Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '07

 
Kategori
Tarih
 

Atatürk'le sohbet

Atatürk'le sohbet
 

Sevgili Atatürk, benim adım Oğuzkan Bölükbaşı

Seninle tanışmamız yıllar öncesine dayanıyor. İlkokulda idim, alfabemizde senin kocaman bir resmin vardı, kalkık kaşlı, şöyle yandan bakan. Evimizde de üzerine imzan olan kafa ve omuzlara kadar bir resmin asılıydı. Senin vatanımızı düşmanlardan kurtardığını öğrenmiştik. Sonra annenin adının Zübeyde, babanın adının Ali Rıza Efendi, kız kardeşinin adının ise Makbule olduğunu. Şimdiki çocuklar nedense Makbule Hanımı bilmiyorlar. Sana sen diye hitabıma kızmıyorsun değil mi, bunca yıllık tanışıklık ve bu ülkenin kurucu Atası olmandan dolayı duyduğum yakınlığın sonucudur bu “sen” hitabı.

Küçücük çocukken senin ölüm yıldönümlerinde okula yakasız gider feryat figan bağırarak sve belki sana duyurmaya çalışarak şiirler okurduk. Hepimizin bildiği;

Doktor doktor kalkasana
Lambaları yaksana
Atam elden gidiyor çaresine baksana

Sıra sıra kavaklar
Dökülüyor yapraklar
Ben Atam’a doymadım
Doysun kara topraklar

Şiir çocukluğumu anımsadığım her yerde ağzıma takılır, bir de;

Müze müzeye bakar
Müzede Ata’m yatar
Atam’ın çocukları
Atam’a çelenk takar

Diye niye müze- ki Etnografyayı bilmiyordum da, görmemiştim de- olduğunu anlamadığım ve çelenk takan çocukların nereye niçin çelenk taktığına yanıt bulamadığım bir şiiri okurduk. On kasımlarda, hayatımda en kolay çizdiğim- çünkü cetvelle çizebiliyordum- Anıtkabiri çizerdim. İşte Ata’m çocukluğumda seninle böyle enteresan bir ilişkimiz vardı, seni çok severdim, sevmem gerektiğini öğretmişlerdi, küçücük aklımla, madem anam , babam, öğretmenim seviyor ben de sevmeliyim derdim.

Sevgili Atatürk,
Aklım ve yaşım büyüdükçe, seni sevmenin sev demeyle olmadığını anladım. Kitaplar okudukça, dünyayı anladıkça, senin bizlerden, ve bir çoklarından farklı olduğunu hissetmeye başladım. Benim büyüdüğüm yerlerde seni sevenler olduğu gibi alenen sevmeyenler de vardı. Ağabeylerimiz vardı lisede seninle ve yaptıklarınla alay etmeye çalışan, “biz laik değil layıkız” diyerek ülkenin yönetim şekli ile akıllarınca gırgır geçerlerdi, o ağabeylerden bazıları çok önemli yerlerdeler Ata’m, işin ilginç yanı şimdi her fırsatta senin kurduğun cumhuriyetin değerlerine sahip çıktıklarını söylüyorlar, gel de inan. Neyse sevgili Ata’m dedim ya aklım ve yaşı büyüdükçe, ve okudukça, ve okudukça, ve yaşadıkça gördüm ki, anladım ki senin yapmaya çalıştıklarının ve yaptıklarının dünyada bir eşi benzeri yok.

Basitçe anlatayım, ve seni anlamayan ve senin yaptıklarına kafası basmayanlar için bu basit anlatım. Yirminci yüzyıla adını kazıyan ve devletlerin yönetimlerini, dünyanın kaderini değiştiren liderleri sayalım. Atatürk, Lenin, Hitler, Mussolini, Franko. Son dördünün ideolojik temeller üzerine oturttuğu devlet yapılarının hiçbiri şu anda yok. Seninki, yani benim Cumhuriyetim aslanlar gibi ayakta. Niye biliyor musun Atam, tabii sen biliyorsun lafın gelişi ben soruyor gibi yapıyorum. Çünkü senin kurduğun devlet, diğerlerinin ki gibi katı ideolojilere dayanmıyordu. Sen insanı insan yapacak her değerin önünü açacak bir yapı oluşturmuştun. Bu yapıda insana önem veren herkese yer vardı. Dünyaya at gözlüğü ile bakmayan bir düşünce yapısını imparatorluk sonrasında, Anadolu’nun aç, yoksul, ve imparatorluk tarafından yüzlerce yıl aşağılanmış insanlarına anlatmaya çalıştın. yaklaşık on küsur milyon, okuma yazma bilmeyen, çiftçilikten başka bir şey anlamayan insanlara dedin ki” çalış güven, öğün”. Dedin ki, sana, seni kula kul yapan bir düzenden kendinin efendisi olacağın, muasır medeniyet seviyesine çıkaracak bir düzene götürecek anahtarı veriyorum, buna sahip çık.

Sevgili Atatürk,
Bugünlerde kurduğun cumhuriyetin seksen üçüncü yılını kutladık. Geçenlerde cumhuriyetin temel ilkelerini koruma yürüyüşü vardı, ülkenin her yerinden her kesiminden insanlar katıldı bu yürüyüşe. Şimdi soracaksın “neyi korumak için gösteri yapıyorlar, hala cumhuriyetle ilgili tehlikeler mi var”. İşin komik yanı da bu atam, herkes Atatürk’çüyüm diyor, ama maalesef buna rağmen sana ve devrimlerine karşı çıkanların varlığı nedeniyle bu teyakkuz durumu bitmiyor. Bu teyakkuzun sebepleri içerisinde kendisine Atatürkçü diyen bir kesimin de, toplumun bazı kesimlerini şiddetli dışlaması da var. O başka kesimlerin de “iş inada bindi” manasında toplumun aklını karıştıracak, sanki ülkeyi geri kalmışlığa doğru çekecek davranış ve istekleri de var. Mesela şu andaki meclis başkanı” laikliği tanımlayalım” dedi, kıyamet koptu, çünkü sözünün arkasında başka niyetler olduğu konusunda senin ideolojilerini savunduğunu söyleyen kesimde müthiş bir mutabakat vardı.

Sevgili Ata’m sahi senin öyle çok keskin bir ideolojin var mıydı bize empoze ettiğin, ben aradım aradım bulamadım. Ama birileri var diyor. Benim senin dünya görüşünden anladığım temel şeyler, muasır medeniyet, en hakiki mürşidin ilim olması, laiklik anlayışıdır. Ve bu gerçekten benim aradığım ideolojiler üstü, insan için en yararlı dünya görüşüdür. Kurduğun partinin amblemi olan altı okun tüm anlamı da bana göre yukarıdaki üçlüde saklı. Ama maalesef şimdi senin düşüncelerini de tabu haline getirip uygulanamaz yapanlar var. Hele, hele partin çok üzülecek bir halde, senin partinden senin yolundan gittiğini söyleyen onu aşkın parti kuruldu. Oysa senin yolun, yineliyorum, muasır medeniyet, ilim ve laiklikdi. Muasır medeniyet ve ilim konusunda endişeliyim, onlar sağlam olmayınca laiklik tartışması kaçınılmaz hale getiriliyor.

Sevgili Ata’m
Benim ülkem otuz yıla yakın süredir soyuluyor. İhtilaller ve ekonomik krizlerle boğuşan bir ülke haline getirildik. Yönetimlerden ve insanlardan şüphe eder hale geldik. Her gün medyada bir sürü alçağın alçaklığını seyrediyoruz, okuyoruz. Soyguncular, hortumcular, ırz düşmanları, töreristler, teröristler, ne ararsan var Ata’m.

Dış politikada öyle hale geldik ki, internette senin zamanındaki dış politika örnekleri dolaşıyor onlarla avunuyoruz. Güney Kıbrıs diye bir devlet var, AB diye bir yere girmek için gösterdiğimiz çaba nedeniyle bizimle oynuyor Ata’m.

Benim ideolojimi mi soruyorsun Ata’m, sonunda ideolojisiz olmayı uygun gördüm, muasır medeniyet, ilim, ve laiklik konusunda kim içten çalışırsa onu destekleyeceğim Ata’m. Sen beni anlıyorsun değil mi? Sen yıkmıştın insanın insana kulluğunu Ata’m.
Kurtuluş savaşı ile ilgili her öykü gözlerimi yaşartıyor, Çanakkale, Gelibolu beni ağlatıyor. Sadece ağlamakla iş bitmiyor biliyorum.

Bize şehitlerin kanıyla sulayarak teslim ettiğin bu topraklar, kalkıp bakabilsen, gurur duyacağın insanlarla dolu, lakin seslerimiz duyulmuyor Ata’m. Çünkü bizler yalnızca, muasır , Medeniyet, ilim ve laiklik istiyoruz. İnsan insana kul olmasın diyoruz. Şehitlerin kanıyla sulanmış , ve sınırları çizilmiş bu topraklara sahip çıkalım istiyoruz.

Biz çok kalabalığız Ata’m biz çok kalabalığız, sen rahat uyu...

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..