Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkın celladı

Biten her aşktan sonra beynimiz formatlanması gereken bir bilgisayar gibi gelir bize. Bir an önce eski aşkımıza ilişkin dosyaları hafızamızdan silmek isteriz; geri dönüşüm kutusuna göndeririz onları.Aradan biraz zaman geçince geri dönüşüm kutusuna şöyle bir göz atarız: Tatil fotoğrafları, doğumgünü hediyeleri, telefon mesajları, birlikte yapılan yolculukların otobüs biletleri, onun bize aldığı ilk çiçeğin kurutulup kavanozda saklanmış hali... Bunların hepsine tek tek defalarca bakarız ve geri dönüşüm kutusundan silmeye elimiz varmaz. Yüreğimiz cız eder.

Evimizden içeri adım attığımızda evimizin kokusundan önce bu anıların çığlığı karşılar bizi. Lambayı yakmadan önce bu anıların mumunu üflememiz gerekir ki merdivenleri soluk soluğa çıktığımız için nefesimiz yetmez çoğu kez buna; çünkü aşkı ne ayrılık sözleri ne atılan yüzükler bitirir. Aşkın celladı yeni bir aşktır.

Aşkta cennet - cehennem- araf üçlemesinin en can yakıcı yeri cehennem değildir. Aşkın civcivli günlerinde cennetin ırmaklarında, bahçelerinde huzur bulan ruhumuz, aşk bittiği anda cehennemin ateşinde yanmaya başlar; ama bu yanma süreci uzun sürmez, hemen "araf"a sürgüne gideriz ki en can yakıcı zaman budur.Beynin formatlanmasını istediğimiz an...Her sabah kalktığımızda yüreğimizde cıvıl cıvıl öten kuşun sesinin yerine, gönül kafesimizin tellerini titreten bir gürültü vardır.İşte yeni aşk bizi bu gürültüden kurtarır.

Biten bir ilişkinin ardından çoğumuz şöyle konuşuruz: "Of be özgürüm artık!" Aradan belli bir zaman geçince arkadaşlarımızın "Hayatında yeni biri var mı ? " sorularına ise şu klasik cevabı veririz: "Kendimi yeni bir ilişkiye hazır hissetmiyorum." Bu cevabın altında "Can çekişiyorum, lütfen biri beni kurtarsın. " feryadı vardır. Araf'tan kurtulmak isteriz bir an önce.

Aşkın celladı idamlarına devam eder; hayat bu kısır döngü üstüne sürüp gider. Aslında her aşk bir hapishaneden kaçıp başka bir hapishaneye saklanmaktan başka bir şey değildir, biz yine de aşkımızın celladını ararız. Bizi incitmeden, üzmeden idam edecek celladı...Her idamda beynimiz yeniden formatlanmayı bekler;ama bilgisayarın da bir dayanma sınırı vardır.

Bilgisayar "çökünce" artık yapacak başka bir şey kalmaz kendimizi bu dünyanın nimetlerine veririz, bunun için üzülmeye gerek yok bence; çünkü dünya nüfusunun kaçı aşkla yaşıyor ki ? Belki de mutsuz azınlıktan mutlu çoğunluğa terfi ettiğimizde acılarımız bitecek.


 
Toplam blog
: 114
: 1620
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

1964'te Ankara'da doğdum. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirip fabrikada ve şantiyede çalıştım..