Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk düşmanları Atatürk'e kızmakta haklılar!

Evde televizyon seyrediyordum. Haberlerde A.B ilişkileri, Amerika ile ilişkiler ilişkiler, Ergenekon Soruşturması, fakirlik, fuhuş, çocuk pornosu, cinayetler, v.b vardı.

Bir anda ekrana Atatürk geldi.

Muhabir Atatürk' e soruyor: "AB'nin 8 maddeyi askıya almasına ne diyorsunuz?" diyordu.

Atatürk masmavi gözleri ile ekrana bakıp ince sesiyle; "Bunlar daha dün bizi işgal etmek için çoluk çocuk savaştığımız İngiliz, İtalyan, Fransızlar değil mi?" deyiverdi.

"Askeri olarak elde edemediklerini şimdi elde etmeye çalışıyorlar. Biri iyi görünüyorsa, diğeri kötü görünüyor. BEN SİZE İLİM YOLUNU, ÇALIŞMAYI, HALKINIZA GÜVENMEYİ GÖSTERDİM. GİDİP DÜŞMANLARINIZIN KAPILARININ EŞİĞİNDE EZİLİP BÜZÜLÜN MÜ DEDİM."

Bu tarz cevaplara alışık olmayan spiker renkten renge girdi.

Peki ya azınlık hakları ne olacak? diye sordu spiker.

"Biz o işi LOZAN' da bitirmiştik" dedi ATATÜRK.

Yorgun ve bitkin şekilde sandalyede oturan ben, Atatürk' ün gözlerini görüp, konuşmalarını duyunca kanım kaynamaya, yerimde duramamaya başladım.

İşte budur dedim. Kendime bir güven geldi, daha dik oturmaya başladım.

Atatürk konuşmaya devam ediyordu :

"Ben bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunu, bağımsızlık ateşi yanan ulusların asla yok edilemeyeceğini, karşılarında Dünyanın bütün güçleri bile olsa, bu ulusların silah ile yok edilemeyeceğini sizlere göstermedim mi?

Bu nedenle emperyalist güçler BAĞIMSIZLIK kelimesini bile duymak istemez. Onların bağımsızlıktan anladığı tek şey ULUSLARIN KENDİ HEGEMONYALARINA GİRME BAĞIMSIZLIĞIDIR.

Bizlerin gücünün yegane kaynağı kendine güvenen, çalışan, dürüst ve namuslu Türk halkıdır.

Kendi halkını sevmeyen, ona inanmayan, onu potansiyel suçlu görenler kaybetmeye mahkumdurlar. Halkımızın özünde kötülük yoktur. Ona gerçekleri gösterir, doğruyu anlatır, ona değer verirseniz yapamayacağı iş yoktur. KURTULUŞ SAVAŞIMIZDA İNANDIKLARI ŞEYLER İÇİN NELER YAPTIKLARINI HEPİMİZ GÖRDÜK.

Onun içindir ki ben egemenliği kayıtsız şartsız halka verdim. Bilmekteyim ki, halk bir kere inandı mı onun önünde hiç bir güç duramaz.

Onun içindir ki; egemenliği, halk dışında Allah gibi ilahi bir güce devretmek, Allah' ı dünyevi işlerin içine çekmek yanlıştır.

Allah elbette hepimizin ve tüm hesaplaşmaların üzerindedir. Verilecek tüm hesaplar ALLAH İLE KUL ARASINDA OLACAKTIR.

Ancak dünya üzerinde savaşlar Allah ile kul arasında değil, İNSANLARLA- İNSANLAR, ULUSLARLA-ULUSLAR ARASINDA yapılmaktadır.

İnsanlar arası kavgaları ALLAH' a havale etmek, neticeyi ondan oturup beklemek, kaderine razı olmak en başta Allah' ın emirlerine karşı gelmektir.

ALLAH' IN dünya işlerine doğrudan karıştığı görülmemiştir.

Tüm insanlar eşittir, tüm insanlarda aynı akıl vardır.

Önemli olan bu akılı kedisinin kullanması ya da kullanmayıp ŞEYHLERDEN, ŞIHLARDAN, AKIL HOCALARINDAN MEDET UMMASIDIR.

Kendi aklını başkalarına hibe etmek en başta ALLAH' IN verdiği bu en yüce varlığa, dolayısıyla ALLAH' a karşı gelmekle eş değerdir.

LAİKLİK İŞTE BUDUR. ALLAH' I DÜNYEVİ İŞLERDEN UZAK TUTMAK ANCAK RUHEVİ DÜNYADA ALLAH İLE KUL ARASINDA SINIRSIZCA YAŞAMAKTIR.

Şeklen, giyim kuşamla, sakalla, v.b ibadet yaptığını sananlar; ALLAH' ı da şekilci, belirli kalıplara indirgemektedir.

ALLAH hiç bir kalıba sığmaz, hiçbir şekle göre insanlar arası ayırım yapmaz, hiçbir ulusun yanında ya da diğerinin karşısında değildir. ALLAH hepsinin üzerindedir. DÜNYA' daki tüm mücadeleler ALLAH' ın verdiği aklın sayesinde yaşanmaktadır."

Spiker sordu :

Peki içinde bulunduğumuz bu sorunlar nasıl çözülecek? Dış borç, cari açık, işsizlik, sosyal çürümüşlük. Umutsuzluğa kapılıyoruz ne yapmalıyız?

Atatürk cevapladı: "Sizler Kurtuluş savaşında elde ettiğimiz başarıyı iyi özümseyememişsiniz" dedi.

"Bizler yemeğe ekmek bulamıyorduk, giyeceğimiz yoktu, karşımızda dünyanın en kuvvetli orduları vardı. Buna rağmen savaşı kazandık.

Anlayacağınız sizin bu gün sorun dediğiniz şeyler SİZLERİN ZORLUKLAR KARŞISINDA BULDUĞUNUZ BAHANELERDEN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR.

Sorunların tek çözüm yolu önce kendine, sonra halkına güvenmek ve bilimin ışığında çalışmaktır.

BAHANE ARARSAN ÇOK BULURSUN.

Japonya' ya bakın. Dünya savaşında savaşı kaybetmişti. Doğal kaynakları bırak, nüfusunun yaşayacağı toprakları bile yoktu. AMA BU GÜN GELDİĞİ NOKTAYA BAKIN. BU NASIL OLDU? HALKINA GÜVEN VEREREK, MORAL VEREREK, ÇALIŞARAK."

Sandalyede az önce bitkin, umutsuz oturan bana bir canlılık, bir istek gelmişti. Söyledikleri gerçekten sanki hayatın özüydü. Boşuna söylenmiş tek bir cümle bile yoktu.

KURTULUŞ SAVAŞIMIZI BAŞARIYA GÖTÜREN DE BU RUH OLSA GEREKTİ.

SONRA DÜŞÜNDÜM. ATATÜRK'E KIZANLAR ONU DÜŞMAN GÖRENLER GERÇEKTEN ÇOK HAKLIYDILAR. DOĞRU HEDEF SEÇMİŞLERDİ.

DÜŞÜNSENİZE BÖYLE DÜŞÜNEN, KENDİNE GÜVENEN BİR İNSAN, BİR ULUS NE KADAR TEHLİKELİ OLURDU.

O ZAMAN EMPERYALİST GÜÇLER, DİNİ ÇIKARLARINA ALET EDENLER; NE SÖMÜRECEK İNSAN BULABİLİR NE DE KENDİLERİNİN BİR ANLAMI KALIRDI.

Derken; camdan tatlı bir esinti, dışarıdan içeri değil de içeriden dışarıya doğru esti.

Sanki O'nun rüzgarı esmiş, pencereden çıkıp gitmişti.

Televizyona baktığımda Başbakan, A.B görüşmelerinde trenin raydan çıkmadığını, ucuz kurtulduğumuzu v.b anlatıyordu. Omuzlarım yine düşmüş ve bir kasvet çökmüş gibi yemeğimi bitirdim.

YAŞADIKLARIM BİR RÜYAYMIŞ MEĞER.

ANCAK BİLDİĞİM BİRŞEY VAR.

KURTULUŞ SAVAŞINDA DEDELERİMİZ BU DUYGULARLA RÜYALARI GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRDÜ.

RUHLARI ŞAD OLSUN. BİZLERİN İSE RUHUNA FATİHA.

 
Toplam blog
: 41
: 431
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

1968 doğumluyum. Üniversite mezunuyum.  ..