Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Aslında kimse yatağındaki insanı tanımıyor...

Aslında kimse yatağındaki insanı tanımıyor...
 

Güçlü bir hayal gücüne sahipseniz, kitaplar arasındaki büyülü satırlar sizi tanımlanamayan bir dünyanın kapılarını aralayacaktır. Neden tanımlanamayan derseniz, siz okurken kendi içgüdülerinizle, renklerinizle, öfkeniz yada gülümsemenizle o satırlar arasında kendi dünyanızı inşaa edersiniz ve bir başkası bu dünyayı sizin gördüğünüz gibi göremez. Anlatamazsınız ki 'karşında ki insanın anladığı kadarsınızdır'

Bünye biraz daha tembelse, 20 yy. tembel bünyesine sanal bir görsel sölen vardır. Bir ekran arkasından seyre dalarak başkalarının sizin için renklerini oluşturduğu, öfke, gülümseme insana dair tüm tepkileri harmanladığı hazır seneryolar üzerinde ki tadı, bir fasfod çılgınlığında tüketirsiniz. Anlatırken kelimeleriniz eksik olsada, karşınızda ki sizi anlar. Ya seyretmiştir ya sizden önce bir yaşam ayrıntısında anlatılmıştır; defalarca...

Sistem insanları 'reelword' aldatmasıyla yönlendirir. 'Gerçeklik' diye tanımladığı ihtiyaçları belirler. 'su, oksijen, besin' - 'barınak, aile, eğitim' - 'insan, toplum, güvenlik' - 'güvenlik, korku, savaş' vb. Bir anda 'gerçek dünya' inandığımız şey olur. Her şeyi satın alabilirsin - Yaşamak için ihtiyaçların var - Neden ben daha iyi yaşamayayım - HER ŞEYİ İSTİYORUM.

İnsan yapısı itibariyle hiç bir zaman çözülemeyecek bir bilmecedir. Fiziksel yapısı tanımlansada, açıklanamayan oluşumları varken, ruhsal yapısı (ki pozitif bilim ruhani yapı taşlarını reddeder) parçaları tamamlanamayan yap boz gibidir. Bilmece içersinde bilmece, küp içersinde küp. Bireylerin (eğitimli yada eğitimsiz) basit kompozisyonlarla açıkladığı, davnanışlar bir süre sonra kendilerininde içersinden çıkamayacağı bir labirente dönüşür. Örnek mi; kendiniz...

Dostların arkadaşlarım hatta en yakınlarım bile bazen uzun cümleler kurarak bir konuyu anlatmamdan sıkılırlar. 'harika konuşuyorsun, ses tonun büyüleyeci ama o kadar uzatıyorsun ki yoruluyorum.' ... :)

Aslında yukarıda ki metini söyle özetleyebiliriz :

İnsan hastalıklı doyumsuz obez bir yaratıktır. Sınırları olmayan bir egoya, bireysel katliyamlar işlerkende milyonlarca nedene sahiptir. Örnek mi ; kıçında sivilce çıkmış biri, çocukken defalarca tecavüze uğrayan hayat kadınlarını yada travestileri anladığını rahatlıkla ifade edebilir. 'bizde benzer acıları çektik kardeşim, o..spu olmasaymış' ...ve insan her zaman kırılgan, sevgiye aç görünen, psikopat bir katildir. Yasak cezbedicidir. En hızlı gelişimin, cinsel istirmar ve pornonun olduğu bir evrende, istesede istemesede, bireyin görsel pornografiyle nemalandığı yaşam biçimi ne kadar sağlıklı olabilir ki. Beynimiz masturbasyon yaparken bir çoğumuz vucudumuzu kontrol edebiliyoruz ama kontrol sağlamak sağlıklı bir ruha sahip olduğumuzu göstermez sanırım. 'aslında alkol almasam bunu yapmazdım' - 'sevdim ve her şeyi mi verdim' - 'ondan başkasına bakmamıştım ama...' Sanırım kaçınılmaz gerçek şudur ki, 'çocuk kadın erkek' aile yaşamında, temeli sağlam oluşturan yapılan ciddi hatalardır. 'kime göre; bireyin kendisine göre' ... Temelde hata yoksa 'kişinin kendisinde saklı yargıları' sonrasında zaten kurum alt üst oluyor... ve hata mutlaka yapılıyor.

Dürüst olalım

Bir sabah eşiniz sevgiliniz 'küçük kız çocuklarını hayal ediyorum seninle sevişirken' - 'hastane morglarına gizlice girip ölüleri seviyorum' - 'kendi popomu aynada seyredip parmak aramı okşayarak orgazm oluyorum' - 'camilerden ayakkabı çalıp ayak kokusunu koklayarak geceleri uyuyabiliyorum' vb. şeyler derse tepkiniz ne olur.

a) çekmecenizde ki silaha sarılırsınız

b) polisi abiyi babayı arkadaşı onu evinizden atabilecek sizden kuvvetli birine ulaşırsınız yada siz atarsınız

c) rüyada olduğunuzu düşünüp duymamazlıktan gelerek tekrar uyumaya çalışırsınız, hiç bir şey olmamış gibi.

d) onu dinler, ayrıntılara ulaşır, onu hastalıklı görmeden çözüm yolları oluşturursunuz.

İlişkilerde çoğumuz a/b/c şıklarını yaparken d şıkkı uyguladığımız (a/b/c) şıkları ortbas etmek için (ama bunuda denedim) başkalarına anlattığımız dialoglar oluyor. Bu tarz uç açıklamalar için sonuç kolay açıklanabilir. 'adam sapıktı' - 'kadın makyan olm' - 'hasta-hastaaa' ... Kaç kişi yatağında tedavi olduğuna inansada 'geceleri ölülerle sevişip onlarla uyuyan' bir partnerle huzurlu uyuyabilir. Ama bizle uyumadan önce başka ilişkilerde yüzlerce yeminler etmiş, inanarak-hissederek kendini ona adamış, sevişmiş, poposunu öpmüş, sırtını tırnaklamış, ayak tırnaklarını kesmiş, partnerlerle huzurlu uyuyabiliyoruz. 'her ayrıntı bir iz bırakmasına rağmen' ... Belkide ayrıntıları anlatmadığı için yada bizler ayrıntıları sakladığımız için... Bingo (c) şıkkı. Anlatmasına gerek yok çünkü biz onu anlarız 'güçlü bir hayal güçüne sahibiz ve kitap okuyoruz eğitimliyiz' gerek yok 'Tembel bir bünyemiz olsada, tv-bilgisayar-basın takip eder bilgimizle değerlendirebiliriz' gerek yok 'Sistemin uyguladıklarının bilincinde, gerçek dünyanın ne olduğunun farkındayım, ihtiyaçlarım var ve o ihtiyaçlarımı karşılıyor' gerek yok 'Peynirin kokusunu alırsam her labirentten çıkabilir, zekamla her bilmeceyi çözebilirim hatta benim kıçımda sivilcede çıkmıştı' anlatmasın gerek yok çünkü; benim sadece uyurken sarılacak birine ihtiyacım var...

Sonuç mu: aslında kimse yatağında ki insanı tanımıyor. O uyurken sizde uyuyorsunuz...

 
Toplam blog
: 151
: 911
Kayıt tarihi
: 16.02.08
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk öğretim, üniversite, askerlik ve evlilik hazırlıkları sıralamasında stan..