulu ışıklar
Loş ve işlenmiş inci gibi.

Boş sokaklar altın sarısı ve pırıltılı,
Dumanlı göl altın sarısı ve pırıltılı
Sulara gömülmüş kılıçlar gibi aynalı ışıklar,
Parıldayıp titreşiyor.

Ah, burada olamak yeterli mi
Üzerimdeki bu güzellikle?
Boğazım övmekten ağrımalı ve ben
Göğün altında diz çökmeliyim sevinçten.

Ey güzellik yeterli değil misin?
Aşkın arkasından ağlamam neden
Gençlikle,şakıyan bir sesle ve gözlerle
Yeryüzü mucizesine hayretle tanık olurken?

Gururumu neden çıkarıp attım üstümden,
Neden hoşnutsuzum,
Ben, dalgın gecenin
Bulutlu saçını ışıkla bağladığı,
Ben, tüm güzelliğin uğruna
Bir milyon kupa içinde tütsü gibi yandığı?
Ey güzellik, yeterli değil misin?
Aşkın arkasından ağlamam neden?

K: Cumhuriyet Titap/Cevat Çapan - Şiir Atlası/T. Nurduran Duman

EKATARİNA YOSİFOVA (1941 - )

Köstence'de doğan Yosifova, Rus Filolojisi eğitiminden takiben edebiyat öğretmenliği, dramaturgluk yaptı. Bulgaristan'da kültür ve sanat hayatındaki yumuşamadan sonra yenilikçi şiirin öncülerinden olmuştur. "Tiha lirika" diya anılan içsel şiir onunla özdeşleşmiştir. Çocuk kitapları da kaleme alan Yosifova üç defa Bulgar Yazarlar Birliği ödülüne layık görülmüştür.

 

SEN

Şarap içtik, kararınca, otogara yakın o odanın
eğri çatısı altındaki yatağa yaslanarak,
sobanın aralı kapağından
korları izliyorduk ki;

"Ara sıra insanı ateşle
sınamayı yeğlerdim" dedin sen.

İlk gecemizde, kısa bir yaz gecesiydi,
nehir kenarından uzun uzun yürüdük,
yine de farkına varamadım senin şehrinin
iki nehrinden hangisi olduğunun,
Şafak sökerken.

"Hep beraber bir şey yapmalıyız,
dallardan bir kulübe de olsa." dedin.

Ayrı şehirlerde yaşadık, yolculuk ettik,
karşılaştık ve ayrıldık, Sen;

"Hiçbir şey akıldan daha üstün değil,
aklın aklı ise duygulardır" dedin.

Hatta;
"Korkma dedin,
Biz gençliğimize boyun eğmedik de,
yaşlılığımıza mı eğeceğiz.
Yok öyle yağma."

K: Cumhuriyet Titap/Cevat Çapan - Şiir Atlası/T. Hüseyin Mevsim

Beğendiğinizi umarım, her üç şairin de daha çok güzel ve duygu yüklü şliirleri olduğunu özellikle belirtmek isterim. Aşk bu, bakın kadınlara aşkın çeşitli hallerinde neler söyletmiş. Bir gün de erkek şairlerin yanıtlarını yazmayı düşünüyorum, ne dersiniz. ?






http://www.Antoloji.Com/enfal_torun
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/05/21/yaz02-10-110.html













 

 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..