Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşkınızın gözü ne kadar kör biliyor musunuz?

Aşkınızın gözü ne kadar kör biliyor musunuz?
 

Tutkular...


Bize neler öğretiyorlar?

Bir köşeden yola bakalım, kaçımız kaldırımları, kaçımız yola dökülmüş ayranı, kaçımız eski pencere pervazlarını, kaçımız bu yoldaki dairelerin ne denli gösterişli ya da harabe olduğunu farkedecek, kaçımız delikanlıları, genç kızları, boynu bükük yaşlı amcayı, gözleri az gören şu teyzeyi, en önemlisi ise kaçımız bu yola can veren unsurları, anıları, geçmişten gelenleri, hayata özünden tutunan bitkilerini, hayvanlarını görebilecek...

Hayır balkonda yetiştirilen çiçekler değil bahsettiğim bitkiler derken, o çiçekler doğadaki asıllarına bir özlem timsali olabilir belki, asıl özlenen ve özde aranan "can"dır. Bundandır ki bir yeşile bir suya bir güzele bakmak ister insan.

Hep güzel olanı, resmeder tablolara ressamlar, o candan bir parça da olsa alıp getirelim evimizin salonuna diye.

Gerçek öğretiye yönelmek isteriz hep, pervaneler gibi ışığa gider insanlar da.

Ondandır aslında özgürlüğe tutkunluğumuz,
bütün öğretilerdir karşı durduğumuz,
ya da hiç karşı durmaya cesaret edemediğimiz öğretilere olan isyanımız.

Bize anlatılan bir hikaye var ise o yola dair, o hikayeye ait ipuçlarını arar gözlerimiz.
Biz de sonra dinleyenler kervanından anlatanlar kervanına katılırız.
Yeter ki iyi bir hitabet olsun, bize iyi bir biçimde sunulsun, çok anlatılsın, reklamı yapılsın.

Özgürleşiriz, o meraktan kurtulup sonunda o anlatılan yere vardığımız ve o deneyimi yaşadığımızda.

İşte o nedenle de keyiflidir vakıf olmak. Aslolan anlatmak değil, o keşif duygusunu yaşatmaktır. Deneyimler, yaşanmış olanlar... Nereye gider ki onlar? Bizimle yaşayacak olan da onlar değil midir aslında? En unutulmaz olanlar, yarınlara taşınabilenler, yenilenen hücrelerimize aktarılabilenlerdir ancak. Okulda öğrendikleriniz ne kadar yer tutar zihninizde, o hayran olduğunuz güzel ya da delikanlı ne kadar?

Kalbimizi de işte bu tutku ile bağlandıklarımız yaşatmaz mı?

Tutku ile bağlandığımız bir tek taş yüzük de olabilir, sevgilimiz de.. farkına bile varamayız, o gözü kör olma durumu kendi halimiz için de geçerlidir. Hatta bir siyah, spor araba olabilir, onun içindeyken o kızın sizi daha çok beğeneceğine olan inancınız da. Belki de bir projedir o tutku ile sarıldığınız, bir koltuk ya da bir ünvandır, yoksa bunlar sadece ambalaj mı, gerçekte o tutkuyu besleyen, beğenilme arzusu, özgürlük isteği, bağımsızlığa olan umutsuz saplantılarımız mı? Kendi hayallerimiz ile gerçekler arasındaki farkı kapatabilme becerimiz, aşkımızın ne derece kör olduğunu veriyor aslında. Basit bir matematik. Herşey x ile y'nin birbirinden farkından ibaret, işte o kadarcık, tüm keyif o farkı farkedinceye kadar ölümsüz. Aşkın sarhoşluğu geçtiğinde paraşütünüzü açmayı unutmayın, işte o yüzden belki de, ufak da olsa bir paraşüt hayali olmalı insanın hayatta, arada bir tutunmak için sıkı sıkıya.. aman karıştırıp da paraşütü yüzük parmağınıza takmayın da.

Seval Özbalcı
19.03.2010 18:34 Manisa
"Bize neler öğretiyorlar?"<ı> Zincir Yazılar:2

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..