ATAD Başkanı’na Rum nişanı! Ve duyarsızlık!

Tiyatrocu Atilla Olgaç’ın, 1974 savaşında “Rum esir vurdum” demesiyle ayağa kalkan Rum ve Yunan diplomasisi, bize bizim yapmadıklarımızı hatırlatmıştı.

Hiçbir ciddiyeti olmayan bir açıklamayı, Rum ve Yunan devletlerinin, bir taraftan medyasıyla bir taraftan hükümetleriyle, üstelik en yetkili mercilerdeki en etkili isimleriyle Türkiye’yi geçmişten bugüne bir kez daha yargılama fırsatı olarak değerlendirdiklerini görmüştük.

Şaşırmıştık…

Komik dahi gelmişti…

Bir magazin programında sarfedilen uydurma bir hikayeye bağlanmış sözlerin uluslararası kamuoyunda yankı uyandırması amacıyla yapılan Rum ve Yunan girişimlerini hayretle izlemiştik.

Yunan diplomasi ve provokasyon sanatından ise hiçbir şey öğrenemedik…

Atilla Olgaç’ın “Rum esir öldürdüm” demesiyle, Rum tarafı ayağa kalktı...

“Türkler katliamı itiraf etti”

“1974 Barış Harekatı’nın barış harekatı olmadığı, işgal olduğu kanıtlandı”

“Türkiye özür dilemeli”

“Türkiye, Atilla Olgaç’ı savaş suçları mahkemesine teslim etmeli”

Rumlar ayağa kalkar da, “Anavatan” Yunanistan geri durur mu?

Yunanistan da “Yavruvatanı”na destek çıktı.

Türkiye’den izahat istendi.

“İşgal kınandı”

Konu AB’ye taşındı.

BM’nin gündemine getirmek için çalışmalar yapıldı.

Bir “densiz”, “saçmaladı...”

Belki dikkat çekmek istedi, “yalan konuştu...”

Rum ve Yunan diplomasisi ortalığı toz duman etti.

Türkiye “savunmaya” geçti...

Buradan nereye mi varmak istiyoruz?

Geçtiğimiz gün Milliyet’te çok önemli bir haber yayınlandı:

<ı>“Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nda (ATAD) 28 Nisan 2009’da sonuçlanan Orams davasında, KKTC açısından ekonomik ve siyasi alanda olumsuz sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyan bir karara imza atan Yunan ATAD Başkanı Vassilios Skouris’in, dava sürecinde, Rumların en önemli nişanı olan Makarios nişanını aldığı ortaya çıktı. Skouris’in ayrıca, kararın açıklanmasından üç ay önce Güney Kıbrıs’a gelerek Rum lider Dimitris Hristofyas ve üst düzey yetkililerle de temaslarda bulunduğu öğrenildi”

Yani, Orams kararıyla, Kıbrıslı Türkleri mahkum eden yargıç, “Rum halkına hizmetlerinden dolayı” Makarios nişanı ile onurlandırıldı.

1963’te Kıbrıslı Türklerin katliamını emreden Makarios’un nişanı!

Kıbrıs’taki sorunların temelini oluşturan mülkiyet konusundaki bir anlaşmazlık hakkında karar oluşturacak Avrupa mahkemesinin başkanının Yunan olması dahi tepki göstermek için haklı bir gerekçe oluştururken…

Kararı oluşturan heyetin Yunan başkanının Rum devletince Türk katliamını başlatan Makarios adına “Rum halkına hizmetlerinden dolayı” nişanla onurlandırıldığının ortaya çıkması aslında “yeri yerinden oynatacak” bir gelişme…

Haberden sonra, Türkiye ve KKTC’den nasıl tepki gelmesi beklenirdi?

“Rumların Orams oyunları ifşa olmuştur.”

“Rumlar buna izahat vermeli?”

“ATAD Başkanı’nın tarafsızlığı tartışmalıdır”

“Verdiği kararda siyasi saikler ön plana çıkmıştır”

“Tarafsız olmayan bir mahkeme başkanı, yargılamanın tarafsızlığına gölge düşürür”

“Adil yargılama gerçekleşmemiştir”

“ATAD, Orams davasına bağımsız yargıçlarla yeniden ele almalıdır”

“Nişandan sonra Orams kararının kabul edilmesi düşünülemez”

Bu tepkiler gelmedi!

Sadece; KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, kısa bir açıklama ile nişanın “kabul edilebilecek bir durum olmadığını” söyledi. KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, “Siyasi bir karar olduğu ortaya çıktı” mealinde bir açıklama yaptı.

En yüksek makamlardan, en ciddi biçimde, en sert mesajların verilmesi beklenirken...

Olayı geçiştiren açıklamalar yapıldı!

Ankara’da da, “derin bir sessizlik” hakim.

Görüşmeler de olduğu gibi!

Yukarıdaki tepkileri ise biz sıraladık.

Diklenmeden, dik durmayı öğreniriz diye.

Bizi yönetenlere “ışık” olması için.

Olgaç vakıasını hatırlattık…

Belki Rum-Yunan diplomasi ve provokasyon sanatını, gerçek haksızlıklarda örneklerler diye!