Askeri dahi; Hacı İlbey

Türk tarihinin eşsiz kahramanlarından biri de Hacı İlbey'dir. 1305 yılında Balıkesir'de doğdu.Babası Karesi Beylerindendir. Karasi Beyliği Osmanlı hakimiyetine girince Hacı İlbey'de Osmanlı hizmetine giren Türk Beylerinden biridir.

I.Murat, Hacı İlbey'i Rumelide komutan tayin etti.İlk işi Dimetoka'yı fethetmek oldu. Sonra sırasıyla İskeçe, Kavala, Drama, Yenice, Ddeağaç, Serez şehirlerini fethetti. Bu bölgelere iskan politikası dahilinde Türkmen aşiretleri yerleştirildi. I.Murat bundan sonra tüm komutanlarına fetihleri genişletmeleri için ek kuvvetler verdi.
Hacı İlbey kuvvetleriyle Edirne'yi aldı.Edirne, Bursa'dan sonra Osmanlının ikinci büyük başkenti oldu.Sonra fetihler Balkanlara doğru genişlemeye başladı.

Osmanlı Türklerinin Avrupa kıtasında baş döndürücü bir şekilde fetihlerde bulunduklarını gören Balkan Devletleri ve bilhassa Bizanslılar dehşete düştüler. Bu devletler Avrupadan yardım istediler. Bizans bilhassa Papa V.Urban'dan yardım istedi.

Avrupa'da Selçuklulardan beri görülmeyen yeni bir haçlı ordusu oluştu.Bu haçlı ordusuna Macarlar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar katıldılar. Altmış bin kişilik haçlı ordusu Sofya ovasında toplandı.

O zamanlar I. Murat, Lala Şahin Paşa'yı Rumeli Beylerbeyi tayin etmişti. Lala Şahin Paşa bu muazzam kuvvet karşısında telaşa düştü.Bursa'ya haber salarak Patişahtan yardımcı kuvvetler istedi. Anadolu'da bir ordu hazırlandı. Fakat Venediklilerin Çanakkale boğazını kapattıklarından bu ordu Avrupa yakasına geçemedi. Bunun üzerine Lala Şahin Paşa, çok zeki ve tecrübeli olan Hacı İlbey'ini on bin kişilik bir kuvvetle keşfe gönderdi.

Hacı İlbey yürüyüşünü gizleyerek hareketini devam ettirdi.Gündüzleri ormanda uyuyorlar, geceleri ise yol alıyorlardı. Haçlı ordusu ise Meriç nehri civarında bulunan bir ovaya karargah kurdul.Haçlı ordusu, Türkleri Rumeliden attıkdan sonra Kudüse gidecekler ve orayı zapdedeceklerdi.Bu derece kendilerine güveniyorlardı.
Ancak karşılarında bir Türk ordusu bulunduğunu hiç düşünmüyorlardı.Bu yüzden fazlaca güvenlik tertibatı almadan karargah kurmuşlardı.

Hacı İlbey onbin kişilik kuvvetiyle sessizce karargahın civarında bulunan bir ormana gizlendi.Akşam olunca düşman ordusu güvenli olduğunu düşünerek içmeye ve zevke daldılar.Şaraplar içip, dans ediyor karargahı adeta bir düğün evine çeviriyorlardı.Gece yarısına doğru hepsi sarhoş olmuş bir köşede sızmışlardı.

Düşmanın bu halini gözleyen Hacı İlbey, her şeyin kıvamında olduğunu görerek askerlerini taaruza hazırladı.Gün doğmaya iki saat kala mehter takımına gürültülü bir hava çaldırdı.Gecenin karanlığında ormanın sessizliği içinde zurnalar ve davulların sesleri ortalığı bir velveleye verdi.Sanki düşman karargahını cinler periler basmıştı.Bundan sonra bütün askerler hep bir ağızdan tekbir getirmeye başladılar.Bu korkunç sesleri duyan düşman askerleri silahlarına sarıldılar.Her milletin askeri çeşit çeşit elbise ve serpuş giydiklerinden birbirlerini tanımıyorlar, karşılarına geleni Türk askeri zannederek kılıç sallıyorlar, birbirlerini öldürüyorlardı.

Bu hal devam ederken Türk askerleri ne tek bir silah attılar, ne de yerlerinden kımıldadılar.60.000 kişilik düşman ordusu birbirini yiyip bitirdiler.Bu manzarayı Türk askerleri ormandan seyrediyorlardı.

Bu olay Hacı İlbey gibi bir askeri dehanın yeni bir savaş taktiği olmuştu.O güne kadar tarihte bu şekilde bir zafer kazanılmamıştı.Düşmandan canını kurtaranlar -öyle zannedenler- kendilerini nehrin sularına atıyorlar ve boğuluyorlardı.Macar Kralı kurtulmayı başarmış, o derece korkmuştu ki kurtuluşunu boynunda asılı Meryem ana resmine borçlu olduğunu söylemiş ve bunun için de bir kilise yaptırmıştır.Diğer krallarda kaçmışlardı.Haçlı askerleri Türk dehası karşısında eriyip gittiler. Türkler bu harbe ''Sırpsındığı'' adını verdiler.Savaş Türklerin büyük bir zaferiyle sonlandı.

Hacı İlbey, Türk milletinin zekasını dünyaya tanıtan bir destan yazdı.Fakat bu eşsiz kahramanın başarılarını çekemeyen Lala Şahin Paşa, onu zehirleterek öldürtmüştür.

Allah tüm ecdadımıza rahmet eylesin.