Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

27 Eylül '15

 
Kategori
Güncel
 

Aslında bozulan toplumlar bayram kutlamayı hak etmezler!

Aslında bozulan toplumlar bayram kutlamayı hak etmezler!
 

Kurban etleri kavurma yapılırken acaba kaç insanımızın aklına fakir fukara geliyor? Kavurma kokuları mutfaklardan yayılırken o kokuya hasret kalan kaç insanımız var biliyor musunuz?


Bayramlar yaşama, yaşatma, paylaşma ve sevginin olduğu ülkelerde kutlanır.

Bayramların ana teması, dini, milli ve kültürel olarak insanları bir birine yakınlaştırmak ve sevdirmektir.

Bayramlar, yoksullarla, kimsesizlerle ve yüreği yaralı insanlarla güzelliklerin paylaşılması demektir.

Çünkü bayramlar, dini duyguların gelişmesine; dargınlık, kırgınlık ve küskünlüklerin giderilmesine; akraba, komşu ve büyüklerin, hastaların ziyaret edilmesine; fakir, yetim ve kimsesizlerin gözetilmesine; çocukları sevindirilip manevi havayı teneffüs etmelerine, kısaca her türlü insani ve ahlaki değerlerin kazanılmasına vesile olur.

Şimdi siz söyleyin bunların hangisini yapıyoruz?

Kimin kimden haberi var.

Kimin tenceresinde et kimin tenceresinde dert kaynadığını bilmiyoruz bile.

Gözümüzün önünde Türkiye’ye sığınmış Suriyeli kardeşlerimiz duruyor.

Düşman gibi bakıyoruz, nefretle bakıyoruz. Kovmak istiyoruz.

Bizlere emredilen bu muydu?

Hani “Ensar” olmak? Hani, düşmüş Müslüman kardeşimize sahip çıkmak?

Sadece Suriyeli kardeşlerimiz mi? Kendi içimizde ki fakir fukaraya bile elimizi uzatamıyoruz. Çünkü “Fakirin yüzü soğuktur” rahatsızlık verir.

Kurban etleri kavurma yapılırken acaba kaç insanımızın aklına fakir fukara geliyor?

Kavurma kokuları mutfaklardan yayılırken o kokuya hasret kalan kaç insanımız var biliyor musunuz?

Biz böyle miydik? Kurban bayramlarında muhtaç komşularımıza et payını vermeden ocağın üzerine tencere konmazdı.

Kurban kesilmeden kurbanlık hayvana şefkatle yaklaşılırdı. Gözleri bağlanırdı. Çevre kirletilmeden kurban ibadeti yerine getirilirdi. Kurbanın kanının akıp gitmesine müsaade edilmezdi. Şimdi kurban bayramlarında her şehrimiz “kan deryasına” dönüşüyor.

Terör denen bela diğer yandan canımızı yakıyor.

Bayram günü bile şehitler vermeye devam ediyoruz.

Evler alev alev yanmaya devam ediyor.

Çünkü ateş düştüğü yerleri yakıyor.

Analar “evladım” diyerek soğuk mermer taşlarına sarılıyorlar.

Bu ülkenin insanı sanki dokuz günlük tatili hak etmiş gibi hükümet dokuz günlük bayram tatili veriyor.

Sonuç, yollar kan gölü…

Tür­ki­ye ekonomide gittikçe küçülüyor, kriz kapı da, iş­siz­lik ar­tı­yor, enf­las­yon yük­se­li­yor, do­lar fır­lı­yor ve kurbanlıklar bile kredi kartı ile alınırken bizler bayram yapıyoruz.

İşsiz ve yoksul insana, asgari ücretliye, emekliye, ülkemizde ki kan ve gözyaşına, baktığımız da, bayramları hak etmediğimizi düşünüyorum.

Ta­dı tu­zu olmayan, heyecan uyandırmayan bir bay­ram ge­çi­ri­yo­ruz…

Tuzu kuru bir avuç mutlu azınlık elbette ki bu tespitlerimin dışındadır.

Çünkü onlara her gün bayram!

Onlara her gün bayram olduğundan onların medyası bayram başlamadan önce Kurban Bayramına karşı çıkarlar. Kurban bayramına “vahşet” derler.

Bu millet sanki her gün kuzu kurban yiyormuş gibi, et’in zararlı olduğunu anlattırırlar.

Kendilerinden” bir kıl çeksem yağ akacak durumda” olmalarına rağmen milletin bayramdan bayrama tüketeceği ete karşı çıkıyorlar.

Kısacası ülkemiz de bayramın tadı yok. Çünkü bu şartlarda bayramı bayram gibi kutlamaya hakkımız yok diye düşünüyorum.

Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…

Ali Galip AKYILDIRIM

Eğitimci/Yazar

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..