Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '10

 
Kategori
Kitap
 

Ataerkil - Mehmet Mollaosmanoğlu

Ataerkil - Mehmet Mollaosmanoğlu
 

Olmak istediğimiz insan olmak çaba ve zaman gerektirir. Hangi ailede doğduğumuz, nerede ve nasıl yetiştirildiğimiz gelecek kararlarında önemli rol oynar. 

Mehmet Mollaosmanoglu Ataerkil adli romanını çocuk ve ebeveyn ilişkisi üzerine kurmuş.Bir gölge gibi üzerinde hissettiği babasıyla ilişkisini analiz eden genç işadamı Engin’in olağandışı tecrübeleriyle masalsı bir yolculuk anlatmış. 

Engin bu yolculuğa başladığında 26 yaşında, hem baba hem koca, çiçeği burnunda bir mimardır. Dışardan bakıldığında gıpta edilecek bir yaşantıya sahip Engin, köklü bir Akdeniz ailesinin tek varisidir. Babasının terörümsü baskısıyla yetişmiş, onun doğrularını kendine mal etmış, vereceği kararlarda önce babasının şapkasını giyip düşünmeyi alışkanlık haline getirmiş bir gençtir. 

İş ortamında karşısına çıkan Benan adında gencecik bir kadına hayranlıkla karışık sevgi duymaya başladığında, onun öğretileriyle büyümeye başlamış ve içinde barındırdığı, daha önce farkında olmadığı, maceraperest Engin’le tanışır. Bu tanışmanın manifestosu yaşantısına hangi hız ve büyüklükte saplanacaktır en başta habersizidr! 

Benan, Engin’in yaşantısına hızla girip aynı hızla çıkıp gitmeden önce ona kendisi olmasını, kendi yaşantısını bulmasını, hayatını istediği yönde değiştirmek için çaba harcamasını öğütler. Benan’ın düşünceleri ve öğretileri Engin için kutsaldır! Uygulamaya koyduğu öğretiler Engin için paha biçilmez bir transformasyon olacaktır. 

Bu transformasyon sırasında babası Muzaffer Bey’in yıllardır kafasına kazıdığı düşüncelerden kurtulmakla onları tasvıp edip korumak arasında gitgeller yaşayan Engin kendini acıların, kırgınlıkların ve dertlerin kucağında bulur. Bütün bunları yaşaması gereklidir çünkü evrende karşılaşılan herşey bir amaç için gönderilmiştir. Engin için bu; büyümek, olgunlaşmak, yaşamı enine boyuna sorgulamak ve kendini bulmak demektir. 

Her ne kadar roman baş karakteri Engin gibi görünüyorsa da, bence Muzaffer Bey’dir bayrağı taşıyan. Bu otoriter baba oğlunu yıllarca nasıl bir tornadan geçirmiştir ki ortaya çıkardıgı eser babaya hem nefret hem sevgi, hem öfke hem sempati, hem içtenlik hem de kayıtsızlık duyar? Aynı zamanda bu evlat hem baş kaldırmak ister hem çekingen kalır, hem mutlu etmek ister hem ikilem yaşar, hem mulistir hem aykırı, hem gözü pektir hem kararsız, hem korkaktır hem cesur... 

Engin dilemma dolu yaşantısını sorgulayadursun, karşısına Suphi adında nemene bir yaşantıya sahip olduğu belirsiz genç bir adam çıkar. Bu gence arkadaşça sevgi ve bağlılık hisseden Engin, Suphi ile yolu kesiştiği andan itibaren evrenin olumlu ve olumsuz yanlarını, meleği şeytanı, doğruyu yanlışı, katili masumu, sırları ve gerçekleri felsefi boyutta analize girişir. 

Kısa sürede Engin’in yaşantısına girip onun yürek ülkesini fethedecek bir başka karakter de Bayan Shan’dır. Benan’la inanılmaz felsefi ortaklıkları olan bu kadın Engin’in kazandığı bir başka değerli öğretmendir. 

Romanın masalsı sonunda Engin insanları olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmiş, kendi doğrularını bulmuş, hayata daha sıkı sarılmayı basarmış, genç yaşta ileriyi görme yetisi edinmiş, çelişkilerinden kurtulmuş, evrensel kişiliğe bürünmüş bir genç adamdır. 

Her ne kadar duyguları sömürülmüş, uzun felsefi analizlerden geçerken acı çekmişse de sonunda bulduğu som altından kalp kendisine aittir. Sevgiyi bulmuştur. Darısı bütün evrenin başına! 

Okuyucuya Not:  

Mehmet Mollaosmanoglu'nun yazarlığını bir cümlede anlat deselerdi şöyle derdim: "Hikaye kurgulayıp aktarmakta becerikli, animatör yönü kuvvetli, hayal alemi dur durak bilmez, tasarımcı ve güncel bir kalemdir." 

 
Toplam blog
: 41
: 2564
Kayıt tarihi
: 25.03.09
 
 

Gündeliğin akışını, yaşanmışı, gezilip görülmüşü veya okunmuşu paylaşmak istiyorum. Eleştirilerin..