Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Askeri vesayetçilerin çelişkisi

Askere yönelik girişimleri destekleyenlerin anlamadıkları bir nokta var. Bu kesimin savunduğu, aslında her kesimin savunduğudur, bir farkla.

Askerler, elbette sivillerin emir eri değiller, mutlaka meşru, makul ve kabul edilebilir şekillerde ülke üzerine fikir ve görüşlerini geliştirebilmeli ve ifade edebilmelidir, ülkedeki her türlü kişi kurum ve kuruluşun yapması gerektiği gibi. Ama bunu ülkeyi kanun ve kurallarıyla tanımlanmamış yani canı istediği şekilde, kendini sivil gücün üzerinde konumlayarak yapamaz.

Asker bu iki uç arasında mutlaka meşru bir noktaya çekilmelidir. Darbe yapması engellenmeli, yapan cezalandırılmalı, haddini aşan 27 nisan web manifestosu gibi şeylerde ilgiliye yaptırım uygulanmalıdır.

Peki ama, durum böyle diye, askerin siyasete müdahalesi engellenmek için suç işlenip işlenmediğine bakılmaksızın yapılan her şeyi savunmalı ve yapmalı mıyız?

Bunu, suç işleyerek, askere ait olmayan evrakları onunmuş gibi göstererek, ona ait evrakların arasına başka şey sokarak, olağan konuşmaları darbe planı göstererek vs. vs. ile mi yapmalıyız?

Asker diyor ki, 'bana karşı gerçeklere dayanmayan bir saldırı yürütülüyor.'

Şimdi biz şunu mu demeliyiz, "Allah senin belanı versin.. yalancı seni, sen zaten vesayetçisin, darbecisin!"

Güya gerçek ve doğruluk adına, askerin vesayetçi olmamasını istiyoruz, ama, askere karşı yapılan gerçeğe ve doğruluğa aykırı bir saldırıyı destekliyoruz. Bu açık bir çelişkidir.

Bu durum hiç kuşkusuz, bugünkü askere karşı söylemde bulunanların içinde bulunduğu ve anlıyamadığı durumdur. Bazılarının kafası basmayabilir ama, belli kesimin ise gözünü hırs ve ateş bürüdüğü için buna hakkını veremiyor. Başka belli bir kesim ise zaten, olayı bu yöne doğru manipüle ediyor. Bunlar ideolojik düzeyde hasım olanlar.

Denebilir ki, hayır askere karşı yapılan gerçeğe ve doğruluğa uygundur. O zaman, 'nereden biliyorsun?' diye sormamız gerekir. Asker yalan mı söylüyor, ya hadi doğruyu söylüyorsa!

Ve, bu gerçekten doğruysa. Gerçekten gerçeklere ve doğrulara dayanmayan şekilde askere karşı bir saldırı yapılıyorsa! Geçmişte yaptıklarını biliyoruz, bu yüzden bunlar da doğrudur dendiğinde, askere karşı yapılan girişim atlanmış olur. Bu girişimin haddi yenilir yutulur bir şey midir? Olan bitenin bu yönünü görmek ve ifade etmek 'demokratlığın' kitabında yazmıyor galiba.

Bazı tipler bunu böyle açıkça ifade etme noktasına da geldi. Bu iddiaların doğru olup olmadığını önemsemeden, pragmatist bir şekilde, haticeyi bırak neticeye bak diyor, yani askerin bir tür burnu sürtüyor, haklı ya da haksız, bu yerinde ona göre.

Bu hangi demokrasi acaba? Belki de, ülkede askere karşı, ister suç olsun ister olmasın her türlü girişimi daha ileri siyasal amaçlar için savunacak ve uygulayacak kimselerin demokrasi ya da iktidar anlayışıdır.

Genel kabul görmeden, uzlaşma olmadan, hak ve adalet tesis edilmeden, kimse kimseyi ideal düzleme çekemez, ancak bastırabilir, ta ki, bu bastırılan güç, öcünü almak için harekete geçene kadar. O nedenle, eğer ülkede askeri hamilik geri adım attırılacaksa bu mutlaka ve mutlaka adilane bir şekilde yapılmalıdır, yoksa, başka çatışmaların tohumları ekilmiş olur.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..