Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '08

 
Kategori
Mizah
 

Aslan Fıkraları

Aslan Yatağı...

Aslan inine eşek, köpek ve tilkiyi davet etmişti. İçeri girer girmez eşek yüzünü buruşturdu. “Burası ne biçim yer böyle? Çok kötü kokuyor” diye bağırdı. Aslan çok kızdı ve hemen eşeği parçalayıverdi. Köpek yaltaklanarak, “Aman ne güzel kokuyor ininiz. Mis gibi mis” diye kuyruk salladı. Aslan hiddetle kükredi, “Sen benimle dalga mı geçiyorsun?” diyerek bir pençe de ona attı. Tilkiye dönerek inini nasıl bulduğunu sordu. Tilki boynunu büktü, “Nezle olmuşum efendim. Burnum koku almıyor” dedi...

Aslanla Fare

Aslan yolda giderken bir farenin kapana kısıldığını gördü. Fare, “Ne olur beni buradan kurtarın. Gün olur, benim de size bir yardımım dokunur” diye yalvardı. Aslan güldü, “Senin gibi küçücük birinin bana ne yardımı dokunacak ama sana acıdım. Hadi bakalım, bu iyiliğimi unutma” diyerek fareyi tuzaktan kurtardı.

Bir süre sonra aslan, avcıların attığı kocaman bir ağın içinde kıstı kaldı. Bunu gören fare, arkadaşlarını yardıma çağırdı. Hep birlikte ağı kemirdiler ve aslanı kurtardılar. Aslan boynunu büktü, “Haklıymışsın fare kardeş” dedi.

Maymun ve Aslan...

Gencin biri işsiz kalmıştı. Bir hayvanat bahçesinin önünden geçerken kapıya asılan yazıda eleman arandığını okudu ve hemen içeriye girerek iş istedi. Müdür, gence şöyle bir baktı, “Bizde sana göre iş yok delikanlı” dedi. Genç yalvarıp yakardı. Ne iş olsa yapabileceğini, fazla para istemediğini, günlerdir aç olduğunu söyledi. Müdür, “Bir deneyelim bakalım öyleyse. Al bunu” diyerek gence bir maymun postu uzattı. Genç şaşırdı, “Ne olacak bu?” diye sordu. Müdür, “Maymunumuz öldü. Bu postu giyip maymun rolü yapacaksın. Çocuklar maymunun çok seviyorlar. Maymun yok diye bahçemize gelmez oldular. Yeni bir maymun alacak paramız da yok. Bir süre böyle idare etmeyi düşünüyoruz” diye cevap verdi. Genç çaresiz kalmıştı; postu giyip maymun gibi oraya buraya zıplamaya başladı. Çocuklar kendisini çok sevdi, fındık fıstık atmaya başladılar. Rolüne kendini öyle kaptırdı ki, daha yükseğe zıplayayım derken aslan kafesine düştü. Köşedeki aslanın kendisine doğru geldiğini gören genç ayağı incindiği için bir yere kaçamadı. Korkuyla ellerini kaldırıp sanki aslan söz anlayacakmış gibi, “Ne olur acı bana, yapma!” diye bağırdı. Aslan yanına yaklaştı, kulağına eğildi, “Korkma! Ben de senin gibiyim” dedi.

ASLAN POSTU GİYEN EŞEK

Aslan postu giymişti eşeğin biri. Etrafa korku salarak kente doğru yürüdü. Herkes kaçışmaya başladı. Ama posta sığmayan kocaman kulaklarından onun eşek olduğunu anlayan değirmenci sopayı kaptığı gibi eşeği kovaladı. Bu durumu görenler düştüler hayret dolu bir sevince. Değirmencinin cesaretine hayran oldular. Dünyada ne yiğitler varmış, dediler.

Bu öyküyü anlatan La Fontaine, şöyle der: “Dünyada böyle birçok kalpazan vardır. Hepsi de benzer buradaki eşekle değirmenciye. Kahramanlıkları uydurma bahadır. Adları çıkmıştır kahraman diye...

Ben de diyorum ki; Her bağırıp çağıranı, efeleneni kahraman sanma. Aslanlık lafla olmaz. Sahte aslanlara, aslanlık taslayanları sakın kanma, aldanma, inanma!

Fıkralar benden, ders almak sizden. İyi oku ve düşün, şöyle bir göz atıp geçme.

erhantigli@mynet.com

*******************

 
Toplam blog
: 776
: 600
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Emekli edebiyat öğretmeniyim. Yazı ve şiirlerim çeşitli gazete ve dergilerde çıkmaktadır. 20 kita..