Askeri eylem ulus için önem taşır.(Sun Tzu)

Blog yazarı dostumuz Emef'in; yazmış olduğu, ''Savaş sanatı'' başlıklı bloğunu okuduktan sonra, ben de bu blog yazısına bir devam olması adına, yazmaya karar verdim... Neden? yine yüreklerimize, bu pazar sabahında bir ateş daha düşürdüler... Hakkari'de; vatanımızın bölünmezliği için, gecelerini gündüzlerine katarak, adım adım, santim santim, topraklarımızın üzerini arşınlayan, ve bu yüce uğurda canlarını hiç'e sayarak solan güllerimiz, canlarımız, evlatlarımız için gözlerimizden sağanak yağmurlar gibi gözyaşı döktürüyorlar hepimize...

Yine; yurdumun anaları, babaları, amcaları, dayıları, halaları, teyzeleri, sözlüleri, nişanlıları, evlileri ve onların bebeleri, gelecekleri için, umutları için, hayalleri için ağlıyorlar... Ağlıyoruz, ağlıyorum ve kahroluyorum sizler gibi sevgili dostlarım... Ağlıyorum çünkü; bende onlar gibi, o dağ başlarında vatanımızın bölünmezliği için, mücadele ettim. (Etmeye de devam ederim) Ederken benimde silah arkadaşlarım yanıbaşımızda şehit düştü...Onların da aileleri vardı, diğerleri gibi, bu günkü evlatlarımızın ki gibi...O nasıl bir acıdır ki öyle; bunu yaşamayan, o an'ın içinde bulunamayan asla anlayamaz...Rahmetli Babam'ın öldüğü gün bile, bu kadar çok gözyaşı döktüğümü söyleyemem...Bir arkadaşımın şehit düştüğü haberini, ailesine veya yakınlarına vermenin ne kadar zor olduğunu, tahmin bile edemezsiniz...Ve karşınızdaki; belkide hiç bir zaman görmediğiniz veya göremeyeceğiniz bir insana, bu haberi verdikten sonra, almış olduğunuz cevabın yüceliğini, ''Vatan sağolsun'' sözünün asilliğini, dünyanın başka hiç bir ülkesinde göremezsiniz... Göremeyeceğiniz gibi, bunun bilincinde olmayanların, bunun bilincine varmaları için de, bu ülkenin yüce gönüllü insanları sayesinde, bu vatanın BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNE inanmayanlara da; gereken cevabın, gerektiği gibi verileceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın..! Bu Vatanı; kanımızın son damlasına kadar da, BÖL-DÜR-ME-YE-CE-ĞİZ... Bu böyle Bİ-Lİ-NE...

Savaş sanatı(Sunzi Bingfa Sun-tzu ping-fa); esrarengiz bir çinli savaşçı-filozof tarafından, yaklaşık ikibin yıl önce yazılan belki de, dünyanın en etkili ve saygın strateji kitabıdır. Sun Tzu'nun sürekli olarak vurguladığı ilke şu'dur; Savaşmadan kazanmak en iyisidir...
Öngördüğü amaç ise; yenilmezlik, savaşmadan zafer ve çatışmanın fiziği, siyaseti ve psikolojisini kavrayarak, asla saldırmayacak bir güce kavuşmaktır. Diye ifade edilmiş.

Sun Tzu'nun felsefesinde de, bilgi ve stratejinin en üst etkinliği, çatışkıyı tümden gereksiz kılmaktır: ''Savaşmaksızın başkalarının ordularını altetmek, hünerlerin en iyisidir.'' Savaşçıların en iyisi ise; düşmanın planlarını açığa çıkartır; ikinci olarak bağlaşıklıklarını bozmak, üçüncü olarak da silahlı kuvvetlerine saldırmak gelir. En kötüsü, kentlerini kuşatmaktır. Der... Sun Tzu, eski çağlarda hünerli savaşçıların zaferin kolay olduğu anlarda kazandığını, bu nedenle de, hünerli savaşçıların zaferlerinin kurnazlıklarıyla ünlenmediği ya da gözüpeklikleri nedeniyle ödüllendirilmediğini söylemektedir.
Eski bir askeri talimat kitabında şöyle der; ''Sözcükler duyulmadığı için ziller ve davullar, herkes görebilsin diye bayraklar ve sancaklar yapılır.'' Ziller, davullar, bayraklar ve sancaklar insanların kulaklarını ve gözlerini bir noktaya toplamak ve birleştirmek için kullanılır. İnsanlar bir kez birleştilermi, cesurlar tek başlarına ilerleyemez, korkak olanlar ise tek başlarını geri çekilemezler- bu, grup çalıştırmak için bir kuraldır. Demiş Sun Tzu.
Ayrıca; Askeri harekatlar kuralına göre dokuz çeşit zemin vardır,
-Yöresel çıkarların kendi içlerinde ve kendi bölgelerinde çatıştığı yerlere uyuşmazlık zemini denir.
-Karşındakinin arazisine girip fazla ilerlemezsen, buna hafif zemin denir.
-Sahip olursan sana, rakiplerin sahip olursa onlara üstünlük sağlayacak araziye paylaşmazlık zemini denir.
-Senin ve karşındakilerin gidip gelebildikleri araziye seferli zemin denir.
-Düşman tarafından üç yandan çevrili olan ve ilk sahip olana orada yaşayan insanlara ulaşma imkanı tanıyan araziye kesişen zemin denir.
-Düşman topraklarının içlerine kadar girdiğinde, birçok kasaba ve şehirden geçtiğinde buna ağır zemin denir.
-Dağ ormanlarının, dik geçitlerin, bataklıkların ya da yolculuk etmesi güç yolların içinden geçtiğinde buna kötü zemin denir.
-Giriş yolu dar, çıkış yolu dolambaçlı olduğunda ordun kalabalık olsa bile az sayıdaki düşman seni vurabilir. Buna kuşatılmış zemin denir.
-Hızlı savaşırsan kurtulur, savaşmazsan yok olursun. Buna ölüm zemini denir.
Yani, uyuşmazlık zemininde savaşma, hafif zeminde durma, tartışma zeminine saldırma, seferli yolu kesme, kesişme zemininde seyret, ağır zeminde yağmala, kötü zeminde yol al, kuşatmalı zeminde plan yap, ölüm zemininde savaş...Diyerek, Askeri harekatlar için gerekli olan stratejilerden bahsetmiş. Ama bunların tamamının sadece savaş için değil, toplumsal yaşam içinde uygulanması adına da stratejik olduğunu vurgulamaya çalışmış Sun Tzu.(Kaynak:Sun Tzu-Savaş Sanatı, Anahtar Kitaplar Yayınevi)

Sevgili dostlar; bu üzüntülü günümüzde, neden bunları yazdığıma gelirsek, ülkemizi bölmeye çalışan iç ve dış güçlerden hepimiz haberdarız. Bu ülkenin; kurulmadan önce ve kurulduğu tarihten sonra, bu zamana kadar içeride ve dışarıda düşmanları her zaman vardı, olmaya da devam edecektir... Asıl mesele; bu düşmanlarla nasıl ? nerede ? ne zaman ? hangi zeminde ? ne gibi stratejilerle ? mücadele etmemiz gerektiğinin bilinciyle, bu ülkenin Bölünmez Bütünlüğü adına, savunmamız gereken bir ülkemizin olduğunu unutmuş olanlara, yüksek sesle duyurmamız inkar edilemez bir gerçeğe dönüşmüştür... Bunu bilen biliyor, bilmeyenler de zamanı geldiğinde bileceklerdir...Y üreklerimizi yakan evlatlarımızın acıları, sadece ailelerinin değil, hepimizin evlatları oldukları için bizim acımızdır... Bizler TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin evlatlarıyız, onlarda bizim evlatlarımızdır... Her birisinin Ruhları Şad olsun, mekanları daima cennet olacaktır... Milletimizin Başı sağolsun, saygılarımla sevgili dostlarım...