Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '06

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Atatürk gerçeğinden Aatatürk çikleti yapma başarısı !

Atatürk gerçeğinden Aatatürk çikleti yapma başarısı !
 

Ne yapalım bize rastgeldi: Sanırım kurtuluş savaşı sırasında Amerika başkanı Wilson söylemiş bu sözü: " Büyük adamlar dünyaya yüz yılda bir gelir. Bu defaki bize rastgeldi."

Bu büyük adam tanrının bir mucizesi olarak bize de rastgeldi. Ama biz ne yaptık... Hemen elimizin tersiyle bakın neleri bir yana ittik:

Atatürk ilkeleri, Atatürk idealleri ve en önemlisi Atatürk gerçekleri Ve taşınması , aktarılması son derece güç olan bu değerler yerine onları bir güzel harmanlayıp, beynimizin kimbilir hangi kurnaz lobunda konserveleştirip, tüm etkilerini de sıfırlayan bir toplumatik işlemle yepyeni bir madde ürettik:

Atatürk çikletleri
Evet her durumda, tarihimizi etkileyecek ve bize yeni bir tarih oluşturma fırsatı verecek her olayda bu çikletleri çiğnemeye başladık...

Bilirsiniz önce şekeri gider jikletin...Biraz daha çiğner, balonlar da yaparsınız, ama artık ağzınızda anlamsız bir nesne haline gelir o yapışkan pelte.

..Onun o şekerli halini çoktan bitirmişsinizdir,ağzınızdaki tat gitmiştir...Ama siz o çikletten büyük büyük balonlar yaptıkça, hele hele bu balonlarınız çizgi filmlerin düşünce balonları gibi içinde bir kaç sakız cümle de içeriyorsa jikletiniz ağzınızın bir kenarında ilelebet sizi müdafaa hatta ifade edecektir. Değişen çağın getirdiği insanı her boyutuyla sevebilmek kavramının sizin jikletinizi bir tek balon bile şişiremeyeceğiniz kadar eriteceğini bildiğiniz için;Atatürk ün tapusunu edinip,tabusunu yaratmak misyonu, yaşadığınız sürece size her eyleminizde bir bahane uydurmanız için zemin oluşturacaktır.

BU YAZIYI YAZMAMA NEDEN OLAN Sn Faruk Eskioğlu'nun babası gibi asla onun adına bir kadeh rakı bile içemeyecek,hatta onun ölüm yıldönümünde içki içmeyi yasaklayacak kadar traji komik durumlara düşeceksiniz... O sevemez, o bir kadna ilgi duyamaz, onun karaciğeri içkiden değil vatanın kara bağrına musallat olan düşman virüslerden dolayı siroz olmuştur...

Onun naçiz bedeni asla ve asla toprak olamaz.

Ama size rağmen gerçeğin ta kendisi yani Atatürk ün ölmüş olduğu gerçeği; onun adına yozlaştırdığınız nice eylemin de aslında tarih sahnesinde çoktan ölmüş kavramları içerdiğini gözlerden sakınmayacaktır...

Bunu bildiğiniz halde, gençleri asarsınız onun adına ,saçma sapan sözlerinize kaynaklar gösterirsiniz onun tam mantıklı fikirlerinden... Onu öyle çiğnersiniz ki;bütün nutuklarınızda söylediğiniz "düşmanları çiğnedi" sözündeki çiğneme sizinkinin yanında hiç yutulmamış bir lokma gibi kalır...

Bazen bütün bunlardan daha elim ve vahim olmak üzere, bu çiklet kavramından da sıyrılmak için ona çağının an büyük Kazanovasıymış gibi "Kerime Nadir Romanlarını bile gölgede bırakacak aşklar yakıştırır,dizi filmlere malzemeler üretirsiniz.

Kısaca bir insanı öldükten sonra bu denli nesneleştirmek ,bu denli içi boşalmış bir kavram haline getirmek;bu trajik başarı ;yaşasaydı,bizi düşmanlardan kurtardıktan sonra kendini de bizden kurtarmak için dehasını kullanması gerektiğini düşündürtecekti ona...

Memleketin her köşesini bilfiil işgal etmiş Atatürk heykelleri gibi Atatürk bağnazlığını bir yana bırakıp;onun istediği gibi bir ülke olmanın (sayemizde) ne kadar imkansız olduğunu görmek zorundayız.

Çaltı burnundan gülerek doğan güneş ;sanırım artık kor kızıl gözyaşlarıyla doğuyor...Jikletinizin tadı artık bizim de ağzımıza acılarla doluyor... SEVDA KAYNAR-AÇIK GAZETE

 
Toplam blog
: 94
: 608
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

1950'lerden sonra doğan her dünya insanı gibi, ardında pek çok takıntıyla gelen geçmiş zamanı, bilim..