Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşkta kıskançlıkla tanışın!

Psikologların büyük çoğunluğuna göre kıskançlık güvensizliği simgeler. Özellikle aşırıya kaçıldığı zaman bir rahatsızlık olarak nitelendirilir ve çok kıskanç insanların terapiste gitmeleri tavsiye edilir.

Diğer taraftan aşk yaşayan sevgililer, bunun ilişkiye tat kattığına ve aşkın yoğunluğunu gösterdiğine inanırlar. Bunun ne zaman tat anlamına geldiğine ise sevgililer karar verebilir. Fakat öyle ya da böyle, kıskançlığın çoğu zaman ürkütücü olduğunu kabul etmeliyiz.

Sevgilimiz bir yana, iletişim halinde olduğumuz insanlara karşı şüphe duymak insanı delirtecek bir aşamaya getirebilir. Herhangi bir sebepten dolayı duyduğumuz kuşku, giderek kendimizi daha da yalnız hissettiğimiz 21. yüzyılda kendi içimizde yeni paranoyalara yol açar. Bu paranoyalarla yüzleşemediğimiz sürece tüm ilişkilerimizden yenik çıkacağımız bir gerçektir.

Bir rakip ya da rakibenin varlığı kıskançlığa müsait olan ruhumuzda tehlike yaratır. Şüphe giderek daha da sinsileşir ve içimizde çöreklenir. Böyle zamanlarda sevgilimize içimizdeki kıskançlığı da itiraf edemediğimiz için boğazımızda konuşmamızı engelleyen bir düğüm oluşur. Konuşulmadıkça artan bu duygu yüzünden, sevgilimizin telefonlarını dinlemeye, defterlerini karıştırmaya başlayabiliriz. Oysaki duygunun temelinde kendimize ait olduğunu düşündüğümüz birini başkasına kaptırmamak yatar.

Kadın ya da erkek, genç ya da yaşlı herkes hayatında bir kere mutlaka kıskançlık duygusunu yaşamıştır. Fakat bu duygu hem kendimizi, hem de sevgilimizi rahatsız eder, hatta bir süre sonra ilişkinin sonunun gelmesine de sebep olabilir. Özellikle ilişkinin başlangıcında daha yoğun olan kıskançlık, ileri aşamalarda azalmaya başlar. Bu azalmanın sebebi aşkın da zamanla hafifleyen bir duygu olması mı, yoksa karşımızdakine daha çok güvenmeye başlamamız mı, işte buna cevap vermek zor!

Yapmanız gereken, ne kadar kıskanırsanız kıskanın, bunu karşınızdakine belli etmemek ve onun canını sıkmamaktır. Kendinizce küçük araştırmalar yapabilir, kıskançlığınızın azalmasını sağlayabilirsiniz. Ya da en yakın arkadaşınızla bu duyguya dair yapacağınız konuşmalar sizi yatıştırabilir. Unutmayın ki, daha bu aşamada güvensizlik duyuyor ve fazlaca kıskanıyorsanız, yanlış yapıyorsunuz. Karşımızdakine güvenmek, önce kendimize güvenmekten geçer.

Kadınların ve erkeklerin kıskançlığı kabullenmek konusunda farklı yöntemler kullandıkları bilinen bir gerçektir. Erkekler genel olarak kıskandıklarını belli etmekten hoşlanmazlar ve daha tepkisiz davranmaya özen gösterirler. Çünkü erkekler için kıskandığını söylemek, güçsüzlüğü kabul etmek anlamına gelir. Sevgililerinin başka birine bakmış olması onları delirtse de, bunu söylemek konusunda dürüst davranamazlar. Bu da ancak erkeğin doğasında yatan acı çekmekten korkma duygusuyla açıklanabilir.

Kadınlar ise erkeğin tam tersi hareket ederler. Kıskandıkları zaman depresifleşmeleri en belirgin özellikleridir. Sevgilisini her şeyiyle seven ve kaybetmekten korkan kadın, karşısına bir başka kadın çıktığında bir kaplana dönüşür. Bu uğurda da savaşmaktan geri durmaz.

Yapılan araştırmalar kadın ve erkeğin kıskançlık derecelerinin aynı, fakat yansıtma biçimlerinin farklı olduğunu gösteriyor. Örneğin kadın için, erkeğin başka birini hayal etmesi, erkek için kadının başka biriyle birlikte olması en önemli kıskançlık sebeplerini oluşturuyor.

http://alibolat.blogspot.com adresimden kitaplarıma ve diğer yazılarıma da ulaşabilirsiniz.

 
Toplam blog
: 54
: 2101
Kayıt tarihi
: 12.03.12
 
 

Başkalarının hayatlarını, kişiliklerini anlatmak kolay da, söz konusu kendim olunca yazacak çok a..