Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşktan nasıl soğudum

Aşktan nasıl soğudum
 

Gözlerim yeni demlenmiş bir çay gibiydi.

İnce belli bir bardağın içinde renginin berraklığıyla övünürken kesme şekeri bekliyordu.

Bakışların bir kesme şekerdi. Çaya karıştığında onu tatlandıracağı için övünen, ama şekli bozulacağı için üzülen bir kesme şeker...

Bütün aşklar bu heyecanla mı başlardı? Yeni demlenmiş çay şekerle karışınca tatlanacağını düşüneceğine renginin bozulmasından mı kaygılanırdı, kesme şekerler de çayı tatlandırarak güzel bir iş yapacağını düşüneceğine küpten eriyik hale gelmenin kompleksiyle mi yaşardı?

Aşk varolanı korumak mı yoksa yeni bir madddenin içinde yer almak mıydı?

Bunları sorgularken Salih'le yaptığımız siyasi sohbetler aklıma düştü: o heyecanlıydı, insanların geriye doğru değil ileriye doğru baktığını düşünüyordu. Bense tam tersine umutsuzdum; insanların duyarsızlaştığını, depolitize olduğunu amiyane tabirle bu halktan hiçbir şey olmayacağını düşünüyordum. Söz dönüp dolaşıp çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağına geliyordu. Çocuklarımıza güzel bir dünya bırakmak için mücadele etmemiz gerektiğine...Acaba çocuklarımız bu güzel dünyayı hak ediyor muydu?

Ben yine sekter tavrımı sürdürüyordum: Çocuklarımıza miras mı bırakacağız, yoksa onlar nasıl bir dünyada yaşayacaklarına kendileri mi karar verecekler? Bu çözemediğim bir soruydu benim için..

Bunları düşünürken çay soğuyordu.

Kesme şekeri çayın içindeydi ; ama karıştırılmadığı için henüz erimemişti. Küp önce bir küre oldu , sonra garip bir şekle dönüşüp bardağın dibine çöktü.

Çay soğusa da o tavşan kanı rengini koruyordu. Mevsimlerden yaz olmasına rağmen birkaç santim yükseldikten sonra kaybolan bir buhar çıkıyordu bardaktan...

Yazdığım her harf sanki beynimdeki çivileri söküp kağıda yapiştırdığım bir soru işaretiydi.O çivileri tekrar tekrar beynime çaktıkça anlam kazanıyordu düşüncelerim.12 Eylül zindanlarında hayatını kaybetmiş, sakat kalmış insanları düşündüm. O günlerde hangi coşkuları hangi özlemleri, kaygıları, korkuları yaşadığımı anımsamaya çalıştım. Acı, öfke, korku, umutsuzluk...

Artık çay ve şekerin birlikte toz haline getirildiği hazır çaylar vardı...

Birilerinin bizim için ürettiği çaylar...

Bu nasıl değişir?

Birden kafam allak bullak oldu. Aşkla varolan bedenim bu sorular karşısında aşktan bile uzaklaştı, tuz atılmış bir çay gibi oldu..

 
Toplam blog
: 114
: 1620
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

1964'te Ankara'da doğdum. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirip fabrikada ve şantiyede çalıştım..