Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkta sırlara hükmetmek ayrıcalık ve olgunluktur!

Aşkta sırlara hükmetmek ayrıcalık ve olgunluktur!
 

Yar ismini desem olmaz / düşer dillere dillere.


Şimdiki gençler galiba gizli kalması gerekeni acık ettikleri ( sokak ortası öpmek, sarılmak ki! Ne ayıp) ve sevgililerinin adlarını dillendirmekle kalmayıp aradaki macerayı da başkalarıyla paylaştıkları için aşkın gülümseyişlerini ve zenginliğini ıskalıyorlar... Çünkü sırlara hükmetmek ayrıcalık ve olgunluktur.

Gerçekten aşk, karşılıklı oturmak, yüz yüze veya aynı nokta bakmak. Şiir okumak, sevgiliden utanacak kadar terbiyeli davranmak, güzel şeylerden bahsedip. Gülmek ve asla iffet sınırlarının ötesine uzanmamaktadır. Çünkü aşk bakmakla güzelleşir. Konuşmakla zenginleşir, ama dokunmakla bozulur. Ta ki evlendiklerinin gecesine kadar. Bedensel anlamda vuslata erdikleri finalde gözlerinin içine bakarak seni seviyorum diye haykırdıkları o geceye kadar uzak durmalıdır. Âşıklar dokunmaktan!

Bir gün, Süleymaniye’de bulunan ‘Lale Bahçesi’ adlı çay bahçesinde! Okuldan, Türk Dili Edebiyatı bölümü öğrencilerinden oluşan bir öğrenci grubu ile otururken. Bununla ilgili olan sohbetimizde bir arkadaşım; yukarıda bahsettiğim, aşkın nasıl olması ve yaşanması gerektiği ile ilgili yaptığım bu tanımdan dolayı, söz isteyerek bana şu soruyu sormuştu.

 - Onca Şair, yüzyıllardır aşkın tanımını yapamazken… Sen kimsin ki? Aşka sınır koyuyorsun. Herkes aşkını özgürce yaşamalıdır demişti.

– Ben de ona cevaben…

Asil dostum ben aşka kimim ki sınır koyacağım. Ben sadece olması gerekeni önerdim. Bunları yapabilen biri yok zaten. Mecnun, Leylanın adını dillere düşürdüğü için, çöllerde derbeder oldu. Ferhat'ta Şirinin adını dillere düşürdüğü üçün ceza olarak; o yüzden dağları deldi. Yani demek istediğim aşkını yaşa; ama sokakları da otel gibi görme! Köpekler bile tenhada koklaşıyor affedersin!

Sınırlama ve Şairlerine gelince! Acaba Tanpınar’ın ancak rüyada gördüğü Leyla’sı, Atilla İlhanın mecbur kalıp; Aşk şarkıları yazdığı Müjga'nı, Asaf Halet'in Mariyye'si, Abdürrahim Karakoç'un erişilmez Mihriban’ı… Bu şairlerimiz bunlara duydukları gizli sevgi ile şair oldular. O yüzden gizlice sevdikleri için, aşkı bunların eserlerinden öğrenir millet.

Böyle mi yaşayalım bunlar gibi mi bakalım ‘’Aşka’’…  Edgar A. Poe'dan bahsederken: Romantik, şehvetli fantezi kokan. Deniz kokulu Annabell Lee’yi yahut Floransalı Petrorca'yı okurken, güzel dar ve mini etekli ince bacaklı, vişne kırmızısı dudaklı Laura’ya kalbini kapatan kaç kişi bulunabilir! Bunlar gibilerini mi örnek alalım? Nerde bunların özeli! Her şeyi hissettin bak sevgilileri için.

Birde Erzurumlu Emrah’ıma bak benim! Yar ismini desem olmaz / düşer dillere dillere.İşte fark bu; kendi özel hayat çemberinin sınırlarını başkalarına açmak istememişler, sevgilisini mevhum bir varlık, hayali imkânsız olarak yansıtmışlardır.

Onlardan bahsederlerken de sevgililerinden, mahremiyetine ve özel hayatına hassasiyetle yaklaşmış! Adını bile ağzına alamamış utanmış kıskanmış bu toprakların genç âşıkları, ozanları, şairleri. Aşkta özgürlük ise sadece pislikleri örtmek için uydurulmuş bir kelimedir; aynen bir kızın yüzündeki sivilcelerini pudra ile makyajla örtmesine benzer bu... Aşk uğrunda ölünür; ama dostum mesele uğrunda ölünecek aşkı bulmaktır. Yoksa özgürce 2 öpeyim, 1 dokunayım olmaz böyle bir aşk… Sonra Dolmabahçe den Üsküdar’a yolcu götüren kayıkçı misali binmese de bindi derler o kayığa. Öptürmese de öptürdü derler bu memlekette...

O yüzden herkes kendi tercih ettiği güzellik ve giz içinde yaşar ki! İşte o zaman aşkın zenginliğini gülümseyişini yakalar hem de sonsuz bir aşkı yakalar!  Kimileride özgürlük, gençlik deyip pislik içinde yaşar ve böylelerinin lekesini toprak bile temizleyemez.

Hea birde! Bu sosyal medyada, orada burada şair olanlara gelince çok basitler. Gerçek hayatta tipine bak diyecekleri Can Yücel gibi saygı değer bir Şair ile ancak birileri tarafından terk edildiklerin de onun birkaç sözünü yazarak tatmin oluyorlar. Yıkıntılarının üzerinde evcilik oynuyorlar. Orası da ayrı bir muamma, ayrı bir komedi..!

Ben bunları ;  Aşkın tanımını taa yüzyıllar öncesinden yapmış yazmış. Anadolumuzun Şairlerinden Ozanlarında Yazarlarından öğrendim diyerek konuşmayıda  bitirdim..!

Saygılarımla... Mutlulukla, Esenlik İçinde Kalın..!

2012 İstanbul A.Ümit Yıldız 2020'ye doğru..!

SON KEZ..!

Efendim: Bülbül ,Gül'e 10 nağme okusa, 10'uda Gülün gül yüzüne; lakin Gül'e sorsan okunan tek 1 nağme...Gül 1 Mevsim açsada, Bülbüle sorsan derdi her mevsim..! O yarimiz 1 tane olsun, ELİF gibi tek olsun. İffeti ile namusuyla Güller gibi koksun. Gözlerimiz öne eğik,başımız hep dik olsun..!

 

Sizlere...  En derin sevgi ve saygılarımla..!

 

 
Toplam blog
: 67
: 4037
Kayıt tarihi
: 24.04.07
 
 

17 Şubat 1986'da: Soğuk karlı bir Şubat gecesi Koca Karı olan ebenin ellerine ''bilim otoritelerinc..