Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '21

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşka neler dahildir!

AŞKTA çekilen acılar da verilen buketlerce çiçek ile yürek terazisine çıkarlar mı acaba! Bir daralıp bir tıkanan, kontrolsüzce kaynayan ‘deli kan’ ların geçit bulmakta zorlandığı damarlarda, kendi hallerinde duygular rahatça yürüyebilirler mi ki? Neden çiçek vermeyen bitkiler örneği karşılıksız çıkar aşk, çoğu kez! Yolda ıslık çalıp yürüyen bir ‘âşık’ yerdeki “nimet” ekmeği öperek duvarın üzerine koyduktan sonra bir metre ileride rastladığı başka bir “nimet” portakala şut atıyorsa, onun ‘insani’ duyguları ile ‘aşk’ ne derece uzlaşır ki? Bu bir ölçü müdür? Evvet! Aşka başlamak için önce her şeyi sevmeye başlamak, saygı göstermek gerekmez mi! Âşıklar birbirlerini inandırmak adına yerlere kapanarak ‘yemin’ ler mi etmelidir; yoksa sadece ‘onur’larının arkasında mı durmalıdırlar! Aşk, gerçekle mi yoksa romantizmle mi dans eder! Aşkta var olması gerektiği iddia edilen saflığın ve dürüstlüğün rengi ‘beyaz’ ise, âşıklar neden ‘kırmızı’ gülü yeğler! Erişilmesi en zor aşkın, evlilikten sonra da süren sevda (!) olduğu doğru mudur gerçekten! Şu gezegende buna tanık olan varsa; durmadan zıplayarak dalında onlarca diken barındıran bir gül sallasın da bilelim! Sonra; gerektiğinde insanları yaralayan, toprakla bile kucaklaştıran bir düşman olabilir mi şu aşk! İnsan aşka çarpıldığında gölgesini geçecek kadar hızlı ve istekli midir gerçekten! Aşkın en ideali ‘bir şehir efsanesi’ tadında olması şart mıdır! Bunu da kim uydurmuş canım! Aşk sona erdiğinde, bozguna uğramış iki ruh / beden mi bırakmalıdır! Yoksa ılık küller, kurumuş güllerinden daha çok mu yakışır biten bir aşka!

AŞKIN KANATLANAN İÇ ÇEKİŞLERİ

‘ÂŞIK’adayı yalnız adam, acele bir ‘hatun’ mu ister; sevgisi sabırla işlenecek sevdanın içinde gizlenen bir kadını mı! Aşkta ‘Yalnız sen!’ demek, acaba kaç ölçek ‘yalan’dır ki! Düşlerle dolan, gerçeklerle boşalan bir kırmızı şarap kadehi olabilir mi bu aşk! Yer ile gök, karşıt tutkularıyla birbirlerinden pek hoşlanmazlar ama birliktelikleri de kişilikli görüntü verir. Aşk ise bunun benzeri durumları asla onaylamaz. Birliktelik sonlanınca yaşamının sona ereceğini söyleyenlerin sayısı da pek az değildir. Gerçekten de biter ancak yaşam, başka aşklara ulaşmak için inadına sürer. Haydi, buna ‘bazı kereler’ diyelim de alınan kırılan olmasın. Gülümseyen aşıklar hiç mi acı çekmezler! Yoksa acının kendilerini tutsak etmesine izin mi vermezler. Burası da ilginç; değil mi? Aşkta hangisi geçerlidir dersiniz; kavurucu bir sevdanın ihmal eden kuraklığı mı yoksa günahları yıkamaya çabalayan sonu gelmez gözyaşları mı! Bir aşkta aşırı özveri ölçüsü varsa eğer, salaklığın kaçıncı sürümü (versiyonu) olabilir sizce bu! Aşk çoğu kez, adeta geçirilen zamanla evlendirir insanı; ancak her şeye karşın bekârlık sürer! Bazı tuhaf zamanlar da vardır içinde; göz göze gelmek bile olası kutsallığını bozabilir. İşte burada büyük olasılıkla kırık dökük yalanlar devreye girmiştir. Aşkın, iki aşk yolcusu arasındaki yolu yarılaması, yaşamlarının tümünü birbirlerine tutsak etmesidir. Sevgililerin iç çekişlerinin adeta kanatlandırdığı bir aşk, onlara büyük acılar dağıtıyor demektir! Sorular aşkı zayıf düşürdükçe; kuşkular da yok etmeye gelir. Aşkın aklı ara sıra öyle bir uçar ki; yıldız kümelerini darmadağın yapar. Bir gül de bozabilir aşkın dengesini; dikeni batar! Ancaaak…

Bazı aşklar vardır ki; işte onlar… İşte onlar ölümü bile aşar! / Levent ÜSKÜDARLI

 

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..