- Kategori
- Şiir
Aşkın atölyesi'nde
Bir süredir marangozluk işindeyim
Ahşap değil de
kendimi eğeliyorum
Aslında tertemiz olan
ruhumun ışığıyla
O yüzden bu aralar
toz, talaş içindeyim
Hem kendim, hem senin için,
sana karşı daha iyi olmak için
Önce zemin oldukça pürüzsüz olmalı
vidalar da sıkı, iyice
sonrası da sevdamız iki kutu
cila gibi ipince,
sızsın diye üstüne
Neden mi?
Pürüzlü de olsa, bir aşk yaşayıp
ölsem de ne gam dedim,
Ölemedim
Ağır yaralıyım dedim,
hissedemedim
Nasıl oldu da?
Sevdamızın bu gıcırdayan zemininde,
ilk boşlukta kapaklandık yere,
birlikte
Oysa böyle mi son verilmeliydi ?
Seviyeli ve karşılıklı bir sevgiye
Yere ilk kapaklanmada,
gıcırdayan bir zeminde
Şimdi alınan ders başka,
tek ve tam adamın olarak göreceksen
zorlanmadan, yılmadan, incinmeden
Baştacım olur içindeki hanımefendim
Deneyebilirsek yeniden eğer;
önyargıların aynalarından değil de,
hataların öz kökenlerinden
bakabilmeyi birbirimize
İşte o zaman ışığını görür,
insanlığımız;
def ederek yersiz karanlığı,
önyargıları ve yanılsamaları
bir sevdayı daha bir sevda kılarcasına
ve bir aşkı, daha bir aşk yaparcasına!
"Anladım" ve "tamam" diyerek
geleceksen eğer;
yaz iyice geçmeden,
yapraklarımız tümüyle solmadan,
nehirlerimiz tam kurumadan,
koşarak gel, zorlanmadan gel
Ya da hiç!..
Fotoğraf:www.bilgio.com
24 / Eylül / 2003
İ.Ersin KABOĞLU, Ankara