Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '07

 
Kategori
Anılar
 

Askerime mektup- görülmüştür

Askerime mektup- görülmüştür
 

Bir gün, seninde ailemize katılacağını öğrendim, hiç beklemediğim bir zamandı, önceleri neden benim bebeğim olmuyor derken sonrasında senin de artık bizimle olacağını öğrendiğim gün önce çok şaşırdım, beklemediğimiz bir andı, gençlik işte, dedene bile sen karnımda altı aylık olunca söylemek zorunda kalmıştım, zaten söylemeden de sen kendini belli etmiştin.

Ablamdan fırçalar yemiştim, “kızım sen deli misin? Senin bu yaptığını kimse yapmaz daha kelebeğin yaşını doldurmadı demişti.

Bir gün ablanın elinden tuttum, sen karnımda çalıştığım yere gittim, arkadaşlarım ağzı emzikli ablanı görüp;

“Bu küçük hanım mı, abla olacak?” deyip çok gülmüşlerdi. Bende başımı önüme eğip, sessize geçmiştim.

Ve ağustosun o kavurucu sıcaklarında, bir sabah geliyorum dedin, bir gün sonrası arife idi.

Uzun simsiyah saçların, pembe beyaz yüzünle seni kucağıma verdikleri an, çektiğim tüm acılar son bulmuştu oğul balım.

Senin katılımınla daha bir kuvvetli hissettik kendimizi, olumlu ılımlı bir çocuktun, duygusal, hazırcevap, sevgi dolu saygılı idin.

İlk bilgisayarını harçlıklarınızı biriktirip almıştınız hiç unutmam, uzun bir süre kullandıktan sonra ona ek bir parça yerleştirdiğiniz andaki o patlama sesi hala kulağımda.

Bir bayram günü dedenize gitmiştik hani, dönüşte araba bulamayınca, “hadi taksiye binelim ama sizde katkıda bulunacaksınız” demiştim beklemekten sıkılarak (bayram harçlıklarında gözüm vardı) kabul ettiniz ama senin bir şartın vardı.

-Ben 1 liralık katkıda bulunacağım, bir lirayı aştığı anda inerim ona göre” demiştin. Duyanda seni pinti sanacak, hiç öyle biri olmadın, karşılıksız harçlıklarından gevrek bile almadan biriktirdiğin parayı ihtiyacı olan bizlere karşılıksız verdin hep. Gururum, annesinin Sea paşası…

Başarılı bir evlat oldun, üniversite sınavında bölümünü seçerken senin doktor olmanı arzu ettiğimi söylemiştim, elbette sen verecektin kararını…

Neden anne doktor olayım?dedin, merakla;

- Oğul balım dedim, biliyor musun, bizler hep hastanelere gittiğimizde beklentimiz bize saygı, sevgi, şefkat ve bilgisi ile yaklaşan hekimleri görmek istiyoruz. Çok kez kendimde olmadık hastalıklar buluyorum, gidiyorum hastaneye, doktorumun bana yaklaşımı, beni ilgi ile dinlemesi azarlamaması, bizlerin kendimizi en zayıf en umutsuz hissettiğimiz o anda bizi rahatlatan konuşması ile.

-Hiç bir şeyin yok, gayet iyisin demesi ile kendime yakıştırdığım hastalığı orada bırakıp çıkıyordum. Bazen fakir hastalarda olacak, işte o zamanda sana düşen görev onlara gereken ilgiyi şefkati göstererek senin yanından yüzü gülerek ağrısı sızısı dinerek ya da ağrısını dindirmenin sana vereceği iç huzuru hiçbir şeyin vermeyeceğini söyledim.

- Tamam anne dedin, evden uzakta zorluklarla geçen tam altı yılın sonunda benim paşam annesinin karşısına geldi annesine hayatının en güzel ikinci gününü yaşatarak, birinci günümü? Oda kelebeğimin üniversiteyi ikincilikle bitirdiği ve rektörün elinden diplomasını aldığı o an, daha ne isteyeyim Allah’tan.

Şimdi uzaklardasın o kutsal görevinde, az kaldı be paşam kavuşmamız yakın, her gün takvimimden bir gün daha eksiltiyorum.

Gel, gel de kutlayalım benim oğul balım… Nice nice doğum günlerine, seni seviyorum oğulcum.


-

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..