Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Asma suratını öyle...

Suratı asılan bir insan gibi kararttı kendini gökyüzü. Bulutlar grimsi ve ağır. Güneşin varlığını biliyorum ama göremiyorum. Bekliyorum ve bekleyeceğim de belki gün boyu gülümseyen insanların yüzündeki tebessümü yakalayabilmek için güneşin renginde. Bir umuttur zaten fakirin ekmeği, ye ye bitmez türünden.

Düşüncelerin fakiri, duyguların fakiri, güzelliğin fakiri, paranın fakiri…….

Her neyin fakiri isek yanında vardır mutlaka bir somun ekmek bizi grimsi bulutların ardındaki güneşi bekletecek.

Hani bir şeylere mi kızdı da astı yüzünü de böyle kararttı kendini, demekten alamıyorum kendimi. Gerçekten kızmışmıdır bir şeylere?

Yok daha neler yani. Ne var ki şimdi şu güzelim dünyada kendini böylesine karartacak kadar kötü?

Sanırsınız ki insanlar birbirlerini boğazlıyorlar bir yerlerde bir avuç gözü doymaz şerefsize biraz daha para kazandırmak için. Yok öyle bir şey. Aptal olamazlar bu kadar. Bence mutlaka seni kandırmışlardır sevgili gökyüzü. Asma bunun için suratını.

Yoksa, yoksa minicik fokların sopalarla hunharca öldürülmesini mi gördün de mi böylesin? Sen yanlış anlamışsın inan ki. O meymenetsiz herifler aslında şakalaşıyorlar yani seviyorlar minicik fokları ama hani “ayı yavrusunu severken öldürürmüş” cinsinden oluyor galiba bu sevgi. İşte onun için bembeyaz buz rengi, kırmızıya dönüyor. İnan ki aşırı sevgiden bu. Sen sıkma canını sakın.

Belki de minicik yavrucaklar var kara derili, kıymetli taş ocaklarında bilmem kim hanımın veya beyin yakasındaki muhteşem yeşil renkli taşı takmasını sağlayabilmek için köle olarak kullanılan; demişlerdir sana. Onlara da inanma sakın. İnan ma çünkü oraları aslında birer zevk-ü sefa yeridir. Çünkü o kara derili minicik çocuklar aslında acı duygusunu yaşadıklarında minicik bedenlerinde işte o zaman mutlu oluyorlar. İnanma sakın ha! Değmez bu yalanlar için yüzünü karartmana.

Lütfen söylermisin bana, birileri Ali’nin canı çok sıkkın dedi de onun için mi tüm afra tafra? Eğer öyleyse, hiç gerek yok hem de hiç. Gerçi söylenen doğru olabilir ama değer mi? Değer mi yani okyanus içindeki bir damla suyun buharlaşması için bu kadar üzülmeye? Değmez değmez.

Ha şöyle, bırak artık somurtmayı nasıl olsa bir süre sonra o da başlar gülümsemeye. Bak işte ne güzel oldun böyle gülümseyen güneşin aydınlattığı pamuk pamuk bulutlarınla. Gül işte böyle, gül ki Ali’de gülsün. Bir sen bir o. Beraberce.

 
Toplam blog
: 71
: 606
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

1967 Yakacık doğumluyum. H.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde 2 yıl öğrenimden sonra İ.Ü. Arkeoloji ve San..