Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkın Matematiği

Aşkın Matematiği
 

internet


Kardeşinizle hiç anlaşamadığınız oldu mu?
Tartışma, atışma, anlaşmazlık, geçimsizlik, kavga ...
Nasıl adlandırırsanız adlandırın...
Mutlaka anlaşamadığınız pek çok konu olmuştur şimdiye kadar....

Şimdi bir düşünün...
Aynı kandan, aynı karından gelen 2 kişi...
Aynı sütle beslenmiş, aynı kucakta kendini güvende hissetmiş 2 kişi...
Aynı terbiyeyi almış, aynı sofrada yemiş,
pek çok sevinci ve hüznü birlikte yaşamış 2 kişi...

Bu 2 kardeşin bile üzerinde anlaşamadığı ne çok konu olabiliyor.
Peki ya adına aşk dediğimiz duyguları hissettiğimiz kişiyle,
yani o elin oğlu/elin kızıyla anlaşamayacağımız ne çok şey olacaktır kim bilir...
Öyle değil mi ?

"Kümeler" denilen bir kavram vardır bilirsiniz.
İlkokuldan başlayarak, eğitim sistemimizin her aşamasında verilir öğrenciye...
Unutmadınız değil mi?
A kesişim B ....
C kapsar D ....

Hayat boyu değişik kümelerin elemanı oluruz.
Kimisi uzun ömürlüdür bu kümelerin:
Ailemiz kümesi, akrabalar kümesi, okul arkadaşları kümesi,
Kimisi bir anlıktır :
Aynı dolmuşta bizimle birlikte yolculuk yapanlar kümesi gibi...

Çoğunlukla dahil olduğumuz kümeler, bazen başka kümelerle kesişirler.
Hiç tanımadığın birisiyle aynı anda aynı mağazadan alışveriş yapıyor olmak gibi...
Ama genellikle de kümeler pek kesişmezler...
Mesela Burkina Faso Fırıncılar Odası üyeleri kümesi ile,
sizin dahil olduğunuz kümelerin kesişeceğini pek zannetmiyorum...

Gelelim sadede...
Bize en uygun insan kimbilir nerede !!!!!
Bir legonun parçaları gibi birbirimizi tamamlayacağımız,
Mutluluktan neredeyse gına gelecek bir beraberlik yaşayacağımız o insan ...
Kimbilir nerede?
Hangi kümenin elemanı O....

Belki bir Japon kuaför, belki de Finli bir pazarlamacı.
Dünya giderek büyük bir köy halini alsa da....
Mesafeler giderek kısalsa da....
Hadi o kadar geniş tutmayalım biz yine,
belki aynı ülkedeyiz ama farklı şehirlerde ve ömrümüz boyunca onunla karşılaşmayacağız.

Hadi biz yine şartları zorlayarak O kişi aynı şehirde olalım diyelim,
mesela bir caddede karşıdan karşıya geçerken rastlaştınız,
ama onun bir anlık bir hareketi,
ne bileyim mesela kendini tutamayıp yüzünüze doğru hapşırması size çok itici geldi
ve başınızı çevirip gittiniz,
ya da bir kitapçıda dolaşırken gördünüz,
ama içinizden hoş çocuk/güzel kız diye geçirmekle kalıp yolunuza devam ettiniz.

Bu dünyada bize en uygun olan insanla tanışmamız olasılığı o kadar küçük ki,
dikkate bile almaya değmez, sıfır deyip geçebiliriz...
Peki ya 2. en uygun, 3. en uygun 100. en uygun?
Dikkate değer bir karşılaşma olasılığı var mı sizce?
Peki ya karşılaşılsa bile yakınlaşma olasılığı?

Dünya üzerinde o kadar küçük kümelerin elemanıyız ki biz.
ve O' da bir başka küçük kümenin,
asla A kesişim B olamayacak iki ayrık kümenin elemanlarıyız biz.

Peki o zaman bu işin içinden nasıl çıkacağız?
Yapabileceğimiz tek şey,
dahil olduğumuz kümelerin içinden en iyisi diyebileceğimiz kişiyi bulmak.
"ama o kişinin de asla, ama asla dünyadaki en uygun insan olmadığını bilerek tabiki"

Bu bilinçle aşka bakarsak eğer,
İlk kıvılcımların görüldüğü andan başlayarak,
evlilik ve aile olma süreci ile devam edegelen hayat diliminde,
mutlaka ama mutlaka çatışmalar olacaktır.
Çünkü aşık olduğumuz kişi EN UYGUN kişi değildir. (olasılık kuramı....)

100'de 100 uyum mümkün olamayacağına göre,
bu çatışmaları, bu farklılıkları en aza indirebilmemiz için ne yapmalıyız?

Birleştirmeye çalıştığımız legoların uymayan parçalarını törpülememiz gerekiyor elbette.
Bu törpüleme işi acı ve hüzün verdiği kadar mutluluk da verebilir...
Törpücünün maharetine kalmış biraz da,
yaptığı işten zevk almasına, ne kadar önemsediğine, sevgisinin büyüklüğüne....
Yumuşacık bir elle, sevgi dolu bir elle,
incitmeden, kırmadan, dökmeden, acıtmadan...
Nereyi, ne kadar törpüleyeceğini bilerek...

Bazen hoyrat bir el olur,
bazen kendi uyumsuzluklarını görmez de karşısındakini bir kalıba sokmaya çalışır...
Neredeyse kendisinin birebir kopyasını yaratmaya çalışır...
İşte o zaman sorunlar ortaya çıkar...
Büyüdükçe büyür ve bir noktadan sonra artık çekilmez olur...
Oysa ne çok sevmişlerdi birbirlerini bir zamanlar...
Ne çok yakışıyorlardı birbirlerine...

Ayrılıklar dünyanın sonu değil...
Çünkü zaten EN UYGUN kişi değildiki O...
ve dışarda EN UYGUN olmayan, ama YETERİNCE uygun olan bir sürü insan var...

Önemli olan, her iki tarafın da tek vücut, tek ruh, tek yürek olabilmek için
gerekli çabayı gösterebilmesi, bunu bilinçle, severek ve isteyerek yapmasıdır...
uymayan parçaları acıtmadan, anlayışla, sevgiyle törpülemesidir...
işte aşk budur...
çaba gerektirir...
çünkü sevgi emektir...
böyle bir emek verilmemiş sevginin de değeri yoktur.

Ünlü heykeltraş Michelangelo'ya sormuşlar:
- Üstad, o güzelim heykelleri nasıl yaratıyorsun, bu nasıl bir sanattır böyle? demişler...

Üstad cevap vermiş:
- Yahu benim yaptığım birşey yok ki...
onlar zaten o taşın içindeydiler, o taşa hapsolmuşlardı,
ben sadece onların dışarıya çıkabilmelerine yardımcı oluyorum ....

hepimizin içindeki iyilikleri, güzellikleri, sevgi dolu kalbi ortaya çıkarabilecek,
gerçekten işinin ehli usta törpücüler bulması,
ve hepimizin de usta birer törpücü olabilmesi dileğiyle...

 
Toplam blog
: 7
: 7977
Kayıt tarihi
: 12.02.10
 
 

Bir kamu kuruluşunda çalışıyorum. Ankara'da yaşıyorum. Sinema, kitap, tarih, felsefe, şiir, müzik ve..