Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '11

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk, Cumhuriyet ve kadir kıymet bilmezler...

Atatürk, Cumhuriyet ve kadir kıymet bilmezler...
 

Cumhuriyetimizin 90. yılını kutlayacağız... Cumhuriyet, Atatürk devrimlerinin temel felsefesidir... Atatürk Devrimlerinin toplumda travma yarattığını söyleyen anlayışın milletvekilleri de, şeklen( takiyye yaparak) bu bayramı kutlayacaklar...

Yakılmış, yıkılmış, çökmüş bir imparatorluktan kanlarıyla canlarıyla, emperyalistlere karşı

bir Kurtuluş Savaşı vererek, Çağdaş laik bir Cumhuriyeti kuran atalarımızı kötüleyenler, Cumhuriyetin nimetleriyle, devrimleriyle büyüdüklerinin ve geliştiklerinin farkında değiller...

  

     Kurtuluşumuzun ilk ayağı olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları, Samsun’dan sonra Havza’ya uğrarlar... Mustafa Kemal ve arkadaşları Havza’da kısa bir süre kır gezisine çıkarlar. Yanından geçtikleri bir tarlada bir bacağı olmayan genç bir köylü çift sürmektedir. Selamlaşırlar. Mustafa Kemal’in yaveri Cevat Abbas, ortamı neşelendirmek, umutsuzluk duygularını dağıtmak için genç köylüye sorar:

“Aslanım burada ne yapıyorsun? Memleket elden gidiyor! Bak İngiliz Samsun’a da geldi!

Sen bu işlere ne diyorsun?

Köylü, birden güçlükle tuttuğu sabanı yere atar. Dayandığı bastona iyice abanarak:

“Bana ne, bey bana ne! Umurumda mı benim ! Dedem Galiçya’da, babam Yemen’de kayboldu. Aha bu bacağı da Çanakkale’de yitirdim! Benim bu tarladan başka bir şeyim yok! İngiliz bu tarlanın kenarına gelirse o zaman ben bilirim ne yapacağımı!” Der.

Herkes, şaşırmış yıkılmıştır. Ağızları bıçak açmamaktadır. Mustafa Kemal Cevat Abbas’ın sırtını okşar:

Üzülmeyiniz, o köylü şimdi haklıdır! Ama söylediklerine kendisi de inanan birini bulunca gör bak nasıl çiftini çubuğunu bırakacaktır!”

Aradan üç yıl geçmiştir. Büyük Taarruz olanca hızıyla sürmekte, Yunan ordusu İzmir’e kaçmaktadır. Cevat Abbas, atının üzerinde dörtnala Başkumandanın buyruklarını kuvvet komutanlarına taşımaktadır. Birden irkilir: Gözü gezici mutfağın önünde karavana başında koşmaktan ayakları çatlamış Mehmetçiklere kepçe kepçe ayran dağıtan bir bacağı kesik askere takılır; Havza kırlarındaki tarlada gördükleri genç adama! Demekki “söylediklerine kendisi de inanan birini bulmuş ve tarlasını bırakıp O’nun ardına düşmüştü”!

   Bu ülke öyle kolay kurtulmadı... Anadolu’nun her tarafı çetelerle, eşkıyalarla ve asker kaçaklarıyla dolu... Yemen’de Çanakkale’de, Sarıkamış’ta çok sayıda şehit verdik.  Düşman, dört bir tarafımızı sarmış, en iç noktalara kadar girmiş. Toplum yoksulluk içinde çaresiz, yılgın ve bıkkın... Dış düşmanların yanında bir de içimizdeki düşmanlar var... Padişah ise kendini kurtarmanın peşinde, ülkesinin kalan kısımlarını satma peşinde... Tüm bu şartlar içinde bir Kurtuluş Savaşı vermek ve bu savaşı kazanmak, öyle kolay bir iş değildir... Atatürk ve arkadaşları bunu başarmışlardır... Onlara tüm ruhumuzla minnettarız...

Ne Yazık ki, bugün Cumhuriyet sayesinde okumuş güçlenmiş bazı kendini bilmezler Atatürk’ümüze ve Cumhuriyetimize saldırmayı bir marifet saymaktadırlar... 1919’un şartlarını, günümüzün şartlarıyla karşılaştırma ahmaklığına ve bilgisizliğine düşmektedirler... Bu gibilerin niyetlerini okuma ve maskelerini düşürmenin zamanıdır...

Cumhuriyetimizin ve Atatürk’ümüzün yıpratıldığı bu dönemde Cumhuriyetimizin 90. yılını kutluyoruz.

 Cumhuriyet Bayramımız KUTLU olsun...  

  

 

 

 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..