Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkın bittiği yerde duran adam...

Aşkın bittiği yerde duran adam...
 

Kadınlar aşk bitince acı çekenin sadece kendileri olduğunu sanırlar. Adamın hayatına kaldığı yerden devam ettiğini, "Evet, güzeldi ama bitti." gibi basit bir cümleyle hayatının kalanını acı çekmeden sürdürdüğünü sanırlar. Ağlayan hep kadındır, acıdan tükenen, hayatını bir süre askıya alan, yeniden toparlanamayacağını sanıp herşeye küsen kadındır onlara göre. Oysa aşkı biten adam daha kötüsünü yaşar belki.Çünkü o erkek olmanın gururu yüzünden acısını göstermemek zorundadır. Acısını içine atıp hiç bir şey olmamış gibi davranmak zorunda hisseder kendini.Ve içe atılan acı daha çok yakar yüreği.

Eğer yakın bir dostunuz olan bir adam varsa ve o yakınlık sizinle çektiği aşk acısını paylaşacak kadar bir yakınlıksa o zaman görebilirsiniz aşk yüzünden bir adamın ne hale gelebileceğini. O mantıklı kocaman adam gitmiş ve yerini acıdan yanan, gücünü tüketmiş birine bırakmıştır. Erkek arkadaşlarına anlatamamıştır derdini alay konusunu olmaktan korkarak."Oğlum bir kadın için mi ağlıyorsun, daha güzelini bulursun" lafını konduramamıştır sevgilisine. Sevgilisi herhangi bir kadın değildir yerine daha güzeli konulabilen. Acısını evinde geceleri kendi başına yaşamıştır, gündüzleri ise hiç bir şey olmamış ve hayat hala aynı şekilde devam ediyor gibi davranmak zorunda kalmıştır. Çünkü o mantığın ve acıya dayanıklılığın sembolü gibi hissetmiştir kendini hep. Oysa içinden taşan lavlar kalbini eritmektedir. Dıştaki kayalara bakan bunu bilmez.

Geceleri fotoğraflara bakmıştır kendi gözyaşlarından utanarak. Acıdan duvarlara yumruklar atmıştır. Uzun bir zaman onunla dinlediği şarkıları dinleyememiştir. Sokaktan geçenleri ona benzetmiştir. Telefonu eline alıp defalarca aramak istemiş sonunda fırlatmıştır onu bir yerlere. Acının üstesinden tek başına gelmeye çalışmak daha da hırpalamıştır onu. Tüm alışkanlıkları, heyecanları, şımartılmaları, nazlanmaları bitmiş yerine kocaman bir boşluk gelip oturmuştur. Soranlara kayıtsızca "bitti" demek zorunda kalmıştır. O "bitti" lafını ederken içinden bin tane anı yürüyüp geçmiştir.

Geceleri bir Sadri Alışık'a dönüşmektedir. Aşkın acısı yüzünün her kıvrımına sinmiş bir Sadri Alışık'a. Yalnızken, kendi başınayken, kimsenin onu görmediğinden eminken. Doya doya yaşamaktadır aşkın acısını. Oysa sabah olduğu vakit Sadri Alışık elbisesinden soyunup, umursamaz ve ne olursa olsun hayatına devam eden adam elbisesini giymek zorundadır. Bu elbise onu koruyan kalkanıdır. Güçsüz demesinler diye, erkek desinler diye. Kural budur. Erkek adam aşk yüzünden ağlamaz.Erkeklerin çoğu aşk için acı çekmişlerdir bir zaman. Ama bu kendi başlarına kaldıkları zaman doğrudur. Bir araya gelmiş bir erkek topluluğunda aşk acısından söz etmeye yer olmamıştır.

Aşk bitince kadın da erkek de acı çeker. Ama kadın doya doya her yerde yaşarken acısını, erkek evinde ve kendi başına yaşar. O yüzden onun acısı daha derin izler bırakır. Her an kanamaya hazır durur. Daha derinden sızlar. Çünkü kadın o kadar çok anlatmış, o kadar çok ağlamıştır ki o acı hafiflemiş ve minik bir iz kalmıştır zaman içinde. Adam ise yeterince pansuman yapamamıştır yarasına. Bu yüzden aşık bir adamın yarası daha geç iyileşir.

BLOG RESMİ: Gustav Klimt

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..