- Kategori
- Şiir
Askerin barışta ölümü
Eleşkirt’in Daltaban köyünden Satılmış
Çorlu’da yapıyordu askerliğini
Eleşkirt nere-Çorlu nere
Nedeceksin hemşerim-askerlik gelir başa
Doğduğunda yatırlara satmıştı anası-babası
Devlete değil
Devlet baba bu-dinler mi
-Gel bakalım askere-
Kalktı-geldi Satılmış
Tek sıkıntısı namazını kılamıyordu düzenli
Sık sık abdest tazeliyordu ama
Eğitim-karavana-nöbet derken
Askerlik geçiyordu
Askere gelmeden evermişlerdi Satılmış’ı
İki öküz-üç koyuna
Halı vaktı yerinde de değildi babasının
Yıkılmıştı fukara
Ama oğlunu baş göz etmişti ya sonunda
Borç gırtlağına kadardı askere gelirken
Borcu kim takardı kara Ayşe varken
Hem gençti-güçlüydü-ne çıkar
-Borç yiğidin kamçısı-der çıkardı işin içinden
Evliliğinin devresi sene askere geldi
Piyadesin dediler-Manisa’ya gidecen
Manisa’ya gitti
Kura çekecen dediler-çekti
Çorlu’ya gidecen dediler-gitti
Hiç de kötü geçmiyordu günleri
Ekmek elden su gölden
Bedava yaşıyordu
Bir de küfür yemeseydi çavuşlardan
Dövsünlerdi-zararı yok
İllaki sövmesinlerdi.
Mektubu da geliyordu sıladan
O da yazıyordu
Selam dolu-saygı dolu
Asker mektubu
-Şimdi selamlara başlıyorum…-
Diye dolduruyordu mektubu
-Yüksek bir Türk gencine takdimdir..-
Diye mektuplar geliyordu sıladan
Anasından-babasından-kardaşından-bacısından
Akrabasından-komşusundan-dostundan
Askerlik dediğin nedir ki
Gelip geçiyordu işte
Geçiyordu ya-deliyor da geçiyordu
Son günlerinde
İyice canı sıkılıyordu Satılmış’ın
Avrattan mektup gelmiyordu
Anadan-bacıdan
Bölük komutanına da bir tutuluyordu ki
Sorma gitsin
Bırakmıyordu sılaya
Öğrensin-dönsün-gelsin
Çavuşla da iyi takışmışlardı hani
Katil olacaktı şu asker ocağında
Ciğeri beş para etmez bir çavuş için
Sıkıntıdan
Nöbetçi kulübeleri arasında
Gidip geliyordu Satılmış
Kafasını iki bir yana sallıyordu
Boşa koyuyor dolmuyor
Doluya koyuyor almıyordu
-Kardaşım Satılmış
Senin kara Ayşe
İyicene yolunu şaşırmış
Köyde çay başına çekmediği
Delikanlı komadı
Derler ki-bir de çocuk aldırdı
Allah sonunu hayreylesin
Sana da sabır versin
Hadi kal sağlıcakla
Sadıcın Amet-
-Köyde çay başına gitmediği delikanlı kalmamış
Irgatların kel Hüso dahil-
Anlaşılıyordu şimdi
Neden mektup yazmadıkları
Bu da başına gelmişti asker ocağında
Bir tıkırtı duydu-kulak kabarttı
O an aklına düştü işte
Tüfeğinde dolu şarjör vardı
Bu iş burada bitmeliydi-dahası yoktu
Ne ummuş ne bulmuştu şu dünyada
Parasız-pulsuz
Çulsuz-çomaksız yaşamıştı bugüne dek
Sonra iki öküz üç koyuna evlenmişti
Sütsüzün biri çıkmıştı gavurun kızı
Boynuzlatmıştı işte-ötesi yok
Kan temizlerdi artık bunu
-Kimin kanı-
Aklı bu soruya takıldı kaldı
-Kimin kanı-
-Köyde çay başına gitmediği delikanlı komamış
Borç iki bin beş yüzü buldu
İnsanlıktan çıktık ağa yanında
İlle de şu çavuşun yaptıkları
Ya bölük komutanına ne demeli
Nolurdu izne gönderseydi ya-
Nizamiyede gidip geliyordu
İki nöbetçi kulübesi arasında
Saat gece yarısı olmalıydı
-Yaşayamam gayri-diyordu
-Neden yaşayayım
Neyim ben
Neye yararım-
Durup durup geziniyordu
Üşüdü birden
US damgalı nöbetçi kaputuna büründü
Gitti nöbetçi kulübesine girdi
Tüfeği omzundan çıkardı
Namlusunu çenesinin altına dayadı
Rahat düşünmek için yapmıştı bunu
Buz gibiydi tüfeğin çeliği
Ürperdi
-Yaparım…yapacağım-
Dedi içinden
Tetiği boşluğa getirdi
Ölümle yaşamın sınırındaydı
-Nasılsa geçecen öbür yana Satılmış
Bir ayak önce olsun-
Dedi ve asıldı tetiği
Kurşun çene altından girdi
Üst kafatasından çıktı
Nöbetçi kulübesinin tavanına
Saplandı
Kaldı
Uyandı bütün tabur gürültüye
Tüm nöbetçiler uyandı
Nöbetçi çavuşu-subayı-amiri uyandı
Nöbetçi amiri tugaya tekmili verdi
-Bir nöbetçi kendini vurmuş
Nöbet yerinde
Nizamiyede
Adı Satılmış-soyadı Cırlak
Eleşkirt’in Daltaban köyünden
Sevkiyatı yerli yapılmış
Eleşkirt askerlik şubesinden-
Hava sıcaktı-güzeldi
Mevsim yazdı
Satılmış öldüğünde
Bir baykuş ağladı öldüğüne
Yazan: Uçar Demirkan