Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Asmalı Konak Esintisi

Asmalı Konak Esintisi
 

****Duvar Panosu****



Dün yazdığım Damal Bebekleri ile ilgili yorum yapan Alev Hanım, kumaş parçalarını sakladığını yazmıştı, ben de hep saklarım. Avuçiçi kadar bile olsa atmaya kıyamam. Taa tarladaki pamuk halinden evimize gelen şekline kadar aklıma gelir, geçirdiği evreler ve giyerken, alırken, dikerken bıraktığı anılar. Hangi kumaş, nereden, nasıl geçti elime hiç unutmam. Çocukken de en çok karton üstüne kumaş yapıştırılarak yapılan pano çalışmalarını severdim.

Kullandığım ve artık giymediğimiz giyecekleri, özellikle sentetik kumaş ve penye olanlarını birilerine veririm ya da temizlik işlerinde kullanırım, ama eğer güzel pamuklu basma, ipek kumaş ve yıpranmamışsa saklarım, elbet birgün işime yarar diye düşünürüm. İşte resimde gördükleriniz onlardan; hamilelik giysilerim. Özel bir giysi olduğu için herkese verilmez ve anıları var. Bir de çocukların küçüklük elbiseleri. Ben kendim dikerdim ve süslerdim. Her parçası birbiri ile uyumlu olurdu.

Pano yapma fikri, Asmalı Konak'tan aldığım ilhamla ortaya çıktı ilk kez, diziyi sürekli izlememiştim, sonra yolumuz Kapadokya'ya düştü ve Asmalı Konak ziyaretçileri arasına katıldık. Ne kadar çok ziyaretçisi olmuştı, sanki yatır, türbe ziyaret eder gibi, traktörlerle gelmişti köylüler. Aynı yerde bulunan müze ve tarihi yerlerin kapısını çalan yoktu. Bina sahipleri de işin kolayını bulmuş, çekim var, diye kapıları kilitlemiş, sadece pencerelerden birkaç dakika bakabilmiştik odalara. Kişi başına 1 milyon, o zaman iyi para. Ekranda görülen muhteşem bina (Eski Rum şarap- balık evi) aslında o kadar geniş alanlara sahip değil, bahçesi bile daracık gelmişti, bir tanecik asma vardı üstelik bahçede, hem de üzümsüz. Çekim hileleri işte, yutturmaca.

Konakta en çok dikkatimi çeken duvarlarda asılı duvar süsleri, kaneviçe örtüler ve perdelerdi. Döndüğümüzde kumaşları serdim orta yere, kestiğim küçük küçük kare parçaları önce makinada diktim, sonra içini dışına çevirip, kenarlarını tığ ile birleştirdim. (sıçan dişi denilen teknikle, beyler anlamaz, bir de sarhoş bacağı var. Türkan Şoray kirpiğini de unutmayalım.) Renkleri ve kumaş desenlerini simetrik olacak şekilde yerleştirdim, her iki tarafı da kullanılabilir, tersi- yönü yok. Ayrıca masa örtüsü, sehpa örtüsü ya da kırlent de yapabilirsiniz, tasarımı sizin hayal dünyanızın genişliğine bağlı.

Resimde gördükleriniz şimdilik sade, saklaması kolay olsun, diye. Kullanılırken taşlarla ve boncuklarla süslenecek, eteklerine püsküller ve nazar boncukları takılacak.

Haydi hanımlar işbaşına, vardır her evde giyilmeyen eski ama değerli kumaşlar. Beyler de hanımlarına söylesin!

Anlamadığınız yer olursa sorarsınız, ben kızan öğretmenlerden değilim, konuyu tekrar ederim.

Sevgiyle kalın, mutlu kalın!



<ımg id="BLOGGER_PHOTO_ID_5048193663900572610" alt="" src="http://bp3.blogger.com/_4podXwne1PA/Rg7JZA4r28I/AAAAAAAAAOs/MPWBgmGT0lw/s320/SP_A1736.jpg" border="0">

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..