Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '12

 
Kategori
Futbol
 

Aslan Kartal'ı yedi...

Aslan Kartal'ı yedi...
 

Artık son maçlar… Play-off çok kanlı geçiyor. Dün İnönü stadında oynanan maç sanki futbol maçı değil de gladyatörlerin savaşı idi. Her iki tarafta tekme tokat her türlü faul vasıtasını kullandılar; havada sarı kartlar uçuştu.. İkinci devrenin sonuna doğru da bu sarı kartlar kırmızı karta dönüştü. Nihayet çok şükür Galatasaray 2-0 sahadan galip ayrılabildi.

Tabii bu maçı seyredenler gördüler. Artık Türkiye’de futbol maçları çok korkulu olmaya başladı. Hadi futbolcuları bir yana bırakalım; onlar seyircilere göre bir derece sakindiler. Ama Beşiktaş seyircisine ne oldu öyle… Bıraksalar, Galatasaray takımının tümünü orada katledebilirlerdi.  Maçın sonuna doğru, sahaya atlayan seyircileri, muhafızlar kontrol etmekte çok güçlük çektiler.

Hele bu İnönü Stadı hemen yıkılmalı ve yeniden yapılmalıdır. Hem de futbol sahası olarak değil de Park olarak. Yoksa burası Beşiktaş’ın sahası olarak kaldığı müddetçe, burada ilerde olacaklardan kimse sorumlu olamaz. Bundan sonra da bu sahada kimse futbol oynamak istemez. Ben Futbol Federasyonu Başkanı olsam, bu sahayı en az 10  hafta maçlara kaparım. Ne o! Seyirciler atladılar mı hop sahanın içine düşüyorlar; sonra yumruğu çekip futbolcunun karşısına dikiliyorlar. Bu mudur futbol? Aman Allahım… Bütün futbolcuların canını sen koru.

İşte Türkiye’de futbol. Kaç yazı yazdım; bu şekilde futbol oynanmaz, diye… aldırış eden kim.

Maçın ilk golü Galatasaryıl Melo tarafından 26.dakikada atıldı. Beşiktaşlı taraftarlar, Galatasaray'ın ilk golünün ardından maçın hakemi Hüseyin Göçek'e sürekli tepki gösterdi.
Melo elbette sevindi ve sevincini de açıkça gösterdi. TV Kanal’larında maçı eleştiren Gökmen bunu kınadı. Yok efendim, “Sevinmemeliymiş..”Sevinse bile göstermemeliymiş… Ne denir böylesi bir mantığa. Galatasaray bir bakıma deplasmanda oynuyor. Gol atmış niye sevinmesin? Bu düşünce mantığının elle tutulur bir yanı var mı? Üstelik adam aşırı olarak hiçbir şey yapmadı.

Hatırlarsınız, geçen hafta Galatasaray antrenmanında  Melo ve Riera  kavga etmişler ve  birbirlerinin kafasını kırmışlardı… Bunun üzerine Hıncal Uluç , “Atın bu futbolcuları, işe yaramazlar, filan..” mealinde yazı yazmışken… Bu satırların yazarı ise, Melo’nun ve Riera’nın kazanılması gerekli olduğunu; bunun için Fatih Terim’in gerekeni yapacağına inandığımı belirtmiştim. Terim ertesi günü benim söylediğim şekilde davrandı ve her iki futbolcuyu da kazandı. Gol atıldıktan sonra her iki futbolcunun kucaklaştıklarını gördüyseniz, meselenin neden büyütülmemesi gerektiğini anlamışsınızdır.

Fakat Beşiktaş’ın gidişi gidiş değil… Hele  Çarşı’nın bu olumsuz tavırları… Ne yapacaklar yani, bütün rakiplerini saha içinde öldürüp, bütün rakiplerinden kurtulacaklar mı? Buna mı inanıyorlar… Nedir bu afra, tafralar… Bunlar güzel hareketler değil. Herkes sakin olmalıdır. Özellikle hakemler de… Yoksa ipin ucunu bir kez kaçırdılar mı; ondan sonra ne kadar “Sarı” ne kadar “Kırmızı” kart çıkaracaklarını bilemiyorlar. Sükunetlerini çok çabuk kaybediyorlar. Sakin olun…Sakin….

Hele ikinci devre maça giren  Aydın Yılmaz , Siyah- Beyazlıların tüm umutlarını bitiren isim oldu. 78. dakikada hızlı hücumda topu önünde bulan Aydın nefis vurdu ve farkı ikiye çıkardı.

Maçtan sonra, Terim :  “Aydın beni utandırdı…” dedi. Aslında Aydın Yılmaz pek de takımda yer bulamayan genç bir isimdi ama; Terim onu yavaş yavaş hazırlamıştı ve o bunu biliyordu. İşte tam köşeyi bulan o nefis şut aslında, bütün o hazırlıkların sonucunda gelmişti. Öyle sanıyorum, Aydın’ın gelecekte daha da güzel gollerini göreceğiz. Çünkü artık kendine güveni de gelmiştir.

Ne yapalım. Geçmiş olsun Beşiktaş. Bir daha, yenildiğiniz zaman, sahaya hücum etmeyin; kötü sözler söylemeyin… bunlar ayıp şeyler. Hele bir de rakibiniz, sizin misafirinizse, Türk Töresine göre, çok daha dikkatli olmalısınız.

Evet, maçtan sonra sahada Kartal’ın sadece tüyleri vardı. Yazık oldu…

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..