Aslında bilgi zenginliktir ama demek ki bize fakirliğin bilimi öğretiliyor

Bilgili insan aynı zamanda fakirse bilgili diyemeyiz; isterse beş fakülte bitirsin. Bilginin karşılığı olacak; biz o sayfalar dolusu kitapları Âşık Kerem’in sazının kaç teli olduğunu öğrenmek için mi okuduk? Ben mesela çok bilgiliyim, yüzlerce kitap okumuşum ama fakirim.

Böyle saçmalık olur mu? Ne okudun ki sen? Ne okuyacağım, Şeyh Galip’ten gazeller! Yahu diyorum ki maydanoz nasıl yetiştirilir; onca aptalca kitap yerine bunu okusaydım şimdi köşeydim!

Okudun, araştırdın, uğraştın; 20 yılını verip diyelim çok özel bir kanarya kuşu yetiştirmeyi başardın. Bilgi bu işte. Yok savaş barışmış Annakaranina’ya karışmış… Son derece gereksiz! Dünyanın en zenginlerinin elinde “Nasıl köşeyi dönerim” adlı kitap vardır.

Edebiyat yazan için gerekli, para kazanıyor; ama okuyan için gereksiz, zamanını çalıyor.

Bilgi Mars’a gitmek ama bizim bilgililer Kars’a gidiyor. 15 yıl okudum, evdeki lambayı takmak için bile elektrikçi çağırdım!

Lakin bizim hiç suçumuz yok, düzen bu ve bu düzen halen devam ediyor.

Bu gerçeği anladığım gün kitapları kaldırıp attım; ama artık geç kalmıştım. Adını bile yazamayan adamın üç tane hatlı taksisi vardı benim diplomam da pazarda limon satardı; çünkü yanlış bir eğitimden alınmış diplomaydı. Karpuzcu Cemal’ın yanında çıraklık yapın daha iyi.

Bana para kazandırmayacaksa tek bir satır bile okumam! Türkiye’de herkes okumuş ama herkes aç; çünkü yanlış okumuş. Kutup ayılarının çiş saatlerini bilsen nolur bilmesen nolur.

Büyükler, “Gençler…” diye başlayan cümleler kurarlar… Sözde onlara örnek olur fikir verirler… Bu tavırdan gıcık kapıyorum! Hem büyük değilim hem de “Gençler…” diye hitap edince yaşlı oluyorum. Aramızda belli bir yaş olması hiç beni ilgilendirmiyor. Onlarla kendim arasında fark görmüyorum. İnsan insandır, yaşına başına bakılmaz!