- Kategori
- Aşk - Evlilik
Aşka düşmek
Bir hazin maceradır bu
Aşka düşülür. Birisi itiveriyoruşmuş gibi ardından; derin uçurumlara, inanılmaz renklere, yüreği durduracakmış gibi oluşan kelebeklere, çiçeklere; keskin bıçak uçlarına, yalçın kayalıklara; rüzgarların içine, denizlerin dibine doğru kayar gidersin. Aşka düşülür; elinde değildir kapılıp gitmemek.
Planlı, ölçülü, haritası önceden çıkartılabilir belirli bir yer ve kişi değildir aşk. En uzak durmaya çalıştığın bir zamanda ve en akıllıca olmaya çalışırken düşersin aşka: yaşın, yerin, zamanın genel geçerliliği hiç bir değer taşımaz; yuvarlanıp gidersin. Aşka düşmek, önüne geçilemez bir doğa olayı gibidir. Yaşarsın. sarsılırsın, yanarsın. bir özne olarak bütün fiillerine egemen olurken , bütün nesnelerini kendine göre ayarlarken, yapan ve eden senken düşersin aşka. Karlı bir günde ne kadar dikkatli yürüsen de düşmen gibi, öyle sırt üstü, öyle elinde olmadan, öyle kaygan...
Ne gün eskisi gibi doğar; ne gece huzur ve sukun içinde başlar. İlk karanlıklarla birlikte bir insan sıcaklığına sığınmak isterken, bir eve ulaşmak için terlerken, tanıdık bir ortamın bilinen huzurunu bulmak isterken düşersin aşka. Yabancı bir ülkede, hiç yaşamadığın bir coğrafyada kaçınılmaz yolculuklara düşersin. Geniş gökyüzünün altında aşkın ve sen yapayalnızsınızdır artık. Kimse sana akıl veremez, kimse seni koruyup kollayamaz. Çölü tek başına geçeceksin. Aşk bir yanardağ ağzı gibi yakıcı, bir okyanus gibi derin ve geniş olabilir. Daha da kötüsü tüm sevdiklerinle, yakınlarınla, tüm düzeninle bir meydan muharebesine girişebilirsin. Yalın kılıç savaşmak zorunda kalırsın.
Tam da burada başlar ikilem: Ya aşk için savaşacaksındır artık ya da bu kadar büyük bir kavgaya girmemek için köşene çekileceksin. Seçmeni yaptıktan sonra da ya tüm getirileriyle aşkı yaşayacaksın, ya da güvenli kıyılarda aşkın derinliğine ulaşamamanın derdiyle ayaklarını suya sokup ıslanacaksın. Artık suçlamamalısın aşkı: Sen aşkın derinliklerine doğru kulaç atmadın. Aşk senin kapılarına vurdu; duvarlarında uğuldadı da sen aşka düşmedin. Şimdi o rüzgara kapılmamakla bahtiyar olup, aşka sövmemelisin.
Buna karşın düşersin aşka. Hiç bir akıllılıcağın, hiç bir önlemin, sıkı duruşun yetmez aşk karşısında. Ne kadar ve nasıl ötelersen ötele aşk bir romatizma ağrısı gibi çıkar bir yerlerinden. Ne kadar çok gecikirse ağrısını sızısını o kadar çok duyarsın. İraden, aklın gücün, inancın yetmez aşk karşısında. Birden bir koku duyarsın belli belirsiz; bir serinlik alıp götürür seni. Yavaşça işler aşk; bir çekim gücü oluşturur zamanla. Sürüklenip gider ve sen aşka düşersin.
Kimse güçlü değildir aşk karşısında. Kimse önceden yazamaz aşk ilişkisinin öyküsünü. Zamanı ve günü gelince ölüm gibi aşk da bulur seni. Önceden planlayıp, belirleyemezsin aşkı. Aşka düşülür yalnızca; önlem alamadığın bir doğa olayı gibi aşk içinde bulursun kendini. Yine de şanslı saymalısın kendini: Çünkü çorak, kuru yüreklere düşmez aşk. O yürek seni de çağırıyorsa yanına bir güzel yanın var demek ki senin. Bir koku var sende bahar gecelerine özgü. Bu güzelliğe binlerce güzellik katmak için sen aşka düşersin.