Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '09

 
Kategori
Deneme
 

Aşksal tanımlama

Aşkın ne olduğuna dair sorular sormak biraz tuhafıma gitmeye başladı bugünlerde. Çünkü fazlası ile sorgulamaya başladık fakat sorgularken bu tanımını aramış olduğumuz olgunun çok ötelerden geldiğini yani insan oğlunun dünyaya geldiği andan itibaren var olduğunu göremez olduk. Ve bu farkı göremediğimizden suni çözümlemelerden öteye varamadık. Evet devamlı aşkın hakkında konuşulur onun hakkında filmler çekilir öyküler yazılır ona ilişkin şarkılar yazılır tv programlarında radyolarda onu görüp onu yaşatan ve onun hakkında sana fikirler sunmak için muhteşem bir endüstri mevcuttur. Aşkın ne olduğunu anlamaya yardım etme endüstrisinde pek çok insan çalışmaktadır fakat halen aşk bilinmeyen bir olgu olarak kalır. Çünkü günümüzde aşk hayatımızın en nadir tecrübelerden bir tanesi haline gelmiş bulunmaktadır. Oysa insanoğlunun bu yüzyıla kadar yürüyüşünde bir çok düşünür kafa yorup yaşamla aşkı yoğurarak hayatımızın en nadir tecrübesini ortak bir payda çıkarmaya çalışmışlardır. Bu düşünürlerden bir tanesi olan ve dünyanın yirmi birinci yüzyılın en önemli manevi öğretmenlerinden bir tanesi olarak sayılan, meditasyona getirdiği çağdaş yaşamın hızlı gidişine ayak uyduran benzersiz yaklaşımı ile tanınan oshodur. Osho aşkın ne olduğuna dair soru sormayı üzüntü verici olarak nitelendirmektedir. Ve bu soruyu bir insanın yiyecek nedir ? sorusunu sorması kadar tuhaf bulur ve şaşırır çünkü herkesin yiyeceğin ne olduğuna dair bir bilgisi vardır. Ve bilgisi olduğu halde bu soruyu sormasını şaşırtıcı bulur. Aslında olaya farklı bir açıdan baktığımızda haksızda sayılmaz dünyada her şey normal rayında giderken herkes aşkın ne olduğunu bilirdi. Ama oshonun felsefesinde aşkın kökü adem a.s kadar gitmektedir. Ve bireyin aile içinde yaşadığı sevgi ile hayatında yaşatacağı sevgi arasında bir bağlantı kurar. Annemizden babamızdan aldığımız sinerji ile bireyselliğe atacağımız adımlarla özgür olup içerimizdeki sevgi pınarını büyütebileceğimizi belirtir. Avram ventura 3 temmuz 1996 yılında yazmış olduğu bir yazısında aşkın tanımını sorarken sorduğu sorunun yanıtını da kimlerden alabileceğini araştırıyordu. Avram venturaya göre kim verebilirdi ki bu sorunun cevabını aşıklar mı sevgisizler mi şairler mi yazarlar mı ressamlar mı gezginler mi ?.... diye soruyor du. Oysa kendi de biliyordu aşkın sonsuz yanıtı olan bir soru olduğunu ama yine de en doğru çözümlemeye ulaşabilmek adına sorguluyordu. Cumming ise aşkı birkaç dize ile özetliyordu. Aşk/kırılışı/ senin /ruhunun/benim/dudaklarımda… Necati cumalı ise niçin aşk kitabında nedir ki şu aşk karşılıklı iki cinsin bıkmadan usanmadan eşini araması mı? Diyelim ki öyledir bu arayış ne tür özlemler taşır ne türlü bir güçle yüklüdür? Ömürlüdür ? bu özlemlerin gücü kudreti ne türlü olaylara yol açar ? sorularına cevap arayarak çözümlemeye katkıda bulunmaya çalışmıştır. Nitekim; Bu örnekler uzar gider ve herkes içinden gelen duygunun seyrine göre dile vuran cümlenin akışına göre yorumlayıp yaşayacaktır aşkı. Ve o şekilde yorumlayacaktır aşkı platonikse platonik bakacak seviyorsa başka tanımlayacak terk edilmişse ihanete uğramışsa başka anlatacaktır. Ve nihayetinde aşk da asırlar boyu olduğu gibi sonsuz yanıtları olan bir soru olarak kalacaktır. Tüm iyi niyetli çözümlere dair hızla endüstrileşerek en nadir tecrübemiz olup; bilinmeyen bir olgu olarak kalacaktır. En iyisi mi kendini bilen bir duygu olarak hissedebileceğimiz dileğiyle.

 
Toplam blog
: 4
: 409
Kayıt tarihi
: 15.03.09
 
 

1981 Kadıköy doğumluyum. Bankacılık sektöründe çalışmaktayım. Çeko bölümü mezunuyum. Kısa filmle ilg..