Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşkın da, kadınların da tarihini devrimciler yazar.

Aşkın da, kadınların da tarihini devrimciler yazar.
 

Bütün büyük savaşçılar, devrimciler gibi, Akhilleus da genç yaşta ölmüştü.


Neden şaşırdınız ki şimdi? Evet, aynen dediğim gibi... Aşkın tarihini de devrimciler yazar. Çünkü en hızlı, devrimcinin kalbi atar, en çabuk, devrimcinin kanı akar. Aşk ateşi bacayı sardığında, en önce devrimciler isyan eder. Ve sırılsıklam aşık olan da, en ateşli devrimci de, en tutkulu aşk adamı da aynı nabzın dinleyicisi, aynı durmak bilmez ritmin, aynı titreyen kalbin tetikçisidir. Söylediğim yalan mı?

Devrimciler de, aşıklar da baharın çocuklarıdır. Dallarında solmayan çiçekleri, dökülmeyen yaprakları olsun isterler ağaçların... Düzene karşı gelen bir devrimci de, aşkı için her şeyi göze alan sevda fedaisi de aynı gözü karalıkla hareket eder genelde. Evet evet, bu sözümden emin olabilirsin sen de.

Dünyanın en büyük aşklarının sahipleri, aynı zamanda dünyanın en büyük devrimcileri, dünyada yaşanan en büyük değişimlerin, dönüşümlerin mimarları değil mi? İster Sezar'a bak, ister Napolyon'a; ister Spartaküs'e bak, ister Akhilleus'a; dünyanın en ünlü savaşçılarının, devrimcilerinin en büyük aşk destanlarını yazdıklarına sen de kendi gözlerinle şahit olacaksın. İster inan bana, ister inanma!

Ne acı bir tesadüftür ki, dünyanın en büyük devrimcilerinin sonu ya dram ya bozgun olmuştur. Ya hüsranla ya kesin bir yenilgiyle bitmiştir pırltılı yaşam yolculukları... Tıpkı bilinen en büyük aşkların da  en acıklı gözyaşalrıyla sonlanmış olması gibi...

Yine de çekinmem diyeceğimden. Ve de vazgeçmiyorum iddiamdan... Dünyanın en büyük devrimcileri, en büyük komutanları, ölümsüz aşk masallarının yazarı, en güzel aşk şarkılarının, en ihtiraslı aşk şiirlerinin şairi olmuşlardır. Öylesine büyük, insanın dizlerini titreten güç ve kudretlerine, yaşadıkları hayatların tüm şaşasına, onca dokunulmazlıklarına, ulaşılmazlıklarına rağmen; ne yazık ki, onlar da kaçamamıştır; aşkın insanı madara eden belalarından!...

Hem sorarım size... Kim bedeninin, ruhunun her yanına kurşunlar yemiş, vücudu düşman saldırılarında lime lime olmuş, kalleşliğin, kahpeliğin her türlüsünü yaşamış bir devrimciden daha büyük acılar çekmiş olabilir ki? Haaa! Söyleyin bakalım kim? Hiçkimse değil mi? Ben de öyle biliyor, ben de öyle söylüyordum zaten...

Öyleyse şu düşüncemde, bir ve beraber oluruz herhalde... Aşkın tarihini de devrimciler yazar. Sen, ben, biz bunu bilsek de bilmesek de; kabul etsek de etmesek de...

Aşktan daha büyük bir devrim olur mu? Dünyanın herhangi bir devrimi, aşk olmadan, aşksız başarılabilir mi hiç? " Hayır! "sa eğer iki soruma da cevabın... Sen de şu sözlerimden emin olabilirsin:

Aşkın tarihini de, kitabını da ancak ve ancak devrimciler yazar. Aşk, gönül işçiliği ister çünkü. Hiçkimse bir devrimci kadar işçi dostu, gönül dayanağı olamayacağına ve kadınları da anlayamayacağına göre; aşkın büyülü tarihini de, kadınların hiç bitmeyecek öyküsünü de en büyük devrimciler yazar. O Tarihin içindekiler bilse de, bilmese de!...

Not: Yazıdaki görsel internetten alınmıştır. 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..