Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '15

 
Kategori
İnançlar
 

Atatürk, Atatürkçülük, “Ne mutlu Türküm diyene” ve Kürtçülük

Atatürk, Atatürkçülük, “Ne mutlu Türküm diyene” ve Kürtçülük
 

Atatürk bu devleti kurarken “ne mutlu Türküm diyene” dedi. Başka ne diyecekti? Yıkılan bir imparatorluğun yerine kurduğu yeni devleti Osmanlı’nın yaptığı gibi aile bazına oturtamazdı. Din bazına da oturtamazdı. Yeni devlet bir imparatorluk olmayacaktı. Halkı birleştirecek, millet şuuru oluşturacak bir çimento lazımdı; o da Türklüğü seçti. Doğru veya yanlış olmanın ötesinde bence o günün şartlarında zaten alternatif de yoktu, en uygun birleştirici unsur oydu. Ama Atatürk bunu insanların gözünün içine sokar gibi yapmadı, her gün tekrar etmedi, her söylevinin arkasına ilave etmedi, Kürtleri de başka unsurları da rahatsız etmemeye itina gösterdi, onları asla dışlamadı.

Bugün,( yani senelerdir)  internette (veya başka yerlerde) bu slogan o kadar ısrarla ve sıklıkla tekrar ediliyor, öyle fonların içine yerleştiriliyor ki, tam da benim “insanın gözünün içine sokar gibi” dediğim cinsten. Kime, neyi ispat etmeye çalışıyoruz, kime neyi kabul ettirmeye çalışıyoruz. Yahu bu iş zorla olmaz. Adamlar Türklüğü kabul etmiyorlaaarrr. Bırakınız Türklüğü, Türk kardeşliğini de kabul etmiyorlar, “Türk kardeşliği” lafı bir nevi köleleştirmekmiş. Adamlar böyle anlıyorlar, böyle kabul ediyorlarsa onlara zorla “ben Türküm” de dedirtemezsin, “ne mutlu Türküm diyene” de dedirtemezsin.

Bize gelince, tabi ki hem Türk’üz hem de bunula gurur duyuyoruz. Nasıl her Alman, Alman olmakla, her Fransız, Fransız olmakla gurur duyuyorsa, o kadar. Ne eksik ne fazla.  Bunu kafada takıntı haline getirmenin manası yok. Hem bir şey  söyleyim mi, “beğenmiyorlarsa gitsinler” lafı boş laftır. Nereye gidecekler? Burası onların da vatanı. Açık konuşalım, bizim onları bu memleketten sürmeye hakkımız da yok, gücümüz de, yedi, sekiz, on milyonu nereye sürüyorsun Allah aşkına.

Birçok konuda olduğu gibi Atatürk’ün sloganlarını kullanmada da ifrata kaçmamalıyız, insanlara bazı şeyleri zorla kabul ettirme veya bazı şeyleri onların gözlerinin içine sokma gayreti içinde olmamalıyız. Atatürk öyle yapmadı ve bugün de sağ olsa öyle yapmazdı. Maalesef Atatürk ve Atatürkçülük konusunda ifrata kaçmış bulunuyoruz. Atatürk’ü zaten milletin kahir ekseriyeti seviyor. Biz kime niçin Atatürk’ü sevdirmeye çalışıyoruz ki. Atatürk’ü zorla sevdirmeye hem gerek yok, hem bu iş zorla olmaz, hem bu gayret bizatihi Atatürk’ün manevi şahsiyetine bir züldür, hem de Atatürk’ün buna ihtiyacı yok.

Yine Atatürk’ün istismar edilen lafların biri de, “Yurtta sulh, cihanda sulh”. Bu söz öyle bir lanse ediliyor ki, sanki dünyada bütün ihtilafları şıp diye çözecek bir iksir, veya bütün savaşları durduracak veya önleyecek sihirli bir söz. Bu da yanlış. Maalesef Atatürkçülerin yine ifrat dereceye vardırdıkları bir Atatürk istismarı. Atatürk’ü her gün, her yerde, günlük politikaların, günlük polemiklerin içine bu kadar sokmamalıyız. Kanaatimce Atatürk de bundan hoşlanmazdı, hatta rahatsız olurdu. Dilim söylemeye varmıyor ama hadi söyleyim….  bir taraf dini kullanıyor, bir taraf Atatürk’ü.  Atatürk’ü bu kadar mıncık mıncık kullanmaktan vazgeçelim. 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..