Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '11

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkım beni unutma

Aşkım beni unutma
 

Aşka aşık insanların ironileştirilerek anlatılmaya başlandığı Blog yazıları arasında acıları, ayrılıkları veya buluşamamaya dönük çözüm formüllerinin bulunabildiğini görmedim. Bu işi iksirlerle çözebilmek zamanı geldi geçti sanırım. Anladığım kadarıyla “Cadılar” bile aşk acısından kavrum kavrum kavruluyorlar.

İşin en başına dönülerek bir çözüm önersem. Bu görev bilim insanına düşüyor tabii. Öyle bir duygu ve ahlak dengesi kuracak bir sınav formulü. Herkes yaşına göre test sınavına tabi tutulacak ve aradığı dengini aldığı puanlarla belirleyecek.

0,5 puan sapması bile acıların yaşanmasına neden olabilir. !!!

Aşk dengesini belirleyecek, gerçek duyguların ve düşüncelerin kişilik yapısının açığa çıkarıldığı, beklentilerin tespit edildiği sihirli/bilimsel sorular sayesinde kim kime aşık olur, mutlu oluru belirleyip sonrası hadi Vira!.. Sırım sırım aşkı yaşayın.!!!

Bilimin bulduğu AŞK, insanın yarattığı AŞK kadar cezbeder mi?

“ Aşk olmalı o zaman aşk “ dedirtir mi?

Çok mu kalıplar içine sıkıştırdı?

Kim bilebilir ki?

Artık acılara son; aşkın da sonu mu?

Selda BAĞCAN’ın “Beni unutma” ezgisinde ki:

“Bir Gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni beni unutma”

Dizeler insanın bir yanının zaten zaaf içinde olduğunu haykırıyor.

Biri unutuyor diğeri umutsuz unutanı unutamıyor.

Önce kişilik testi ne kadar önem taşıyor burda…

En sevdiğinin unutulması mantığın bile hoşgörmediği bir durum ama insan yapıyor bak!...

Aynen önündeki gerçeği göremediği gibi.

Ama ezginin devamında bir şey var ki;

“Sen de karanlığın sustuğu yerde
   Beni beni unutma”

İnsanın yarattığı aşkın yoğunluğunu çok güzel ifade etmiş.

Karanlık ne zaman susar?

Günün ilk saatleriyle başlayıp insanların bir koşturmaca içinde  kalabalıklar içinde herşeyden mutlu olabilme kaynağı insanlarla ve işin hengameyle akışının ortasında karanlık susar.

Gün hızla yaşanıyorken beni düşün diye haykırıyor.

Aşk o zaman aşk çünkü aşkın gücü bitirilmeyen düşüncenin içinde ki hatırlama aranan özlenen.

“Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni beni unutma
Beni beni unutma
Beni beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç Su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli esiverirse bir gün
Beni unutma “

AŞK bir gün seni de divane edebilir deyişinde aşk sınavının ne kadar acil olduğunu, elzem olduğunu ortaya koyuyor. Ama bu ezgide  aşkın perdesinin verdiği ızdırap, varlığının yok sayılmasının aşkının yok sayılmasının yanında bir önemi olmadığını, o yüzden aynanın yansıyan yüzünün yakıcılığına dayanmaktansa;

“Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için su yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma “

Deyişte bir tezatlık var.

Halk türkülerimiz de elden bir şey gelmeyen ayrılıklar sonrası seneler geçip dönüşte bir düğüne yani mahşer gününe rastladığında unutmadıklarını canlarının yanması, kanlarının akmasına aldırış etmeksizin birbirlerine ispatlarken, bu bizim de hoşumuza giden aşkın gücüyken.

Herşeyini terk edip hâlâ varlığını aşkını anlamayana yıllar sonra dönmenin mahşer gününe rastlamasa da bir güzel sonu doğurmadığı ortada.

Aşk güzellik doğurmalı be yahu acı,  acı, acı değil.

Acının güzelliği nerde ola ki, sadece “ acıyı bal eyleyenlerin” ellerinde!...

Eh artık!  Sınav kağıtlarını, bilim insanı daha hazırlayamadı mı?
 

 
Toplam blog
: 47
: 288
Kayıt tarihi
: 15.12.10
 
 

Denize yakın adam... İzmir'de yaşıyorum. ..