Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '07

 
Kategori
Turizm
 

Assos - Behramkale

Yaz gelince sık sık Assos kokusu gelir burnuma.

Farklıdır Assosun nam-ı diğer Behramkalenin kokusu.

Kekik kokar her yer , belki cennetin kokusuda kekikdir :)

Az değil 18 yıldır gözbebeğim benim, Assos.

İlk, gittiğimde sadece dostlarıma anlatırdım , her yerde bahsetmezdimki curcuna olmasın diye.

Koruduk işte 18 sene.

18 yıl öncesi ve bugününü , kıyaslamalı olarak yazacak olursam.

Deniz kenarında , yemekte, köy kahvesinde...işimiz acele olupda , hızlı yürüsek, oturandan özür dilerdik.

Mevsim balığı olarak ne çekilmişse denizden , o gelirdi sofraya. Üretme çipuralar keşfedilmemişti :)

Saat 23.de müzik kesilirdi , gündüz plajda ise müzik yayını zaten düşünülmezdi bile...
dalga sesi, rüzgar sesi dinlenirdi ...

Ne yarıçıplak gezerek insanlar taciz edilirdi , nede kat kat örtünerek insanlar taciz edilirdi ...

Eğitim , öğretim durumu oldukça iyi durumda insanlardı , gelenler, yerli ve yabancı turistler .

Hastane, dispanser, eczaneyi boşverin sağlık ocağı bile yoktu , işte değişmeyenlerden biride bu , hala yok :)

Yok, ama eskiden hasta olunca bir haber uçurursun tüm otellere, kendilerinde kalan doktor varsa haber verirlerdi , her dönemde 2-3 doktor elbet bulunurdu...

Tabii şanslıysan Türk çıkar , daha az şanslıysan ingiliz, amerikalı çıkar....

e zaten bu hayat seni gözden çıkarmışsa ispanyol vs çıkar...o ingilizceyi az bilir , koccaaa behramda (şaka tabii

küçücük) , ispanyolca bilen bir Allahın kulu çıkmaz.

Artık derdini işaretlerle 15 kişiyle birden anlatırsın , hatta ihtiyaç

durumunda ...öğretmen, avukat, savcı, gazeteci, mühendis , yazar, şair, tiyatrocu, ressam, heykeltraş,

veteriner, bankacı filanda bulunurdu....bir zamanlar bunlarda gelirdi...hala geliyorlar endişelenmeyin :)

Çok sıkılırsan gece mendireğe gidip bir kadeh birşey içip fısır fısır konuşurdun , kimsenin aklının ucundan geçmezdi
gece 03.00 da mendirekte içip içip , çığlık çığlık çökertmeyi söylemek...

eh şimdi arada söylüyorlar , olur o kadar napalım :)

Jandarma vardı sıkıntıdan patlayan , hiç iş düşmezdi onlara .Yine pek düşmüyor.

Bir kere ben rahatsız etmiştim hepsi o (harabeden taşları ve testi kulplarını yürüten bir amerikalıyı yakalatmıştık ,

bizimkiler çalıyorda onlarınki ülkede kalıyor gene , yok bide amerikayamı gitseydi)

Kalabalık değildi , 2 günde tanırdın insanları , zaten her gelen en fazla 4 gün kalırdı .Buda değişmedi.
Kimse demir atmazdı benim gibi ...

Yapılacaklar listesi azdır, hatta hiç yoktur Behramda , zaman ağır geçer ki o yüzdendir en küçük ayrıntı bile kolay algılanır burda , ve yaşanmışlıklar eklenir hep ömre.

Kimse ama hiç kimse bulunduğu yada bulunduğunu sandığı konumun , kariyerin altını çizmezdi burda...herkes

farkındaydı başkalarınında , diğer özgürlüklerin ve haklarında...

Bir yaz gazeteci Ali Sirmende konuktu behramda...
Otelin şefide tahtakuşlar köyünden son derece kibar ve becerikli bir türkmendi , iyide içerdi...

Her gece 12 de millet dağılıp uykuya çekildikten sonra kalkmazdı Sirmen masadan bizim şefde rakısını alır oturur

masaya...sabahın 3 lerine kadar sohbet edip bir şeyler yazıp çizerlerdi , aramda çok az mesafe olmasına rağmen

yarı belime kadar uzanır duymaya çalışır yine de duyamazdım , üstelik çok eğlenir çok gülerlerdi , kahkahalarıda duyamazdım.Hareketlerinden anlardım.

Rahatsızlık vermezdi kimse kimseye , sonradan öğrendim birbirlerine yemek tarifleri verirlermiş o kağıt kalemlerle.

Sağır olduğunu zannettirecek bir sessizlik hüküm sürerdi behramda , çocuklar ağlamaz, bağırmazdı , kediler köpekler bile ses çıkarmazdı...yetişkinler zaten haddini bilirdi...

Korku kentte kalırdı , burda korkmazdın...

ne karanlıktan , ne insandan nede akrebinden yılanından, kapı kilitlenmezdi...

fotoğraf makinan, sonraları cep telefonun, paran, kredi kartların kedi yavrusu gibi her gittiğin yere senle

gelmezdi...koyardın çanta içinde bir yere onlar orda dururdu, sen gezerdin , onlar değil...

Gecenin zifiri karanlığında harebelerin içinde gezip , esintiyi duydunmu aristonun ruhu geldi , yok yok athenanın ruhu geçti şimdi ....lafları , bile korkutmazdı.

Köye çıkan yol her zamanki gibi karanlıktı 35 -40 dakkada ulaşılırdı yürüyerek , ay varsa biraz aydınlanırdı.

Sürekli bişeylerim biterdi...film, diş macunu, sigara vs.

İlk defa onu tanıdığımda 3 yaşındaydı ''aristo''simsiyah bir gsd kırması köpekti...aristo demişler adınada...k-9 eğitimi almış bu köpek , niye doğruyu söylemiyorsunuz dediğimde , çok gülmüşlerdi bana.

__hadi oğlum gidelim ...dediğimde

önce bir sevinç gösterisi yapar , sonra... aristo , bazen bir adım önde bazen tam yanımda yürümeye

başlardık , yukardaki köye , gece, karanlık, bazen sonbahar ki o zaman iyice tenhadır ortalık.

Bir çıtırtı gelir...ya harabelerden yada çalıların ardındaki uçurumdan...

ürperirdim...korkuyu hemen anlar, köpekler , yaptığı ilk hareket bacak temasına geçerdi benle ve biz öyle

yürümeye başlardık.

Şöyle izah edeyim...

benim sol bacağımla onun sağ ön ayağı eşzamanlı hareket ederdi , (işte bunu sağlayabilmek için haftalarca eğitimden geçer aslında köpek) alıcaklarımı alır.
o beni bekler herkes onu tanıdığı için bakkalada kahveyede rahatlıkla dalar , sonrada inişe geçerdik.

Teknelerin içinde cirit atardık belki bir sigara içmek belki uzanmak için...
Ağlara elimizi sürmeden , tekneye bir zarar vermeden.

İstanbulda ödenecek çekin, kiran vs.varsa problem değildi bunlar...elbet istanbula oda olmadı çanakkaleye, ayvacıka gidecek birileri olurdu...güven sözcüğünü düşünmene gerek kalmayan bir ortamda rica
ederdin sadece ve verirdin parayıda adreside...bunlar halen geçerli.

Her gece her sabah , sana özel şeyler gelirdi...en sevdiğin yemek, kahvaltı türü vs.

Kekik cennetiydi...belkide cennetin kokusu kekikti...şimdide olduğu gibi.

Akşam yemeklerinde meze olarak acılı ezme getirmek akıldan bile geçmezdi, şimdilerde çok tutulan bir meze :)

Çetik satardı yörükler , birinden alıp , diğerinden almazsan senle kavga ederlerdi (hala ediyorlar)

İşte böyle...

yine güzel...yine farklı...
Antik limanda kalınacak 6-7 tane otel var.Zaten limanda kalın, en keyifli yeridir, tadını çıkarın.
Ama beni dinlerseniz özellikle Assos oteli tercih edin derim.

 
Toplam blog
: 12
: 1331
Kayıt tarihi
: 25.05.07
 
 

Evvel zaman içinde, Doğan Kardeşle başladı yazmam, okumam. kimler hatırlar şimdi bu dergiyi... Sanki..