Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Aşkın ve nefretin evrimi

Aşkın ve nefretin evrimi
 

Aslında arzuyu, kim olursa olsunda biriyle yatağa girme arzusunu ayıklamak lazım aşktan.. Doyurulmamış bir şehvet duygusu yada saplantı haline gelebilen bir fantezi, tüm ilişkilerin seyrini belirleyebilir. Yapılmayacak fedakarlık ve söylenmeyecek yalan yoktur bu durumlarda.. Hedefe kilitlenilir.. Fantezi gerçekleştiği ve şehvet duygusu doyurulduğu an kabusa döner bu ilişkiler.. Aslında daha yataktan kalkıldığında başlar pişmanlık.. Üstelik açlık daha da artmış, daha da hayvanlaşmış bir şekilde.. Aşk ruhsal bütünlüktür bana göre.. Tensel bütünlük ile karıştırılır.. Tensel bütünlüğe AÇ kişiler ruhsal bütünlüğü aşkta ararlar.. Aynı yöne koşmak diyelim ruhsal bütünlüğe.. Aynı yönde sürekli iletişim, sürekli birbirine akma..

-En büyük aşklar nefretle başlarmış derler.. Doğru değildir.. Ancak yanlış da değildir.. Eksiktir bana göre.. Kişi kendine olan nefretinden, ilk bakışta nefret ettiği kişi ile yeterli süre kalırsa, kurtulabilir.. Kendinde olan eksiklik duygusunun sadece kendine özgü olmadığını, insansal olduğunu anlar belli süre sonra.. Rahatsız olmamaya başlar, hatta barışır.. Bu barışmasına neden olan insana yönelebilir.. Çünkü bu rahatlamayı o kişi sağlamıştır ona.. Böyle düşünür. Kusur sayılanı başkasında da görmek insanı rahatlatır.. Engelli yada suçlu insanlarda-bütün ötekilerde- çok bariz bir şekilde görülebilir bu olay.. Tek başına bu yükü taşıyan insanlara, toplu guruplara girme önceleri azap gelir.. Kaçarlar, korkarlar.. Fakat bir şekilde girerlerse de orası onlar için tek terapi yeri olur.. Rahatlarlar, özgür kalırlar, aşık bile olabilirler. Aslında bu bir tür dayanışma ruhudur.. İmece gibi yani.. Tek kalınca silik, korkak, kendine acıyan kişi, kendi gibi insan topluluklarında acar, dayanıklı, sevecen, hatta fedakar biri olabilir.. Nefretin evrimine dayanışma desek daha iyi olacak sanırım.. Ancak durağanlığı geçerlerse, aynı yöne koşarlarsa neden aşk demeyelim değil mi?

-İlk görüşte aşkın evrimine gelince.. Her kes alacağını aldığı, vereceğini verdiği gün, kabusa döner ilk görüşteki aşk.. Alış veriş bitmiştir artık.. Asıl onlarda nefret başlar..Sınırsız sanılmıştır çünkü bu alış veriş..

-Olması gereken aşk bu değişken aşktır..
Kişide değişkenlik esastır bana göre.. Mutlaka kişilerde süreç içinde aynı yönde olmalı değişimler.. Aynı yönde olmayan değişimler uçurumlar açar insanların arasında.. ‘’Sen çok değiştin’’ suçlaması kadar aptal bir suçlama olamaz bu yeryüzünde.. Ben değişmedim demek insanın kendisine yapabileceği en büyük hakarettir.. Bunun anlamı sen yürüdün, ben yerimde kaldım demektir..
Aynı kişi gün içinde, ay içinde, yıllar içinde sürekli değişir..Onu her değiştiğinde sevebilmektir asıl olan.. Nemrut halini de sevmek, çocuk halini de sevmek, soğuk halini, deli halini de sevebilmektir. Hayvanlaşan haliyle bile sevmeye layıktır benim sevgili dediğim kişi.. Beni sevmediğini hissetsem bile sevmeye devam ederim ben..

Tartışmadan, sev diye yalvarmadan, değiştireceğim diye kaygın olmadan sevmeye devam etmektir. Değiştirmeyi düşünmek, yola getireceğim diye uğraşmak, sevginin düşmanıdır.. İkna etmek için uğraşmak bile sevgiye ihanettir.. Kendini aşağılamadan, onursuzluk yapmadan, sevmeye devam ettiğini göstermek, hissettirmek.. Ve gerçekten onun her halini sevmektir aşık olmak.. Ancak kendinde bittiğinde karşısındakine suç yüklemeden, bende bitti diyebilmektir..

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..