Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkın ay halleri!

Aşkın ay halleri!
 

Konumuz aşk olduğuna göre Marttan başlamalı. Mart aşkları; günümüze kadar gelen atasözünde olduğu gibi “Bir bakarsın kapıdan baktırır, bir bakarsın kazma kürek yaktırır.” Ağaçlara yavaştan su yürürken, henüz dallar yeşillenmemişken yalnızca kedilere yarayan aşkın kedi halidir Mart ayı.

İşte aşkın ilk göz göze gelişi, daha emin adımlarla yol alışı, yüreği elinde yollara sokaklara dalışı. Gözlerde bahar sevinci, yürekte papatyalar. Haydi, aşkım çıkalım dağlara şarkısının Everest zirvesine doğru tırmanışı. Yüreklere sığmayan heyecanların, mutlulukların, sevinçlerin ilk dökülüşü ak kâğıda dizelerin. Adı Nisan, tadı Antep fıstıklı irmik helvası.

Mayıs aşkın el ele göz göze, diz dize mesafesi, ayrı kalınan her dakikanın asırlarla ölçülmesidir. Beş dakikada bir çalan telefonun sesidir. Sokaklarda ne varsa kedi, köpek, güzel, çirkin ayırt edilmeden öpülmesidir. Yüreği aşkla sevgiyle anlayışla umutla bezenmiş iki insanın birbirine delirmesidir.

Aşkın mavi sulara açılma evresidir Haziran. Kuytu köşeler tercih edilir genellikle. Ellerden, dillerden, kem gözlerden uzak. Yalnızca iki kişiliktir cümleler. Karşıdakinin kulağına fısıldanan. Gittikçe yükselmektedir tansiyon. Aşkı mavi sularla dengelemek gerek.

İşte aşkın en yakıcı halleri. Temmuz sıcağı gibi kırk beş derece. Ne denizler kurtarır onu, ne Everest’in zirvesi, ne de köpük köpük köpüren mavi beyaz sular. Şimdi aşka bir hamak gerek. Kavak ağacının gölgesinde salım salım sallanacak.

Geldik Ağustosa. Aşkın en üçgen halidir Ağustos. Adından da anlaşılacağı gibi a haliyle yaşanır. Yorulunca araya bir kesme işareti atılır, çılgınca yaşanan yaz gecelerinin ardından genellikle kapalı mekanlarda sonlandırılır.

Yavaşça geri dönüş yolu başlar Eylül ayında. Everest çıkılmış, mavi sular keşfedilmiş, çiçeğe duran ağaçların meyveleri afiyetle yenilmiş, hamakta mola verilmiştir.

Kışa hazırlanılmalıdır ekimde. Odun, kömür alınmalı, sular buz tutacağından yeterince su stoklanmalı, kapılar pencereler yavaştan kapatılmalıdır kapıya dayanan kara kışa.

Ama ne fayda. Yine aylardan kasım şarkısı çalınmaktadır fonda. Yürekte kırıntılardan arta kalan, sofrada kuru ekmek kuru soğan. Birde ihtiyaçlar tedarik edilmemişse yazdan yan yüreğim yan. Yine kar, yine boran.

Aylardan Aralık, aşk bitmiş yerini buz gibi esen rüzgârlara bırakmıştır. Yürekler donuk, gözler sönük, dillerde ekşi ayran. Diller hedefini on iki den vuran zehirli oklar gibi hedefini on ikiden vurmuş, aşkı Everest’in zirvesinden yerin yedi kat altına indirmiştir.

Aşk bitmiş, yatak odasındaki çift kişilik yataklardan, oturma odasındaki tek kişilik kanepelere taşınmıştır. Odalarda tek başına yaşanan aşkın simsiyah ifadesidir. Ocak ayının ortasında aşk O harfinin göbeğine defnedilmiştir.

Bir veda havasıdır Şubat ta sezilen. Biraz buruk, biraz kızgın, kırgın biraz. Şapkalar öne konulur, uzun uzun düşünülür. Gitmek mi zor, kalmak mı zor? Ya gidersin arkana bakmadan, ya da kalırsın karakışın ürkütücülüğüne aldırmadan.

Seçim senin yüreğinindir!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..