Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '16

 
Kategori
Bayramlar
 

Atatürk'e ihanetimizin günahlarıdır çektiklerimiz...

Atatürk'e ihanetimizin günahlarıdır çektiklerimiz...
 

30 Ağustos.

Eskiden “Zafer Bayramı” olarak kutlanırdı.

Halen resmiyette öyle… Milli bayram.

Peki ya duygu da, inançt a?

30 Ağustos halen Zafer Bayramı mı?

Ne yazık ki, hayır!

30 Ağustos 1922, Türk Ulusunun üzerine Cumhuriyet inşa edeceği Vatanının kurtuluşunu sağlayan askeri zaferin kazanıldığı gün olduğu için bayramdı.

Bu yüzden en başta kahraman Ordumuzun bayramıydı. Ama Ordumuz bugün bayramını neşeyle, coşkuyla kutlama olanağına sahip değil.

Nasıl olsun ki?

Daha bir buçuk ay önce Ordu’muzun komuta kademesinin yarıya yakını dünya tarihine geçecek bir “vatana hıyanet” kalkışmasına girişmiş. Suçüstü yakalanmışlar. Yargılanmalarını bekliyorlar.

İstiklal ve Cumhuriyete kastedecek düşmanlar (40-50 yıl çabalayarak) cebren ve hileyle aziz vatanın  bütün kalelerine (Orduya, Emniyete, Adliye Teşkilatına, Eğitim Teşkilatına) tersanelerine, havaalanlarına “sızmışlar”… Bütün Ordularını dağıtmaya tevessül etmişler… Meclis’ine suikast yapmışlar, Memleketin her yanını bombalamış, bilfiil işgale kalkışmışlar… Bütün bunlardan daha elim ve vahim olmak üzere, Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, aldanmışlar, aldatılmışlar, bu gidişin (sızmanın) farkına varamamışlar (gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet bu mudur, bilemiyoruz) … Gelmişiz uçurumun kenarına.

Hıyanet bastırılmış ama Orduda bayram kutlayacak ne moral kalmış, toparlanma çabası içinde ne de buna zaman.

Bu atlatılan ilk badire de değildi. Komuta kademesinin diğer yarısı da, önceki birkaç yıl içinde Ergenekon, Balyoz vb. kumpas davalarıyla aynı çetenin saldırılarına maruz kalmıştı.

Dünyanın en büyük Ordularından birinin başına gelebilen bu akıl sır ermez felaketlerin sebebi neydi?

Sebep, Atatürk’e ihanetti!

O büyük Kahraman, 30 Ağustos Zaferiyle bir gün olsun övünmek yerine, bize yol göstermeye çalıştı. Ki, başımıza böyle işler gelmesin.

Dedi ki, “hayatta en gerçek yol gösterici ilimdir… Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ülkesi olamaz”.

Biz ne yaptık, aklı, bilimi bir yana bıraktık, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra adım adım ilerleyerek artık tamamen imam-hatipleştirdiğimiz eğitim müfredatımızda akla, felsefeye, pozitif bilimlere, araştıran, inceleyen, sorgulayan özgür düşünceye yer vermek yerine, eğitimi Mesleki Arapça, Siyer, Fıkıh, Tefsir, Hadis, Kelam … gibi konulara boğduk.

Dinden başka bir şey konuşmaz olduk.

Din istismarcılığına yol açtık. Milleti, cemaatlere, tarikatlara ayırdık, şeyhlerin, şıhların, hocaların, imamların kuyruğuna taktık.

Ne zaman ki emperyalist devletlerden birinin himayesindeki o imamlardan biri yellenip “cemaat” de …çınca bu yolda başımıza neler gelebileceğini az buçuk anlar mıyız diye ümitlendik ama yanıldığımızı anlamakta gecikmeyecektik.

Millet olarak Atatürk’ün sözünü tutmadık. Gösterdiği yoldan ayrıldık, din, iman diye “Allah ile Aldatanlar’ın kuyruğuna takıldık, düşünme, sorgulama yeteneğimizi kaybettik, “himmet” dediler, “İslami holding” dediler, “deniz feneri” dediler, malımızı mülkümüzü kaybettik. Çocuklarımızı istismar ettiler, geleceğimizi kaybettik…

Allah, din, iman... yaygaralarının peşinden ne zaman, ne dedilerse inandık.

Ne zaman ne deseler yine inanırız.

Atatürk'e inanmamayı ise marifet belledik.

Atatürk, Türk, Kürt, Alevi, Sünni değil “Ulus” olalım dedi, dinlemedik, “Kürtçülük” yaptık, “şeriatçılık” yaptık, aramıza nifak soktuk… Belki yarım asırdır, kan ve gözyaşı selinde boğulur olduk.

Yok olmak üzereydik, Allah, dünyaya yüzyılda bir gelecek “Dahi”yi bize nasip etti, bir an kurtulduk. Sonra…

O Dahi’nin sözünü dinlemedik,  “bilimin yol göstericiliğinden ayrılmayın” yönündeki öğüdüne, yani emanetine hıyanet ettik, onun günahını çekiyoruz.

Şu 30 Ağustos günlerinde bayram yapamıyor, başımızda bin bir melanet, her gün kanlı gözyaşı döküyorsak, sebebi budur.

Atatürk’e ihanetin bedelidir burnumuzdan fitil fitil gelen…

Müstehaktır.

Yine de kutlu olsun 30 Ağustos Zafer Bayramımız, her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa…

 

Kenan IŞIK

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..