Atam izindeyiz!

"Atam, hâlâ yaşıyorsak; edepsizlik sayesinde!
Altı oku soruyorsan, politika dehlizinde!
Yobazlarla gericiler, onlar bizden daha zinde!
Halkçılıkla devletçilik: Anlatamam, çok hazin de...
Çoktan beri sahteciler, ağır çeker her vezinde!
Tek umut var, o da yalnız, Amerikan dövizinde!
Sorma Ata'm, halimizi, hal mi kaldı anlatacak...
Yata yata çok yorulduk, tatil yaptık, izindeyiz!
Hocamız var, hacımız var, uçan kuşa borcumuz var,
Geçeceğiz Avrupa'yı ama şimdi izindeyiz!
"Türk milleti çalışkandır". Biz de senin tezindeyiz,
Dinlenmekten yorulduk da, onun için izindeyiz!
İlerledik Ata'm öyle, şimdi görsen tanımazsın,
Arasan da bulamazsın, Amerikan tarzındayız,
Bugün değil, bu yıl değil, çoktan beri izindeyiz!
Hani, "Türk, öğün, çalış, güven" demiştin ya...
Biz ilkinde takılıp kaldık, çalışmaya zaman kalmadı.
Her sabah güne başlarken, "Türküm, doğruyum, çalışkanım"
Diye bağıran, geri ve tembel nesiller yetiştirdik.
O gün yazdıklarını, bugün ağza alamayacak haldeyiz.
Seni aşmaktan vazgeçtik, sana ulaşamıyoruz Ata'm.
Şu "izindekiler"in listesini bir görsen, inanamazsın Ata'm;
Kendini tanıyamazsın. Bağışla bizi... İzindeyiz Ata'm...!"

Bugün Yaman Törüner’in yazısını görünce çok şaşırdık. Daha dün arkadaşlarımızla “Matematik ve Öğrenme” arasında ne gibi bağlantılar kurabiliriz konusunda beyin fırtınası yapıyorduk. Bu sırada Ali Nesin’in önsözünü yazdığı ‘Kim Korkar Matematik’ten’ kitabını okuyup öğrencilere matematiği nasıl farklı bakış açılarıyla anlatılabileceği üzerine düşünceler geliştirmeye karar verdik. Bu sırada ülkemizdeki eğitim sistemini ironik boyutta ele alıp nerelerden nerelere geldiğimizi ve düzeltilmesi için neler yapabiliriz sorularına da cevap aradık.

Aslında Aziz Nesin’e ait olan bu şiir edebiyatta cinas adı verilen bir sanatın uygulamasının tipik bir örneği. Cinas; hani bir kelimenin her defasında farklı anlamlarda kullanılarak anlatılması sanatı.

Örneğin;

Dilim seni dilim dilim dileyim...

Kalem böyle çalınmış yazıma

Yazım kısa uymaz kışım yazıma gibi.

Cem Yılmaz da bu sanatı Türkçe’ye hakim olmanın getirdiği güvenle çokça kullanır. Tabi sesteki ritim ve kelime vurgusunun çok iyi olması ile birlikte zamanlama konusundaki ustalığıyla acaba Cem Yılmaz bu yazıyı seslendirseydi ortaya nasıl bir tablo çıkardı diye hayal ettim. Güler miydik ağlar mıydık? Toplum olarak öyle olaylar yaşayıp öyle tepkiler veriyoruz ki senaristlerin çok düşünmesine gerek kalmıyor. Biraz gözlem yeteneği ortaya nasılda parodiler çıkarıyor.

Fikir üretmekteki yetersizlik sürekli kendimizle övünüp yerimizde saymayı da beraberinde getiriyor. Bu yazının politik tarafı ile ilgilenmemekle birlikte “izindeyiz” kelimesinin kullanılışındaki ustalığı takdir ettim. Yurdumuzu düşmanlardan kurtaran ve bizlere muasır medeniyete ulaşmanın yollarını gösteren Atatürk'ün partilerüstü temsil edilmesi gerektiğine tüm kalbimle inanıyorum. Bizler yani eğitimciler ülkemizi görüşler olarak bölenler değil bütünleştirenler olmalıyız. Kimseyi dışlamak olmamalı amaç ancak bir şeyler değişirse biliyorum ki eğitim kalitemiz arttıkça değişecektir. Bunun içinde Marie Curie’nin çok sevdiğim ve kendime misyon olarak seçtiğim:

<ı>“İnsanları geliştirmeden daha iyi bir dünya kurmayı düşünemezsiniz. Bu sonuca ulaşmak için, her birimiz kendi gelişimimiz için çalışmalı ve aynı zamanda tüm insanlık için genel bir sorumluluk paylaşmalıyız; özeldeki görevimizse en çok yardımcı olabileceğimizi düşündüklerimize yardım etmektir.”

sözü ile yazımı bitirirken, en azından çocuklarımızın, gençlerimizin eğitimini nasıl daha eğlenceli ve anlaşılır hale getirebiliriz sorusuna da cevap arayacağımız bir hafta diliyorum.