Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '11

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk din düşmanı (?)

Atatürk din düşmanı (?)
 

Yıl 2006, bir seyahat sırasında Güneydoğu’da bir köyde sohbet ediyoruz. Ülke meseleleri ve Güneydoğu’daki durumu değerlendiriyoruz. Liseyi yeni bitirmiş, üniversite sınavlarına çalışan bir delikanlı;

- Abi, Kur’an-ı Kerim’de Kürt devletinin kurulacağı yazılıymış.

Şoke oldum, hayretler içerisinde kaldım, şaşkınlık içerisinde;

- Kim söyledi bunu sana dedim.

- Şıh, dedi.

Neye üzüleceğimi bilemedim.

Bu öğrenci liseyi bitirmiş, bölgede yerel ağız olarak kullanılan Arapça ve Kürtçe’nin ötesinde Türkçe okuyup yazabilen biri ve üniversiteye hazırlanıyor. Tüm kitapçılarda Türkçe - Arapça ya da Türkçe Kur’an Meali var. Kişi açıp bakmıyor. Araştırmıyor.

Buna mı üzüleyim. Yoksa yörede İslam Dini’nin önderi olarak sayılan, fikir ve düşünceleri ilahi bir kelammış gibi algılanan kişinin Kur’an-ı Kerim’i nasıl siyasi araç yaptığına mı üzüleyim.

Neye üzüleyim, yoksa;

Devletin yıllardır özellikle Şıh ve ağa konusunda siyasi ve sosyal bir açılım getirmemesine mi?

Ben neye üzüleceğimi bilmeden üzüldüm, üzüldüm ve düşündüm.

Bundan 70-80 yıl önce Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, neden Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini yaptırdığını anladım.

Bunu yaptığından dolayı da kendisinin din düşmanı olarak neden ilan edildiğini anladım.

Nasıl mı?

Yavuz Sultan Selim fetihlerinden sonra, Arab alemindeki alimlerin itikatta yanlış olduklarını düşünerek, Mısır ve Arabistan’daki alimleri İstanbul’a getirir ve bizim alimlerle tanışır kaynaşırlar ve yanlış olan itikatlarını düzelterek ülkelerine geri dönerler ise hem oradaki müminlere hem de Din-i İslam’a hizmetlerinin büyük olacağını düşünür. Fakat olaylar Yavuz’un düşündüğü gibi gelişmez. Gelen alimler, İstanbul’daki alimleri etkiler ve Devlet-i Ali Osmaniye 16’ncı Yüzyıl’a böyle girer.

Peki nedir itikatdaki yanışlık?

Arab alimleri mutlak iradenin Allah olduğuna ve ondan başka irade olmadığına inanmaktadırlar. Yani eğer bir yanlışa kişi saptıysa bu da Allah’ın iradesi ile olduğudur. Halbuki biz Türkler, itikat olarak İmam Maturidi’yi benimsemişizdir. Maturidi’ye göre külli irade Allah’ındır lakin O, insana da bir irade vermiştir. İnsana bu cüzi irade dediğimiz ile eğri ve doğru olanı seçme salahiyeti verilmiştir.

16’ncı Yüzyıl’a böyle giren Osmanlı alimleri, 17 Yüzyıl’ın sonlarında artık keşfedilecek bir şeyin olmadığını çünkü her şeyin Kur’an’da yazıldığını hatta bu dünyanın ötesinde hiç bilinmeyen öbür dünya hakkında bilgi bile verdiğini işte bu sebeple bir şeyler keşfetmeye çalışmak ve aramak dinsizlik ve şirk olduğunu söylemeye başlarlar. İşte bir çağı kapatıp bir çağı açanların torunları bu millete karanlık bir çağ aştıkları bir dönemin başlangıcıdır bu.

Bu anlayış İslam’da ne yazık ki İslam öncesi Cahilliye dönemi diye geçen dönemin İslam adı altında yeniden yaşanması olacaktır. Bu dönem Müslüman ülkelerin karanlık çağı olacaktır. Batı, Fransız İhtilali ile aydınlanma çağına giderken Müslüman ülkeler ellerindekiler ile yetinmeye çalışacak ve gerileyecektir. Avrupa için biten Osmanlı’da yeni başlayacaktır. Kur’an ve din belirli kişilerin elinde kalarak şeyhlerin şıhların saltanatı başlayacaktır. Dini ağızdan öğrenen bir toplum olarak da bu insanlara inanıp güveneceğizdir. Artık kitapta ne yazdığı bilinmeyecek şeyhlerin ve şıhların söyledikleri din olarak kabul görecektir.

20 Yüzyıl’da tüm emperyalist güçlere baş kaldıran M.Kemal ATATÜRK bunu görüp Kur’an-ı Kerim’i Elmalılı Hamdi Yazır gibi birisine Mealini yaptırarak şıhların, şeyhlerin silah, sihir gibi duran kitabı ellerinden alıp, her Türk Milletinin eline verecektir. Herkes dinini anlasın, bilsin ve dosdoğru inansın diye. Böyle olunca da elbette bu şıh ve şeyh takımı ellerinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi feryadı koparacaklardır.

- Atatürk din düşmanı... 

 
Toplam blog
: 10
: 458
Kayıt tarihi
: 05.09.11
 
 

İyi bir öğrenci olduğumu düşünüyorum ve öğrenmeye çalışıyorum. ..